Oylum Talu ile beraber Michael Aram’ın South Hampton’daki evine konuk olup tasarım ve sanat üzerine keyifli bir sohbete dahil olduk.
5 Haziran 2020 Cuma 17:36 | Son Güncellenme:
3 dakika okunma süresi
Oylum Talu: Canlı yayınımıza katıldığın için çok teşekkürler. Biz seni dünyaca ünlü bir tasarımcı ve heykeltıraş olarak biliyoruz. Kendinden bahseder misin biraz? Michael Aram kimdir?
Michael Aram: İlk olarak ben bir babayım. Ayrıca üretmeyi, insanları mutlu etmeyi seven biriyim. Başkalarının seveceği ve etkileneceği güzellikler yaratmak isterim.
O.T: Doğadan ilham aldığını biliyoruz. Sen kendi stilini nasıl tanımlıyorsun?
M.A: Doğayı ve doğanın mükemmelliklerine methiyeler düzmeyi seviyorum. Organik şeyleri temsil etmeye kalktığınızda insanlığınızı yansıtan biçimler görüyorsunuz. El işçiliği ile doğa başka bir anlam kazanıyor. Çünkü kusurlar el işçiliğinin ayrılmaz bir parçası. El işçiliği ile doğa sevgisi arasında bir enerji oluyor. South Hampton’da olmak harika. Çünkü vaktimizin çoğunu kumsalda geçiriyoruz. Doğadan ilham alıyorum ve doğal materyaller ile tasarımlar yapmayı seviyorum. Tabii, bugünlerde evimizin dekorasyonunun ayrılmaz yegane parçası, antiseptik el temizleme jelleri.
O.T: Bu sektöre adım attığından beri lüks algısının değiştini düşünüyor musun?
M.A: Çok değişti. Bugünlerde lüks konfor ile anılıyor. Estetik, değerini kaybetmiş değil ama kullanışlılık el üstünde tutuluyor. Eskiden anne babalarımız güzel nesnelere sahipse, onları sadece özel günlerde kullanır, aylarca yerlerinden çıkartmazlardı. Artık öyle değil. Bugün etrafımız basit ama lüks eşyalarla çevrili. Bunlar sıradan eşyalar değiller. Yüzünüze bir gülümsemenin yerleşmesine neden olan eşyalar bunlar. Bugün dünyada endüstriyel olarak toplu üretilen çok fazla nesne var. Tek olan, el işçiliği ile üretilmez olan nesnelerin hayatımıza güzellik kattığını düşünüyorum.
O.T: İyi bir tasarımın sırrı nedir?
M.A: Orijinalliği seviyorum. Sanatçılar kalplerini dinlemeliler. İçinde orijinallik barındıran tasarımları seviyorum. Bugünlerde çok fazla klişe, “güvenli tasarım” görüyoruz. Tasarımcılar kendilerini ifade etmekten korkuyorlar.
O.T: Bir koleksiyonere “Mutlaka sahip ol” diyeceğin bir Michael Aram tasarımı var mı merak ediyorum?
M.A: Bilemiyorum. Bir zeytin tabağı olabilir. Benim için en anlamlı olan, tasarımım “Kedi ve Fare” isimli bir peynir tabağı; peynir çalan fare şeklinde bir bıçağı var. Favori çocuğum olmadığı gibi, favori koleksiyonum da yok elbette. Ama sevdiğim nesneler var tabii.