İşimle ilgili en sevdiğim şey, Türkiye’nin moda alanındaki yetenekleriyle bir arada olmak ve onlara kendilerini dünyaya tanıtacak platformu sunmak” diyen Banu Bölen, şu sıralar oldukça yoğun bir tempoda MBFWI için çalışıyor. Bu sezon, pek çok yeniliği beraberinde getiren MBFWI’de 40’a yakın tasarımcı koleksiyonlarını sergileyecek. Aralarından beş tanesi ise moda haftasına ilk kez katılıyor. Bölen, “Moda, tıpkı sanat gibi din, dil, ırk fark etmeden ortak bir dil oluşturan ve üretildiği sınırları aşan bir olgu” diyor ve modanın hayatındaki yerinden, bulunduğu noktaya nasıl geldiğine kadar pek çok şey anlatıyor.
Bu sezon moda haftasıyla ilgili sizi en çok heyecanlandıran şey nedir?
Moda haftasına ilk katılan tasarımcıların yeniden bizlerle bir arada olması. Özellikle Moda Tasarımcıları Derneği kurucusu ve ilk başkanı Bahar Korçan’ın uzun bir aradan sonra takvimde yer alacak olması çok kıymetli.
Moda dünyasında çalışmanın karakterinize kattığı bir özellik var mı?
Tüm hisleri kontrol altında tutmak sanırım. Etkinliği yönetirken aynı anda hem kızgın (olmadık bir kriz çıktıysa), hem güler yüzlü (çünkü her an bir röportaj yapabilir ya da canlı yayına çıkabilirim), hem heyecanlı, hem sakin, hem tatlı, hem de sert olmak zorundayım.
Dört büyük moda haftasını bir kenara koyarsak en iyi ikincil moda haftaları arasında ilk 10'da yer alıyor. Bu konumumuzu daha da güçlendirmek için kendini kanıtlamış tasarımcıları kaybetmeden daha fazla yeni tasarımcıyı aramıza katmalıyız.
MBFWI’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ülkenin içinde bulunduğu durum açıkçası çok zorlayıcı. Ama bu bizim duracağımız anlamına gelmiyor. MBFWI sadece bir kez, o da ulusal yas nedeniyle iptal edildi. Bu iptalde bile sadece şovları gerçekleştirmedik; yurt dışından gelen satın alma ekiplerine koleksiyonları, fuar alanında askılarda gösterdik. Moda haftasında yer alan tasarımcıların koleksiyonları, uluslararası IMG platformunda gösterilmek üzere online katalog şeklinde yayınlandı. Moda çok önemli bir endüstri. Ekonomiye getirdiği artılar bir yana ülkenin uluslararası tanıtımına sağladığı katkı çok önemli. Türkiye’nin tek uluslararası moda etkinliği olarak hem hazır giyim markalarının katılımının hem de sponsor desteğinin artması gerekiyor. MBFWI, moda, tasarım, sanat ve müziği tek bir çatı altında toplayarak benzersiz bir platform ve içerik sağlıyor. Bu güçten faydalanmak gerek.
MBFWI süresince bir gününüz nasıl geçiyor?
Toplam altı gün tek bir günmüş gibi… Genelde sabahları mutlaka bir radyo röportajı oluyor. Telefonumda en sorunsuz günde, yaklaşık 15 cevapsız çağrı ve sayısız mesaj bulunuyor. Onları sonsuz Türk kahvesi eşliğinde yanıtladıktan sonra giyinip alana gidiyorum. Günlük hayatımda ama özellikle moda haftasında tüm kıyafetlerim önceden kombinlenmis ve hepsi Türk tasarımcılara ait oluyor. Kıyafetlerimi çoğunlukla yeni gösterilecek koleksiyonlardan seçiyorum. Bu konuda çok şanslıyım. Bundan sonrası ise günün doğal akışında şovlar, röportajlar, yurt dışından gelen önemli misafirleri ağırlama şeklinde geçiyor. Tam bir maraton.
Bu yıl MBFWI ile ilgili yenilikler neler?
Bu sezon, mekanımız Zorlu Performans Sanatları Merkezi. İlk defa ana runway bir tiyatro sahnesinin üstüne kurulacak. Aynı şekilde stüdyo dediğimiz mini runway ve sunum alanı da bir tiyatro salonu.
Geçen dönem başlattığımız hibrid moda haftası kimliği ile devam ediyoruz. Yani hem gelecek sezon, hem de mağazaya girecek olan koleksiyonlar gösterilecek. Bunun dışında çok heyecan verici birkaç moda filmi ve sergimiz olacak.,
Siz bu noktaya nasıl geldiniz? Kariyer geçmişiniz nasıl?
Dikenli bir yoldan… Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü mezunuyum. Okuldan mezun olduğumda çok şanslıyım ki, Milliyet Gazetesi Pazar ekinde lifestyle köşe yazarlığı teklifi aldım. Yaklaşık iki yıl ek kapanana kadar yazdım. Pek çok röportaj da yaptım. Bu sırada Banu Birkan, Beymen’den ayrılmış kendi PR şirketini kuruyordu. Onunla birlikte çalışmaya başladım ve benim mentorum oldu diyebilirim. Şirket olarak pek çok uluslararası markaya hizmet verdik. Beş senenin ardından eski eşimle birlikte online platformun geleceğin platformu olduğunu hissedip bir içerik ve tasarım şirketi kurduk. Onun askere gitmesiyle ben tekrar profesyonel hayata döndüm ve MAC Cosmetics İletişim ve Sanatçı İlişkileri Müdürü oldum. Bu süreçte pek çok Türk tasarımcısıyla omuz omuza çalışma fırsatı buldum. Türkiye’de moda haftasının başlangıcı kabul ettiğimiz Fashion Lab defilesinin sponsoru olduk ve bu sponsorluktan hiç ayrılmadık. Ardından ben kendi danışmanlık şirketimi kurdum ve başta MTD olmak üzere pek çok marka ve tasarımcıya marka iletişim ve pazarlama danışmanlığı yapmaya başladım. Bu danışmanlığa ITKIB liderliğindeki İstanbul Moda Haftası da eklendi. Ardından IMG Fashion’ın dünyadaki pek çok moda yatırımına Türkiye’yi de katma kararıyla birlikte moda direktörlüğü teklifi aldım. Her ne olursa olsun, Türk moda endüstrisine çok inanıyorum. Büyüyüp güçlendiğini görmek ve bunun bir parçası olmak beni çok mutlu ediyor.
Moda sizin için ne ifade ediyor?
Tıpkı sanat gibi din, dil, ırk fark etmeden ortak bir dil oluşturan ve üretildiği sınırları aşan bir olgu. Dev bir endüstri. Dinamik, sürekli değişen, eskimeye izin vermeyen sert bir meslek alanı. Bu kapsamda sanat ve gerçek hayattan etkileniyor ve bir o kadar da etkiliyor…
'Fashion people' olmanın gereklilikleri var mı?
Sadece giyinerek fashion people olunmayacağını düşünenlerdenim. Giyim aslında sizin kimliğinizin dışa yansıması için bir araç. Kendini her alanda beslemek ve geliştirmek önemli. Çok okuyacaksın, çok seyredeceksin, her şeyi takip edeceksin. Kendinin kim olduğunu mümkün olduğunca bileceksin. Üstüne son sezon koleksiyonundan iki parça geçirerek fashion people olunacağını düşünmüyorum. Bu yolda ilerlemek isteyen varsa Ece Sükan’ı kendisine örnek alsın derim.
Vizyonunuzu nasıl genişletiyorsunuz?
Mümkün olduğunca güncel kalmaya çalışıyorum. Yeni yazarları, eski yazarları, yeni nesil yabancı dergileri, online yayınları bol bol okuyorum. Dizi ve film takipçisiyim. Sergileri ve galerileri gezmeye özen gösteriyorum. Bir sokaktan bir de insanlardan çok şey öğrenildiğini düşünenlerdenim. Tüm arkadaşlarım benim için aynı zamanda beslenme kaynağı. Bir de müzik tabii.
Sizi en çok ne motive eder ve ilham verir?
Ekip çalışması. Herkesin bir yola baş koyarak özverili çalışması. İyi ve sevgi dolu insanlar ilham kaynağım.
Bugüne kadar aldığınız ve verebileceğiniz en iyi stil tavsiyesi nedir?
Kendi vücudunu ve kendi karakterini iyi tanı ve ona göre giyin.
Sizin kişisel stiliniz nasıldır?
Minimal ve rock.
En çok nelere yatırım yaparsınız?
Konu giyimse ayakkabı ve çantaya. Konu hayatsa sevgiye…
Gardırobunuzun demirbaş parçaları nelerdir?
Her çeşit siyah pantolon ve deriler.
Stilleriyle size ilham veren isimler var mı?
Dedem ve büyükbabam. Dönem olarak ise 1920-1960 arası.
Stresten uzaklaşmak için yaptığınız özel bir şey var mı?
Dans ediyorum (gece çıkmasam da evde tek başıma), mümkün olduğunca şehirden kaçmaya çalışıyorum. İki köpeğim var. Onlarla vakit geçirmek çok iyi geliyor. Bir de tabii arkadaşlar…
Bugüne kadar MBFWI boyunca yaşadığınız en enteresan ve aklınızda yer eden olay ne oldu?
Berkin Elvan öldüğünde etkinliğin bir gününü, çarşamba günü defilelerini cumartesine alma kararı aldık. Söylemesi de uygulaması da oldukça zor bir karar olduğunun altını çizmeliyim. Başta tasarımcıların ortak çabası ve bu üzücü olaya gösterdikleri yaratıcı, hamaset içermeyen mesajları benim için unutulmazdı. Bir kere de iki şov arası alanda korsan parti yaptık. Bunu da ilk defa söylüyorum, kimsenin haberi yok. Toplam 15 kişiydik. Alanda gizli saklı bir yerde. Eğlenmeden iş yapılmaz inancındayım.