TUNA KİREMİTÇİ "GİT KENDİNİ ÇOK SEVDİRMEDEN"

“Git Kendini Çok Sevdirmeden” kitabı ile büyük yankı uyandıran ve sevilen yazar Tuna Kiremitçi son romanı “Kendi Seven Ağlamaz” ile raflarda yerini aldı. Aşkta vazgeçmemeyi anlatan kitabı meraklılarını bekliyor.

24 Şubat 2016 Çarşamba 13:36 | Son Güncellenme:
6 dakika okunma süresi

Tuna Kiremitçi yeni romanı ile karşımızda. Tuna Kiremitçi yazar, şair, solist, besteci ve söz yazarı kimlikleri ile  kitlelerin beğenisini topladı. Son romanı “Git Kendini Sevdirmeden” raflarda yerini alınca Tuna Kiremitçi ile romanı üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.


Kendi Seven Ağlamaz romanınızın yazım süreci nasıl geçti?
Romanın kahramanı Sitare yıllar önce aklıma düştü. Hayatı boyunca gerçek aşkı aramış ama bulamamış bir kadın olarak. Günün birinde ustam Selim İleri’ye ondan bahsettim. Bana “Bu kızı mutlaka yazmalısın.” dedi. Ben de daha ciddi düşünmeye başladım. Ama hikâyenin olgunlaşması zaman aldı.


Romanınızın hikayesini özetler misiniz?
Bir zamanların çocuk yıldızı Sitare artık otuzlarında, unutulmuş ve yalnız bir kadındır. Hayatı boyunca aradığı aşkı bulamamıştır. Tam hayat onu köşeye sıkıştırmışken uzak bir şehirde çekilecek diziden küçük bir rol teklifi alır. Beş ay önce depremle yıkılmış, acılı bir şehirdir burası. Sitare gibi o da yaralarını sarmaya çalışmaktadır. Sitare orada gerçek aşkı hiç beklemediği bir şekilde bulur. Şaşırarak görür ki hayatı boyunca aradığı gerçek aşk tahmin ettiğinin çok ötesinde bir şeydir. 


Romanınızın kahramanı Sitare ömrünü gerçek aşkı arayarak geçiriyor, gerçek aşkı nasıl tanımlıyor kahramanınız?
Sitare’nin asıl derdi kendisini anlayacak birisini bulmak. Çoğu insan gibi o da yalnız ölmekten korkuyor. Ayrıca çocukluğundan beri oyunculuk yapmak zorunda kaldığı için çok yorulmuş. İstiyor ki birisi ona şu alemde yalnız olmadığını hissettirsin. Babasının ve annesinin bıraktığı boşluğu doldursun. Şanssızlığı ise gerçek aşkı hep yanlış yerlerde araması.


Çağdaş edebiyatın sevilen bir ismi olarak siz hangi yazarları okumaktan keyif alırsınız?
Selim İleri’yi ustam saydığımı söylemiştim. Aynı şekilde Attilâ İlhan, Boris Vian, Scott Fitzgerald gibi insan ruhuna dokunan yazarları da her zaman severek okuyorum. Kendi kuşağımdan da sevdiğim isimler var. Hande Altaylı, Hakan Günday ve Ece Temelkuran gibi.


Romanın kapağında “ Gerçek aşk ayrı dünyalar arasındadır.” diyorsunuz, biraz açar mısınız?
Bence ancak iki yürek arasında sosyal bir bağ, uygun bir ortam ya da çevrenin onayı yoksa gerçek aşktan bahsedilebilir. O zaman sadece aşk vardır çünkü, bu yüzden de imkânsızdır. Ödenecek bedeller vardır. Bu çelişki benim çok ilgimi çekiyor. Ancak gerçek aşk uğruna insan bu kadar belayı göze alabilir çünkü. 


Romanın başında Engin Günçe’den bir dize seçmişsiniz, neden o dize?
Şair arkadaşım Sinem Sal bir sabah sosyal medyada bu dizeleri paylaşmıştı. Yıllardır Ergin Günçe okumadığım için çok hoşuma gitti. Hemen şiirin tamamını bulup okudum. O dizeler romanın ruh haline çok uyuyordu. Bu yüzden kitabın girişinde kullandım.


Romandaki diğer karakterlerden bahseder misiniz?
Devran Kürt bir taksici. Kendine göre çıkmazları, dertleri var ama ayakta kalmaya çalışıyor. Enis ise Sitare’nin oynadığı dizinin senaristi. Devran gibi onun da Sitare’ye ilgisi var. Bir de dizi setindeki insanlar var tabii; yönetmeni, oyuncusu, ışıkçısı, kameramanıyla. Hem birbirleriyle geçinmeye hem de tanımadıkları bir şehirde işlerini yapmaya çalışıyorlar. 


Roman yazmanın en güzel ve en zor yanı nedir sizce?
Bir dünya yaratmak, karakterleri o dünyanın içinde ete kemiğe büründürmek her zaman çok zevkli. Ayrıca güzel bir roman sadece sizin izlemeniz için çekilmiş bir film. Bu da çok heyecan verici. Zor kısmıysa derin konuları yalın, anlaşılır bir dille anlatabilmek. Ancak böyle romanlar okurun kalbine dokunabiliyor.


Roman kahramanlarınızı yaratırken nasıl bir yol izlersiniz nelerden ilham alırsınız?
Tek ilham kaynağım insan. Hayatta tanıdığım, gözlemlediğim, ahbaplık ettiğim insanlar. Ben Beyoğlu’nda büyüdüm. Orada her çeşit insan tanıdım. İçlerinde vaktiyle yıldız olmuş ama sonradan unutulmuş kayıp ruhlar da vardı. Geçmişe takılıp kalmışlardı, geleceğe bakamıyorlardı. Şimdiyi unutmak için alkole ve uyuşturucuya sığınıyorlardı. Sitare biraz o hüzünlü insanların hafızamdaki izdüşümünden doğdu.


Vazgeçince bile vazgeçemeyenlere adamışsınız kitabınızı? Vazgeçmek mi zor vazgeçmemek mi?
Herhalde vazgeçmek daha zor, her şeye rağmen bir türlü vazgeçemediğmize göre. 

 

Röportaj: Petek Kırboğa
Fotoğraf: Metin Erdoğan

EN ÇOK OKUNANLAR

Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

Moda Tutkusu X Love My Body: Moda Dünyasında 10. Yıl

1 dakika okunma süresi
Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

Dries Van Noten'ın Yeni Kreatif Direktörü: Julian Klausner

4 dakika okunma süresi
Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

Melis Goral Yeni Elements Koleksiyonu'nu Tanıttı

1 dakika okunma süresi
India Mahdavi'den Yılbaşına Özel Şık Bir Dokunuş

India Mahdavi'den Yılbaşına Özel Şık Bir Dokunuş

1 dakika okunma süresi
Antik Mimariden İlhamla Yaratılan Mistik Mücevherler

Antik Mimariden İlhamla Yaratılan Mistik Mücevherler

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

GÜL AĞIŞIN LUG VON SIGA HİKAYESİ

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA

EMMA SHAPPLIN İLE KAPADOKYADA

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

GIS PROJECT 2017 İLHAM VEREN ROL MODELLER

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

SERRA KASLOWSKİ "TUTKU DOLU BİR HAYAT"

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

İLHAMINI RENKLERDEN ALIYOR

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

MÜZİĞİNİN ZİRVESİNDE NİLÜFER

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ

ASLI PEHLİVANLARIN LÜKSLERİ

AURELIE BIDERMANN’IN LÜKSLERİ

AURELIE BIDERMANN’IN LÜKSLERİ

YONCA EBUZZİYA İLE KAPALIÇARŞI'DA BİR GÜN

YONCA EBUZZİYA İLE KAPALIÇARŞI'DA BİR GÜN

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

MÜCEVHERİN DAHİ İSMİ SEVAN BIÇAKÇI

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

BERRİN OKÇU İLE GEÇMİŞE YOLCULUK

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”

GELİNLİK TASARIMCISI GALIA LAHAV: “SOPHIA LOREN’İ GİYDİRMEK İSTERDİM”