Merve Tüfekçi Emre'nin İlk Sergisi
1 dakika okunma süresi
Sinemanın en güçlü oyuncularından bir tanesi hiç şüphesiz Nicole Kidman. Oscar ve Golden Globe ödüllü oyuncu ile Barbaros Tapan Amerika’da ALEM için bir araya geldi.
Son filminiz "Lion"ı izlediğimde “Bu hikaye gerçek olamaz” dedim. Siz neler hissettiniz senaryoyu okuduğunuz zaman?
Senaryoyu ilk okuduğumda gerçek bir hikaye olduğunu ben de bilmiyordum. Gerçek olduğunu öğrendiğimde ben de sizin gibi çok şaşırdım. Çok etkilendim ve projenin bir parçası olmak istedim.
Biraz filminizden bahseder misiniz?
Beş yaşındaki Hindistanlı bir çocuğun yanlışlıkla trene binip kilometrelerce ötede başka ülkelere gidip sonrasında Avustralyalı bir aile tarafından evlat edinilmesini anlatıyor. Sonrası sürpriz kalsın.
Siz de Tom Cruise ile evlat edindiniz. Karakteri yaratma sürecinizde deneyiminizden yararlandınız mı?
Bu filmi kendi çocuklarım için de yapmak istedim. Filmde koşulsuz bir sevgi var. Ben de filmle onlara bu sevgi mesajını yollamak istedim. Karakteri oluşturma kısmına gelince gerçek hayattaki Sue ile birçok defa bir araya geldik ve konuştuk. Sue ve yönetmenimizin vizyonu karakteri ortaya çıkarttı.
Peki Nicole Kidman nasıl bir anne?
Cevabı bilmiyorum. Bazı zamanlar kızlarım “Anne yeter” diyebiliyorlar. Korkularım var, onlara hissettirmemeye çalışıyorum, onları kontrol etmemeye özen gösteriyorum, çok dikkatli davranıyorum ama bazen de yapamıyorum. Kurulması zor bir balans annelik, o yüzden cevabı bilmiyorum...
Kızlarınızın arasında ikişer yaş var, araları nasıl?
Farklılıkları olmasına rağmen çok iyi anlaşıyorlar, kavga etmiyorlar mesela. Birbirlerini koruyorlar, kendilerine ait bir dünyaları var ve çok yakınlar.
Evlendikten sonra Los Angeles’dan Nashville’e taşındınız. Alışmak zor oldu mu?
Hayır olmadı, çok seviyorum orada yaşamayı. Keith ile tanıştığımızda "Nashville’de yaşamayı düşünür müsün" dedi; hiç düşünmeden yaşarım tabii dedim. Ben çevresel şartlara değil kişiye bağlıyım, sevdiğim kişi yanımda olduktan sonra nerede yaşadığım önemli değil.
Nasıl hayat orada?
Çok sakin, sessiz. Keith 25 yıldır orada yaşıyor ve yaşadığımız çevredeki insanlarla güzel ilişkilerimiz var. Los Angeles’dan taşınmak inan hiç sorun olmadı benim için. Nashville’de mutluyuz...
Keith Urban ile 10 yıldır mutlu bir evliliğiniz var, evlilik nasıl gidiyor?
Her zaman söylediğim bir şey var, yine tekrar edeceğim. Artık onsuz bir şey yapamam, beceremem gibi. Bizim ilişkimiz çok güçlü, besleyici, iyileştirici bir ilişki. Ben ne zaman iyi bir şey başarsam hemen onu arıyorum ve bu başarı ikimize ait diyorum. O da aynı şekilde hareket ediyor. Beni en çok şaşırtan bu dünyada birbirimizi bulmamız. O benim sırtımı dayadığım bir kaya, hayatımda olduğu için her gün şükrediyorum. "Lion"ın çekimleri için Louisiana’daydım, çekim bitti akşam uçağa atladım ve eve gittim. Sabah çocuklarımı okula bıraktım, Keith ile kahvaltımı yaptım ve uçağa atlayıp çekimlere geri döndüm. Onların varlığı çok önemli, en küçük fırsatı bile onların yanında geçirmek istiyorum.
Hiç fikir ayrılığınız oluyor mu?
Broadway’de bir oyunda oynamak istiyordum. Her zamanki gibi aile toplantımızı yaptık ve çocuklar “Hayır” dedi. Dört ay New York’a taşınıp orada kalmak istemediler. Harika bir rol, harika bir oyundu. Gerçekten bir parçası olmak çok istiyordum, ailem her şeyden önce gelir dedim ve hayır demek zorunda kaldım. Eğer evli olmasaydım, çocuklarım olmasaydı kesinlikle yer alacağım bir işti.
14 yaşından beri bu piyasanın içindesiniz, hala anlatırken gözünüzdeki ışıltıyı görebiliyorum. New York’taki o rolü oynayamamanın verdiği üzüntüyü hissedebiliyorum, nasıl bir tutku bu?
Bu işe başladığımda bu noktaya geleceğimi hayal etmemiştim.14 yaşımdan beri aynı tutku ile aynı işi yapıyorum. Yaptığım işe karşı sevgim 14 yaşında başladığım zaman ile aynı. Yetenekli oyuncular ile oynamak, sahneleri çekmek, farklı yönetmenlerin yaratıcılıklarını görmek ve onlarla çalışmak beni hala mutlu ediyor. Ben de şaşırıyorum, ama bu iş bir tutku işi ve başka türlü olmaz zaten.
Kırmızı halıda her zaman en şık ünlülerden olmayı nasıl başarıyorsunuz?
Çok teşekkürler, ben eşimden dolayı biraz daha fazla kırmızı halı törenlerinde görünüyorum. İşin hem müzik hem sinema tarafındayız. Müzik törenlerinde daha rahat, dans edip şarkı söyleyebileceğim kıyafetler seçiyorum. Sinema davetlerinde durum biraz daha farklı, daha seçici davranıyorum. Bir itirafta bulunayım o kadar uzun zamandır film piyasasındayım ki kırmızı halı eskisi gibi bana korkutucu bir yer gibi gelmiyor. Herkes arkadaşım, yaşlandıkça daha rahat hissediyorum ve daha kolay seçimler yapıyorum artık.
Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Nasıl biri Nicole Kidman?
Kafam çok karışık bu konuda, hala kendimi tanımaya çalışıyorum. Utangaç bir çocuktum; herkesi memnun etmeye çalışıyorum ama 'belki' yerine artık 'hayır' diyebiliyorum insanlara. Hala kendi haklarımı korumakta, ayakta durmakta zorluk çekiyorum; kolayca geri çekiliyorum ve neden olduğunu bilmiyorum. Kişiliğimde boğuştuğum bir sürü şey var. Keith bu konuda bana çok yardımcı oluyor ve iyi olduğum konuları ön plana çıkartıp kendime güvenmemi sağlıyor.
Hem yapımcı hem oyuncu olarak çok fazla projeniz yolda. Peki sizin aklınızdan geçen oynamak istediğiniz bir rol var mı?
Var, mesela bir Türk kadınını canlandırmayı çok isterim. Ne kadar büyük bir tarihiniz var. Russell Crowe’un "Water Diviner" filminde oynayacaktım ama o dönemdeki yoğunluğumdan maalesef yer alamadım. Türklere ait film yapılabilecek çok konu, çok hikaye var. Umuyorum yakında güzel bir projede ben de Türk kadınını oynama hayalimi gerçekleştiririm.