Özge Gürel ile Dubai Keşfi

Şehrin sokaklarında başlayan maceramız çölde sonlanırken üç gün üç gece bol kahkahalı, eğlenceli bir Dubai deneyimi yaşadık Özge ile. Tabii ki bu kadarla kalmadık, film tadında karelerin yanı sıra onun mutlu dünyasının kapısını araladık.

22 Nisan 2024 Pazartesi 13:18 | Son Güncellenme:
16 dakika okunma süresi

Dubai'de üç gün beraberdik ve çok eğlenceli bir çekim gerçekleştirdik. Sen neler söylemek istersin, Dubai'yi sevdin mi?

Öncelikle gerçekten büyük bir şans sevdiğin insanlarla çalışıyor olmak, bu çekim de bir anda keyifli bir deneyime dönüştü hepimiz için. Tabii bunda Dubai'nin katkısı büyük. Benim Dubai'ye ilk seyahatimdi, şehre ilk defa gelenler olarak çok etkilendik, sanki aynı anda birkaç şehri geziyor izlenimi uyandırdı hepimizde. Vaktimiz kısıtlı olduğu için tadı damağımızda kaldı diyebilirim, mecbur tekrar geleceğiz Ceylan.

Diğer buluşmalarımızı saymazsak seninle ikinci kez kapak çekiminde bir araya geliyoruz. Sabahın erken saati de gecenin geç vakti de hep neşeli, modu yüksek ve uyumlusun. Bu bize özel miydi yoksa normalde de böyle misin?

Karnım aç değilken son derece uyumlu bir insanım (gülüyor). Şaka bir yana, hepimiz orada bir amaç için bir arada olan insanlarız, elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Bunu görmek bile beni motive ediyor, enerjimi yükseltiyor ve anın tadını çıkarmaya odaklanıyorum. Genel olarak hayata bakış açımı böyle tutmaya çalışıyorum, elbette sevdiğim, güvendiğim insanlarla iş yapıyor olmak bir avantaj ama koşullar her zaman değişebiliyor. Motivasyonumu ve enerjimi dış etkenlerin kontrolüne bırakmamam gerektiğini tecrübelerimden öğrendim. Yeri geldiğinde kendi kendimi yükseltebiliyorum ve bundan çok keyif alıyorum.

Dönem dönem çok yoğun bir tempoya giriyorsun, şu sıralar ise bildiğim kadarıyla daha kendinle baş başa kalabildiğin bir dönem. Nasıl hissediyorsun?

Çalışmayı çok seviyorum; o yüzden normal şartlarda mutlaka bir tempoda olurdum ve hatta bunun için kendimi manipüle ederdim. Neredeyse 18 yaşından beri durmaksızın çalışıyorum, bu kadar uzun süre farklı alanlarda çalıştıktan sonra uzun boşluklar korkutucu geliyordu, her durduğumda sadece çalışmayı düşünen biriydim. Boş zaman demek garip tınlıyor bence, hep doldurulması gereken bir zamanmış gibi. Madem boşum, hemen bir hobi bulmalıyım, tüm arkadaşlarımı görmeliyim, çok da boş kalmamalıyım, hemen çalışmalıyım... Tüm bu duygularla çatıştım ve barıştım diyebilirim bu sefer. Gerçekten kendimle vakit geçirmeyi, bazen hiçbir şey düşünmemeyi öğrendim ve en önemlisi buna ihtiyacım olduğunu anladım.

Sohbetimiz sırasında eşin Serkan'ın dizi çekimleri dolayısıyla oldukça yoğun olduğunu belirttin. Bu durum ilişkinize nasıl yansıyor, arada böyle ayrı kalmak iyi mi hissettiriyor yoksa zorluyor mu?

Evet Serkan'ın yoğun bir temposu var ama aynı zamanda onu çok heyecanlandıran, çok şey öğrenip keyif aldığı bir dönemden de geçiyor. İki tarafın ayrı ayrı da olsa geçirdiği günden mutlu olması birlikte geçirilen zamanı kaliteli hale getiriyor.

Beraber olduğunuzda neler yapmaktan keyif alıyorsun?

Uzun seyahatler her zaman favorimiz, şimdiden yazı planlarken gözlerimiz parlıyor. Ama onun dışında beraber olunca ne yapıyorsak mutlaka eğlenmesini biliyoruz. Yemek yapıyoruz, dizi izliyoruz, arkadaşlarımızla vakit geçiriyoruz ya da birlikte sıkılıyoruz; birlikte kısmı önemli bizim için.

Gözlerini kapatıp Serkan'ı düşündüğünde onunla ilgili ilk aklına ne geliyor?

Hemen gülümsemeye başlıyorum, beni güldürmeye çalıştığı anlar geliyor gözümün önüne.

Yaz geliyor tatil planları yaptın mı?

Neredeyse altı aydır yapıyoruz, hala netleştiremedik. Zannediyorum ki bu da öncekiler gibi son dakikaya kalacak. Şu an için tek söyleyebileceğim uzaklarda uzun bir tatil olacağı.

Ailenle çok güçlü bir ilişkin var, onlarla ilgili neler söylemek istersin? Ben tek çocuk olduğum için bunu özellikle sormak istiyorum, kardeşlerinin olması nasıl bir duygu?

En çok şükrettiğim konu ablamlar olabilir. Çocuk yapan arkadaşlarıma teyze gibi bir tane daha yapın, çocuk yalnız kalmasın diye hep baskı yaparım. Anneme hala keşke iki, üç tane daha yapsaydın diyorum. En küçük çocuk olmanın hırpalanmalarını saymazsak benim en güvenli alanım orası oldu hep. En çok onlarla gülüp en büyük acıyı beraber kucakladık. Burada konu sadece kan bağı değil aslında, doğru insanlar bir araya geldiğinde "kardeşlik" akrabalıktan bağımsız büyümeye başlıyor.

Biraz geçmişe gidersek Özge nasıl bir çocuktu, hep böyle neşeli ve hareketli miydin?

Neşeli ve özgür bir çocuktum, hep planlarım vardı, onlar beni sürekli heyecanlı tutuyordu. Ufak bir kasabada büyüdüm, sokakta olmak müthiş bir sosyal beceri geliştiriyor o yaşlarda, minyatür bir hayatın içinde gibisin ve aynı zamanda karar veriyorsun hayatının nasıl olmasını istediğine ya da nasıl biri olmak istediğine.

Dışa dönüksün ama bir yandan da belli bir çizgin ve mesafen var. Aradaki dengeyi nasıl sağlıyorsun?

Önyargısız bir insanım, ben duyduklarıma ya da ilk izlenime inanmam, hatta bence bu, insanların kendini koruma biçimi. Bende o kalkan yok, insanların tavırlarının kim olduğumu etkilemesine izin vermek gibi geliyor kötü tecrübeler yüzünden o kalkanı edinmek. O yüzden o mesafe de o sıcakkanlılık da benim parçam ve kendi dengelerini buluyorlar hayatın içinde.

İnsanlar senin hakkında ne duysalar çok şaşırırlar?

Yaz-kış üstümü örtmeden uyuyamam. Gece bacağım açılırsa biri bacağımı çeker diye hemen onu da örtünün altına alıyorum. Abla sahibi olmanın kötü yanlarından biri bu, bütün çocukluğum korku hikayeleriyle geçti, bunu hiçbir terapinin çözebileceğini zannetmiyorum.

Hayatımın dönüm noktası dediğin bir anı bizimle paylaşır mısın?

Babamı kaybetmek. Acının bizi dönüştürme hızı mutluluktan fazlaymış.

Oyuncu olduktan sonra kendinde belirgin bir değişim hissettin mi, mesleğin sana neler kattı?

Kendimi bildim bileli hayata karşı çok iştahlı biri oldum. Bu iştah aynı zamanda sürekli neleri kaçırıyorum hissini de getiriyor, aynı anda her şeyi yapmak istiyorsun, müthiş bir kaos. Oyunculuk o kadar alan açtı ki bana, bu iştah ve merak avantaja dönüştü, yaptığım ve yapmak istediğim her şey aynı zamanda amacıma da hizmet etmeye başladı. İçimdeki kaos da böylelikle düzene girdi.

Yakın zamanda seni heyecanlandıran projeler var mı?

Var bir şeyler.

Anda kalmayı başarabilenlerden misin yoksa geçmiş ve gelecek arasında gidip gelir misin?

Kalamıyorum tabii, kafamın içine yetişmem mümkün değil, orada başka bir hayat yaşanıyor. Domates doğrarken Dyatlov Geçidi'nde gerçekte neler yaşandı acaba diye düşünürsen, doğradığın parmağına bakıp o ana geri dönüyorsun.

Hayal kurar mısın, gerçekleşmesini çok istediğin bir hayalin var mı?

Şu an bir hayalim var, totem yaptım, gerçekleşirse ilk sana söyleyeceğim söz.

Bir önceki röportajımızda tarihe ve bilime çok meraklı olduğunu söylemiştin. Bununla ilgili bir şeyler yapıyor musun?

O kadar heyecanlandırıyor ki beni iki alan da, sürekli kendimi, okuyup izlerken buluyorum ve daha fazlası için motive oluyorum.

Bir süre sonra 2024'ün neredeyse ilk yarısını tamamlayacağız. Sence nasıl gidiyor?

Ben sevdim, iyi gidiyor, ilginç bir yıl gibi hissediyorum hatta. İlginç ama güzel, umarım hepimizde çok iyi anılar bırakır.

Bir keresinde yorucu insan olmaktan kaçtığını söylemiştin. Bunu biraz açsak... Sence nasıl oluyor yorucu insanlar ve sen onlardan etkilenmemeyi nasıl başarıyorsun?

Gerçekten kaçıyorum, hiç toleransım yok. "Hayat güzel falan ama zor bir deneyim aslında, herkes kendi içinde zorlanıyor, düşüp kalkıyor"un etrafında şekillendiriyorum tavırlarımı. Tüm ilişkilerde garip bir sahiplenme ve biricik olma, en çok sevilen olma arzumuz var. Kahve servisini yapan da en çok onunla ilgilenilsin istiyor, dostu da, iş arkadaşı da. Sürekli bir hesap sorma, sevgiyi sorgulama, ilginin yetmemesi hali. Bütün alt metni, karşı tarafın tek derdi, "Neden ben değilim?" olan, kendini bu kadar merkeze alan biriyle herhangi bir ilişki ne kadar sağlıklı olabilir, ne kadar güvende hissettirebilir?

İlişkilerden bahsederken bir cümlen çok hoşuma gitmişti; "Jest severim, fedakarlık sevmem, insanların sevgisini senin için vazgeçtiklerine bağlamak garip geliyor bana, baskı oluşturuyor bende" demiştin. Bunu ilişkide alma-verme dengesine bağlayabilir miyiz?

Fedakarlık dediğimiz şey benliğimizi hırpalıyor bence, kararlarımızın sorumluluğunu karşı tarafa yüklüyoruz, daha büyük bir baskı olabilir mi? Sevgiyle esir etmek bu. Benim için dostlarımın, sevgilimin, ailemin bir şeyler feda etmesini neden isteyeyim ki? Sevdiğimiz insanı eksiltmek değil, çoğaltmak isteriz. Karşı tarafı sevdiğimiz için bir şeyler yapıyorsak, ödün veriyorsak, onu kendimiz için yaparız aslında, onunla olmak için bu bir tercihtir ve karşımızdaki insana bir fedakarlık değildir, ben senin için bunu yaptım duygusu taşımaz.

  1. Genel Yayın Yönetmeni: Gözde Yörükoğlu Ersu
  2. Röportaj: Ceylan Yeniacun
  3. Fotoğraflar: Selçuk Danyıldız
  4. Styling: Bengisu Gürel
  5. Saç: Akın Ünal
  6. Makyaj: Gamze Tekin Alp
  7. Video: Kaan Karaaslan

Desteklerinden dolayı Visit Dubai'ye teşekkür ederiz.

EN ÇOK OKUNANLAR

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

Doğu Ekspresi ile Yeni Keşifler

4 dakika okunma süresi
Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

Yeşilin Öncülüğünde Dekorasyon Önerileri

1 dakika okunma süresi
Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

Moda Dünyasında Oyuncu Değişiklikleri

6 dakika okunma süresi
2024 MTV Avrupa Müzik Ödülleri: Unutulmaz Anlar

2024 MTV Avrupa Müzik Ödülleri: Unutulmaz Anlar

2 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

Tuba Ünsal ve Burcu Baldouf İle "İyileşme Yolculuğu"

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Kırmızı Çocuklar Derneği'nin Yeni Üyesi: Kırmızı Karavan

Bodrum Günlüğü: Cem Hakko, Ferit Şahenk, Kıvanç Tatlıtuğ

Bodrum Günlüğü: Cem Hakko, Ferit Şahenk, Kıvanç Tatlıtuğ

Eylül Ayı Burç Yorumları

Eylül Ayı Burç Yorumları

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

Ceyda Hilal Eğerci ile Klasik Yat Dünyası

Esas Oğlan Dizisinin Gala Gecesi!

Esas Oğlan Dizisinin Gala Gecesi!

Dyson'dan Yenilik

Dyson'dan Yenilik

Bodrum Günlüğü: Gül Dürüst, Şükran Güzeliş, Zeynep-Metin Fadıllıoğlu

Bodrum Günlüğü: Gül Dürüst, Şükran Güzeliş, Zeynep-Metin Fadıllıoğlu

Bodrum Günlüğü: Maya Portakal, Aslı Gümüşel, Esra Oflaz

Bodrum Günlüğü: Maya Portakal, Aslı Gümüşel, Esra Oflaz

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

Bodrum Günlüğü: Suzan Sabancı, Alara, Fatoş Mildon, Caroline Koç

Ersu Şaşma: Olimpiyat Yolculuğu

Ersu Şaşma: Olimpiyat Yolculuğu

Ağustos Ayı Burç Yorumları

Ağustos Ayı Burç Yorumları