Çalışma temponuzdan ve işinizin detaylarından kısaca bahseder misiniz?
Son 10 yıldır Nef marka komitesi ve tasarım departmanlarıyla birlikte çalışıyorum. Nef'te tasarım anlayışı çok önemli bir yere sahip; çünkü biz insanların mutlu olacağı, nefes alacakları yaşam alanları yaratmaya odaklanıyoruz. Doğadan ve sadelikten ilham alan, fakat aynı zamanda teknolojinin tüm fırsatlarından yararlanan tasarımlar sunmak istiyoruz. Mekanlarımızın her birinin kendine özgü, stil sahibi ve sıra dışı olması bizim için önemli. Bu kapsamda küresel trendleri de yakından takip ediyoruz. Dolayısıyla çalışma tempom yoğun. Projelerimizi hayata geçirirken, tasarımdan malzeme seçimine kadar her aşamada her bir detaya çok dikkat ediyoruz. Markanın odağında "insan" var ve felsefesi de insan için yaşamın başladığı andan. İşimizi de bu çerçevede tanımlıyoruz; insanları doğru anlamak. Ortaya çıkan tasarımlarda da bu felsefemizden gelen sadelik ve netlik hakim; ancak bunun için çok kapsamlı bir bakış açısına sahip olmamız gerektiğini biliyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerinde oldukça aktifsiniz. Nef Vakfı da bunun en güzel örneklerinden. Vakfı kurmaya nasıl karar verdiniz?
Aslına bakarsanız Nef markasının en önemli anlamı, hayattan aldığımızı hayata geri vermek. Yapılan her şeyin, yaşadığımız dünya ve diğer insanlara fayda sağlaması, kalıcı bir iyilik yaratması gerektiğine inanıyoruz. Amacımız özgün, yenilikçi ve kalıcı değerler oluşturarak, dokunduğumuz insanların hayatında fark ve farkındalık yaratmak. Nef Vakfı da bu amaç doğrultusunda 2015 yılında kuruldu. Kurulduğu ilk günden bu yana kendini "sosyal şirket" olarak tanımlayan Nef, her yıl dağıtılabilir karının yarısından fazlasını Nef Vakfı'na bağışlıyor. Nef Vakfı insan hayatına değer katmanın önemine inancı ile topluma fayda yaratan çalışmaları hayata geçiriyor. Nef Vakfı'nın bel kemiği olan İyilik Hareketi'nin temelinde gönüllülük ilkesi var. Aldığını paylaşma sorumluluğu var. Bu çalışmalarda, toplumsal gelişme alanları kapsamında odaklarımızı ihtiyaç sahibi ve dezavantajlı gruplar, eğitim ve sağlık olarak belirledik. Nef Vakfı çatısı altında özetle; ihtiyaç sahibi ve başarılı üniversite öğrencilerimize burs desteği sağlıyor, şehit ve gazi çocukları için özel kapsamlı burs programları yürütüyoruz. Çeşitli sebeplerden dolayı devlet korumasına alınmış, 18 yaşından sonra kendi imkanlarıyla hayata devam etmesi gereken öğrencilere destek veriyoruz, Bakanlık ve sosyal hizmetler birimleri ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalarla ihtiyaç sahibi oldukları tespit edilen ailelere düzenli destek sağlıyoruz. Afrika'da Senegal ve Gambiya'nın köylerinde çeşitli eğitim alanlarıyla, kadınlara iş istihdamı oluşturacak Kadın Bahçesi projesi ve Güneş Enerjili Sulama Sistemi projesi ile destek veriyoruz. Ülkemizde de kadınların istihdam sahibi olması ve düzenli geçim desteği sağlanması ile ilgili ilk günden bu yana aktifiz.
Son dönemdeki bir diğer heyecanınız kapak çekimini gerçekleştirdiğimiz Nef Reserve Kandilli. Projenin detaylarından bahseder misiniz?
Kandilli, çok özel ve kendine has hikayesi, geçmişi olan bir semt. Sokaklarından mimari tasarımına bu hikayeyi semte adım atar atmaz hissediyorsunuz. Bu nedenle böylesine özel bir atmosferde yepyeni bir proje oluşturmak, hem de bu projeyi semtin geçmişiyle uyumlu kılmak hiç de kolay olmadı. İstanbul'dan ilham alan, Boğaz'ın saygın ve zarif yaşam hattında günümüz lüks yaşamının olmazsa olmazlarını içeren çok özel bir proje oluşturmak istedik. Hem Kandilli'yi hem de Nef'in kendine has çizgisini yansıtsın, büyük bir harmoniyle buluşsunlar hayali kurduk. Ortaya çıkan sonuçtan ise mutlu olduğumuzu söyleyebilirim. Emre Arolat imzası taşıyan projemizde iç mimaride Toner mimarlık ile çalıştık. Yeşil alanları, muhteşem Boğaz manzarası, semtin heybetli konakları ve özel yapıları ile dolu sokakları bu projeyi çok özel kılıyor. Geleneksel Kandilli mimarisinin de bir yansıması aslında Nef Reserve Kandilli. Boğaz'da tarihimizden izler taşıyan ihtişamlı yalılar ve onların karakteristik tasarımlarını yenilikçi bir çizgiyle projeye taşımayı hedefledik. Dün ile bugünün, geçmiş ile geleceğin, yerel ile evrenselin buluşmasını yansıttık.
İki projenizin yer aldığı Bodrum için neler söylemek istersiniz, yaz için planlarınız neler?
Bodrum doğası ve kendine özgü doğal güzellikleri ile en değerli bölgelerden biri. Dünyanın en popüler turizm destinasyonlarıyla rekabet edecek şıklıkta. Bir taraftan da kendine has; sade ve huzurlu. Nef olarak bu iki kavramın yan yana durma ahengi üzerine odaklandık. Bir taraftan o sadeliği kaybetmemek, diğer taraftan lüks ihtiyacını karşılayabilmek... Bunun için farklı düşünmek zorundasınız. Aynı zamanda, Bodrum'u bu denli eşsiz kılan doğal ve kendine has güzelliğine hiçbir zarar vermeden doğru projeyi sunabilmek çok önemli. Nef Reserve Yalıkavak ve Nef Gölköy projemizde çıkış noktalarımız bu oldu. Bodrum'da geliştirdiğimiz ilk proje olan Nef Reserve Yalıkavak, yarımadanın kuzeybatısında, Bodrum'un en güzel beldelerinden birinde yer alıyor. Gölköy ise Bodrum'un eşsiz koylarından Cennet Koyu'na komşu... İki projede de mavi ve yeşilin uyumu, Nef'in "reserve" segmentine özgü incelik ve şıklıkla birleştirilerek, adeta doğanın bir parçası olarak tasarlandı. Sonuçta, sadelik ve zarafetin ön planda tutulduğu, yaşayan ve sıcak ortamların ortaya çıkmasından memnunuz.
Çalışırken en büyük motivasyon kaynağınız nedir?
Herkesi mutlu eden estetik anlayışı, benim de en büyük motivasyon kaynağım... İşimde de estetiği konforla, yaşamı huzurla buluşturmayı seviyorum. Gerçekleştirdiğimiz her bir başarılı işin, bir sonraki işe de motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum. Hedef ve gayret odaklı bir yapım olduğu için her projenin hayalimize ve emeğimize uygun şekilde hayata geçmesi beni çok mutlu ediyor. İç huzurumu geliştirmeye ve dengelemeye yönelik uzun zamandır keyifle çıktığım, sonu olmayan öğrenme yolculuğu da iş hayatıma çok önemli katkı sağlıyor; bakış açımı zenginleştiriyor, kapsamlı düşünmeme yol açıyor.
Yoğun çalışma temposuna sahip biri olarak iş dışındaki zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Neredeyse her gün spor yapıyorum. Spor uzun yıllardır hayatımın önemli bir parçası. Rutin dışında, yeni bir şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Durağanlık motivasyonumu kıran bir süreç; bunu yaşamamak için kişisel gelişimime katkı sağlayacak yeni fikirleri uygulamayı deniyorum. Kız kardeşlerim ve arkadaşlarımla vakit geçirmek çok iyi geliyor. Bu arada, her gün mutlaka stil üzerine yeni bilgiler edinmeye çalışıyorum. Ayrıca, fırsat buldukça görmediğim seyahat rotalarını keşfetmeye çalışıyorum.
Modayla da yakından ilgilenen biri olarak son dönemdeki favori tasarımcılarınız kimler?
Genelde net ve yalın bir çizgim var. Doğallık hep ön planda olmalı. Sevdiğim tasarımcılar da bu yönde. En beğendiğim isimlerin başında Anthony Vaccarello, Hedi Slimane geliyor. Tasarımlarında son derece net ve feminen bir bakış açısı olan Vaccarello, kendi jenerasyonunun bence en yetenekli tasarımcılarından biri. Vaccarello'nun estetik anlayışı, modernliği ve sıra dışılığı uyum içinde yansıtıyor. Hedi Slimane tasarımlarını ise net, zamansız ve özgün buluyorum.
Çocuklarınızla birlikte neler yapmaktan keyif alıyorsunuz?
Çocuklarımla birlikte, kural koymadan özgür vakit geçirmeyi çok seviyorum. Yoğun çalıştığım için onlarla geçirdiğim vaktin, sadece onlara özel olmasını; bu vakti nasıl geçireceğimizi onların belirlemesini istiyorum. Onlarla çocuk gibi eğlenmekten çok keyif alıyorum. En keyif aldığımız ise doğada, açık havada birlikte olmak ve kutu oyunları oynamak.
En çok ne almayı seversiniz?
Yıllardır gittiğim her farklı iş ya da seyahatte kurşun kalem alıyorum. Bu bir alışkanlığa dönüştü. Bunun dışında, taze çiçekler, dekorasyon ve stil dergileri ile mumlar her zaman satın aldıklarım arasında...
Favori seyahat rotalarınızı bizimle paylaşır mısınız?
Favori seyahat rotalarım New York, Paris, Marakeş ve Meksika. Her biri birbirinden farklı rengi, ruhu, kokusu, müziği olan şehirler...
Mekan için Nef Reserve Kandilli'ye teşekkür ederiz.