Titanic Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aygün ile bir araya gelerek turizmdeki yeni süreç ile ilgili merak edilenleri konuştuk.
17 Haziran 2020 Çarşamba 16:06 | Son Güncellenme:
6 dakika okunma süresi
Ceylan Yeniacun: Yayınımıza hoş geldiniz vakit kaybetmeden ilk sorumla başlamak istiyorum. Yoğun tempoya sahip biri olarak pandemi döneminde neler yaptınız, bu süreci nasıl değerlendirdiniz?
Mehmet Aygün: Karantina sürecinde üç ay boyunca sadece bir kere dışarı çıktım. Ailece tüm önlemlerimizi alarak tüm zamanımızı evimizde geçirdik. Pandemi başladıktan sonra bu süreci en iyi şekilde geçiren ülke olduğumuzu düşünüyorum. Veriler de bunu gösteriyor. Başta Cumhurbaşkanımız olmak kaydıyla sizin aracılığınızla herkese teşekkürlerimi iletiyorum.
C.Y: Giresun’dan Almanya’ya uzanan serüveninizi sizden dinleyebilir miyiz? Sektöre ilk adımınız nasıl oldu?
M.A: Bu serüveni anlatsam gerçekten roman olur ama kısaca bahsetmem gerekirse 1967 yılında baba vefat etmiş, altı çocuklu bir aile düşünün. Annem altı erkek çocuğuyla beraber hayat mücadelesi veriyordu. Ben 11 yaşındaydım işte o dönemde hayat zaten omuzlarımıza düştü. Bunu şu anlamda söylüyorum o zamanki şartlarda bu aileyi kimseye muhtaç etmeden nasıl yürütebiliriz diye düşünmeye başladık. Rahmetli babamdan bir tane dükkan kalmıştı. Annem ve ben dükkanda çalışıyorduk. Sonrasında yeni bir dükkana geçiş yaptık o dönem ben daha farklı neler yapabiliriz diye düşünmeye başladım ve zaman içerisinde hep çok çalışarak bugünlere geldik.
C.Y: Titanic Hotels olarak özellikle Lara, Belek ve Bodrum otellerinizin yıllardan beri değişmeyen hem yurt içi hem de yurt dışından misafir kitlesi var özellikle bu son dönemde yurt dışından gelen talepler var mı?
M.A: Talep çok ama ulaşım olmadığından yurt dışındaki müşterilerimiz de iptal etmek zorunda kalıyor. İç piyasada yüzde 5 ile 10 arası bir talep var eğer iç piyasanın talebine göre oteli açarsak zarar ediyor oluruz ama uçaklar açılıp yurt dışından misafirlerimiz geldiğinde turizm düzelecek. Mesela Almanya’daki dükkanlarımızı açtık günlük 10.000 euro ciro yapan dükkan şu an 1.000 euro ciro yapıyor. Dükkanı açmanın günlük bedeli zaten 2.000 euro. Zaten bundan sonraki süreçte iş insanları giderleri kontrol altına almayı başaramazsa yok olacaklar. Sosyal mesafe için sandalye, masa sayımızı azaltıyoruz haliyle günlük ciro bedeli de azalıyor. Bu yüzden şu dönemde hepimizin çok iyi bir fizibilite çalışması yapması gerekiyor.
C.Y: Turizm sektörünün duayenlerinden biri olarak bu sektörde çalışmak isteyen gençlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
M.A: Öncelikle çok çalışmaları lazım. Hizmet sektörü zor bir sektör. Evlerinde yumurta kırmayı bilmeyenler buraya geldiğinde sizi tenkit edebiliyor. Turizmin önü çok açık gençlerin kendilerini geliştirmeleri lazım. İngilizce ve Rusçayı mutlaka öğrensinler. Yabancı dil bilmiyorsanız bu sektörde olamazsınız. Son yıllarda gençlerimiz inanılmaz bir yol kat ettiler ama bunun çoğalması lazım. Bugün hava yağmur çamur demeden hepsinin işine dört elle sarılması gerekiyor.. Gençlere çok ihtiyacımız var özellikle turizm sektörüne sahip çıkmaları lazım. Çocuklarımız, yeğenlerimiz bayrağı bizden devralacaklar. Daha keşfedilmemiş birçok yerimiz var inanılmaz bir doğaya sahibiz. Paris’e 45 milyon insan giderken bize 60 milyon turist geliyor.
C.Y: Son olarak golf tutkunu olduğunuzu biliyoruz bir de balık tutmayı seviyorsunuz sanırım. Başka hobileriniz var mı?
M.A: Biz dört buçuk yıl önce golf otelimizi hayata geçirdik. Sonrasında dedim ki burayı açtıysak golf sporunu da öğrenmemiz gerekiyor. Öncesinde hiç ilgimi çekmiyordu ama başlayınca çıkamıyorsunuz işin içinden adeta virüs gibi. Rüyalarımda falan golf oynuyorken buluyordum kendimi. Golf benim için tam anlamıyla bir tutku. Futbolu da çok seviyorum. Yıllarca yurt dışında Berlin Türkiyemspor’un başkanlığını yaptım. Oradaki Türk takımını Alman ikinci ligine çıkarıyordum son üç maçta kaybettik. Her zaman şunu söylüyorum imkansız diye bir şey yok yeter ki isteyelim. Belki üç maçı kaybetmeseydik şu anda Türk takımı olarak birinci lige yükselmiş olabilirdik. Oradaki gurbetçilerin çocukları da çok başarılılar. Yeğenim Kenan da Düsseldorf’ta top koşturuyor. Futbolu çok seviyorum. Galatasaraylıyım ve iyi bir futbol izleyicisiyim.