Tamer Yılmaz ve Yasemin Kay Allen bir araya gelerek, oyunculuktan fotoğrafçılığa kadar sanatlar arası disiplinler hakkında konuştular.
17 Haziran 2020 Çarşamba 14:53 | Son Güncellenme:
4 dakika okunma süresi
Tamer Yılmaz: Uzun süredir Londra’dasın. Ne zaman ayrıldın Türkiye’den?
Yasemin Kay Allen: 2016’nın sonunda “Dönerse Senindir” filmini çektik, galasına katıldıktan sonra “Burning Man” festivaline gittim. Oradan Los Angeles’a geçtim, yedi ay kadar orada yaşadım. İş vizesi derken İngiltere’ye geldim, iki buçuk senedir de buradayım.
T.Y: Bu süreçte “Strike Back” dizisinde yer aldın. Nasıl geçti çekimler, hangi ülke için çektiniz?
Y.K.A: Evet, Rus bir askeri canlandırdım. Aksiyon dolu, sıcacık bir dizi çektik. Sıcacıktan kastım duygusal olarak değil aslında. Hava çok sıcaktı, altı ay kadar Malezya’daydık. Yepyeni disiplinler öğrenmem gerekti. Askeri eğitimler aldım. Çünkü atletik olmayı gerektiren, fit görünmem gereken bir diziydi. Onun dışında Rusça öğrendim. Dağıtımcısı HBO, yapımcısı ise Left Bank Pictures’dı. Şu an için Amerika ve İngiltere’deki kanallarda yayınlanıyor ama internet üzerinde belirli sitelere üye olarak izleyebiliyorsunuz.
T.Y: Türkiye’ye dönmek istiyor musun peki ondan bahsedelim?
Y.K.A: Gelmeye çalışıyorum ancak şu anda yasaklar devam ediyor tabii ki. Londra’dan gelişler henüz açılmadı. Aynı zamanda buradaki evimi de küçük küçük toplamam gerekecek. Son üç senede 15 kere filan taşınmışımdır. Taşınmak artık hayatımın bir parçası oldu. Böyle de devam edecek gibi duruyor ama Türkiye’ye gelmeyi dört gözle bekliyorum.
T.Y: Merak etme, geldiğin zaman taşınmana gerek kalmayacak çünkü eskisi gibi dünyanın diğer ucuna öyle kolaylıkla gidemeyeceğiz.
Y.K.A: İnsanın özgürlüğünün böyle kısıtlanmış olduğunu hissetmesi gerçekten çok enteresan. Hayatın ne kadar kötü gitse de en azından kafanı dinlemek için gittiğin bir yer olurdu fakat böyle bir durum yok artık. Yeni yeni alışmamız gerekenler var.
Y.K.A: Yeni normalleşme düzeni hakkında sen ne düşünüyorsun?
T.Y: Yeni normal, eski normal sıkıldım ben bu kavramlardan açıkçası. Herkes bu konuyla alakalı fikirler, öneriler söylüyor. Mesela benim fotoğrafçılık ile ilgili bir tezim var. Son 10 sene içerisindeki sanatçıların, ünlülerin ileride bakamayacağı fotoğrafları olacak. Çünkü çok fazla rötuşlandılar. Şu an için popüler kültürün de etkisiyle iyi geliyor, ama 10 sene sonra o fotoğrafları atmak isteyeceksin.
Y.K.A: Instagram’da da çok fena. Kızların Instagram hesaplarına yükledikleri fotoğraflar ile kendileri arasında çok fark var. Bu durumun gerçek dışı olduğunu kabul ederek ilerliyorsun. Ancak kendinde gördüğünle ve kendinde görmek istediğinin arasındaki kopukluğu daha da fazla açmaya başladığında bu durum, kişide bir yara oluşturmaya başlamıyor mu, diye düşünmeye başlıyorsun. Herkes özel herkes güzel bence. Photoshop ile her şeyi mükemmelleştirmeye gerek yok, doğallığın da değeri bilinmeli.