Lara MUTLU - lara.mutlu@alem.com.tr / Fotoğraf Ertan DEMİRBİLEK
Arnavutluk’ta başlayan hikayesine, henüz 10 yaşındayken geldiği ve “İlk görüşte aşk” olarak nitelendirdiği İstanbul’da devam eden Mirela Cerica, çocukluk hayalini nasıl gerçeğe dönüştürdüğünü anlatıyor.
Tasarım yapmaya ne zaman, nasıl başladınız?
Uzun yıllardır Türkiye’de yaşıyorum ve çalışıyorum. Aslen Arnavut’um. Boğaziçi Üniversitesi’nde Yönetim Bilişim Sistemleri okudum. Çocukluğumdan beri hep bir tasarım tutkum vardı. Kumaşları keserdim, biçerdim ve ailem bu konuda yetenekli olduğumu söylerdi. Bir noktada tasarıma kayacağımı hep biliyordum. Annem ve babam çok analitik insanlar. İkisi de inşaat mühendisi. Beni hep, “Hayallerinin peşinden git ama analitik kısmın mutlaka kuvvetli olsun. İşletme de öğren” diyerek yetiştirdiler. Ben de Boğaziçi Üniversitesinde Yönetim Bilişim Sistemleri, İşletme ve Bilgisayar Programlama bölümlerinde eğitim aldım. Ardından Londra’da St Martinste tasarım okudum. İstanbul’a dönünce de İstanbul Moda Akademisinde moda yaratımı üzerine yoğunlaştım. Bitirme projemi pek çok marka beğendi ve o dönem Koton ile anlaştık. Orada yaklaşık altı sene marka yöneticisi olarak çalıştım. Sık seyahat ettiğim ve çok şey öğrendiğim bir dönemdi. Bu seyahatlerden birinde de (Hong Kong’ta) eşim ile tanıştık. Evlenmeye karar verince artık tam zamanlı bir yerde çalışmamın mümkün olmayacağının farkına vardım. Çünkü eşim zaten halihazırda hem Brüksel’de, hem de Paris’te yaşıyordu. Benim de İstanbul’dan vazgeçmeye niyetim yoktu. Böylece birlikte üç şehirde birden bir hayat kurduk.
Üç şehirde birden yaşıyor olmanız oldukça ilginç.
Üç evimiz var ve özlemek güzel bir duygu. Bir haftada, eşimle birbirimizi en fazla bir-iki gün görmeyiz. Ya ben onun yanına, ya da o benim yanıma gelir. Çok sık şehir değiştiriyoruz ve iki yaşındaki kızımız da bizimle birlikte seyahat ediyor. Zaman zaman fiziksel olarak yorulduğum olsa da bu yaşam biçimi, bana çok şey katıyor. En çok da vizyon.
Nasıl bir koleksiyon hazırladınız?
Koleksiyonum da tamamen yaşadığım hayatı anlatıyor. Aşk ve tutku olmadan bir şey yapamıyorum. Seyahatler de tasarımlarımı şekillendirdi. Koleksiyon çekimlerini Seul’da yaptık. Aşk ve seyahatler dışında koleksiyonuma ilham veren en önemli şey sanat. Eşim de, ben de sanata yatırım yapıyoruz. Hatta şu an onun gündeminde Brüksel’de bir sanat oteli yapma projesi var. Ben de tasarımlarımda hep sanata dokundurmaya çalışıyorum. Koleksiyon #designedbymirelacerica ve #selectedbymirelacerica olarak iki bölümden oluşuyor. İlki benim tasarladığım ‘ready to wear’ ve haute couture parçalar. İkincisi ise tüm dünyadaki isimsiz butiklerden topladığım gerçekten özel tasarımlardan oluşuyor. Onları satarken hikayelerini de müşterilere anlatmaya özen gösteriyorum. Aralık ayında Yeniköy’de bir showroom açmaya hazırlanıyorum ve bunun heyecanı içindeyim. Markanın online alışveriş sitesi de hizmet vermeye başladı.
RÖPORTAJIN TAMAMI BU HAFTA ALEM'DE.