Altı modelin her biri, marka tarihindeki bir dönemi ve kaydedilen ilerlemeyi simgeliyor. 1980 yılında tek bir "Classic Original" modele sahip olan markanın kökleri gözler önüne seriliyor.
Günümüzde her bir model, Hublot'nun macerasında başka bir bölümün temsilcisi: Big Bang'in doğuşu, Classic Fusion, Spirit of Big Bang, değerli taş yerleştirme sanatı, iskelet işçiliği ve markanın kendi üretimi ilk mekanizmaların hayata geçirilmesi... Bu altı modelin her biri, Hublot'nun özündeki estetiği ve teknik öğeleri kendince bir araya getiriyor. Hepsinde ortak olan öğe ise sarı altın ve siyah.
Bu füzyon, en temel ifadesini Classic Fusion Chronograph modelinde buluyor. Model ilk kez sarı altından ve 42 mm çapında üretiliyor. Hemen ardından ise tamamen sarı altından yapılan (kasa, bezel ve bilezik) Big Bang Integral geliyor. Yekpare som altından tasarlanan bu versiyon ayrıca "Haute Joaillerie" versiyonu ile birlikte tamamen pırlanta kaplı şekilde de sunuluyor.
Big Bang, tamamen sarı altından yapılan 42 mm'lik kasayı kauçuk kayış ve Unico mekanizma ile bir araya getiren ilk model. Üç gün güç rezervine sahip mekanizmanın yanı sıra, sarı altın ve koyu siyah rengi iskeletleştirilmiş yapıda performans ve güç ile bir araya getiren kasa sunuluyor.
Son olarak, Spirit of Big Bang. Düz çizgilerin ve kavislerin değişimli kullanıldığı fıçı formlu kasada, altın sarısı cilalı ve satine finisajlı yüzeyler çarpıcı ışık oyunları yaratıyor. İskeletleştirilmiş mekanizmaya sahip 42 mm'lik versiyonda, Big Bang modellerine benzer olarak One Click kayış değiştirme sistemi kullanılıyor ve 5 Hz (36.000 VpH) frekansıyla gelmiş geçmiş en hassas mekanizmalardan olan HUB4700, saate güç veriyor.