Bebek’teki mekanında kendisiyle ilk tanıştığımda samimiyeti, tarzı ve sıcaklığıyla dikkatimi çekti Ayşe Kucuroğlu ve tanıdıkça çok daha fazla etkilendim. O, popüler bir mekanın sahibi olmasının yanı sıra cemiyet hayatındaki varlığı, 5 çocuğunun annesi olması ve üstelik aşık olduğu tek adamla mutlu bir evlilik sürdürebilmesinden anladım ki, Ayşe’den hepimizin alacağı önemli ipuçları var.
Ayşe Kucuroğlu olmak ne demek?
Ayşe Kucuroğlu olmak demek gün içinde birden fazla iş ile uğraşıp, evin alışveriş listesini gözden geçirirken çocukların ödevlerini kontrol eden ve çevresinin isteklerini yerine getiren kadın. Kocasına aşık ve koyu Beşiktaşlı. Eğlenceli, İkizler Burcu olduğundan pek kararsız, duygusal ve ayakkabı seven.
Çocuk sahibi olmak senin için ne ifade ediyor? Neden 5 çocuk?
Peki size desem ki çocuk sahibi olmadan önce hiç alakam yoktu çocuklarla. Yaşadıkça yaşadım çocuk sevgisini. Birden fazla çocuk yapmaya eşimle birlikte karar verdik. 5 çocuklu olmak mı? Tam bir kargaşa! Ama insanoğlu her şeye alışıyor. Her türlü gürültüye ve harekete de. Onlar okuldaysa ve ben işe gitmemişsem, bir sebepten dolayı evdeysem kendimi çok yalnız hissediyorum. Ne yapacağımı kestiremiyorum. Yeni doğan bebeği de sessizliğe hiç alıştırmadan sesle büyüttük. Yani oda sessizse bile bir televizyon sesi hep oldu. Şimdilerde aynı odada birlikte ne olursa olsun utanmadan, rahatsız olmadan mışıl mışıl uyuyorlar.
Bu çerçevede kadını nasıl tanımlıyorsun?
Güçlü ve güzel! Her yere yetişmeye çalışan, aynı anda evinin yemeğini planlayan ve vitrinlerde ne vardı diye göz atan, her yoğunluğun içinde kendine az da olsa minik bir vakit ayıran bir profil.
Çin dili ve edebiyatı okurken hayalin neydi?
Uzakdoğu’ya bir sırt çantasıyla yaptığım bir seyahat sonrası İngilizce bölümünden girdiğim sınavı burslu ve dereceyle kazandım. İlk ve tek tercihim de Çinceydi. O kadar hevesliydim. Zaten isteksiz öğrenilebilecek bir dil değil. Sabırlı olmayı Çince okurken öğrendim. Çünkü acele ettiğinizde yazdığınız karakterin anlamı değişebiliyor. Çocuklarıma da Çince öğretmek istiyorum. Annelerinden Çince dil mirası fena olmaz.
Anne ve babanı birer cümleyle nasıl tanımlarsın?
Annem ve babam deyince zaten içimiz ısınmıyor mu? Allah başımızdan eksik etmesin. Babam İstanbul’da doğmuş. Aslen Yugoslavya göçmenleri, çok kitap okuyan, kitaplarının altını çizen, Mevlana’ya âşık, hep tekâmülünü tamamlamış bir adam. Annem keyfi seven, eczacı olmasına rağmen ilaç kullanmayı sevmeyen, her zaman içimizi ferah tutmayı başaran bir Karadenizli. Güzel hamsili pilav yapar.
Onlardan kalanlar hayatını şekillendirdi mi?
Onlardan kalan ve hala biriktirdiğim kültür ve alışkanlıklar, hayatımı nasıl şekillendirmem gerektiği ve çocuklarımı nasıl yetiştirmem gerektiği hususunda bana her zaman yol gösterdi. Önyargısız olmayı, empati kurmayı ve paylaşımcı olmayı hep annem ve babamdan öğrendim.
Çocukluğuna döndüğünde aklına ilk gelen en mutlu ve en üzücü anıların neler?
En üzücü olay dayımı çok erken yaşta kaybetmemizdi. Çok düşkündüm ona, onu gerçekten çok severdim. Ölümün anlamını erken öğrendim.
Ben sokakta oynayan bir çocuktum. Sabahtan akşama kadar sokaklarda dolaşmak, koşmak, susamak, hatırladığım o özgürlük aklıma gelen en mutlu anlar. Şimdiki apartmanlarda büyüyen çocuklara bakınca ne büyük özgürlükte büyümüşüz diye düşünüp onlar adına üzülüyorum.
Gitme zamanı geldiğini nasıl anlarsın?
Gitme zamanı geldiğini sana kalbin fısıldar. Hem de hiç hafifletici sebep koymadan, çekinmeden direk söyler. Duyup, duymamak sana kalmıştır artık.
Gitme zamanın geldiğinde gidebilir misin?
Evet giderim. Rahatlıkla giderim. Çünkü zaten gitme zamanımı görmezden gelip biraz o kısmı uzatmışımdır. Ve fazlasıyla araftasındır artık. Gitmen gerekiyorsa, gitmelisin.
Şu anda gerçekten istediğin hayatı mı yaşıyorsun?
Hayata karşı büyük hayaller kuran, ya da beklentiye giren biri değilim. Bu yüzden küçük değişimlerle hep mutlu oldum. Benim mutlu olmam çok kolay. Günü kucaklayarak yaşıyorum. Kollarımı açıp hayatı olduğu gibi karşılıyorum böylece. Büyük beklentilerin olmayınca da hayat seni hep güldürüyor, hep mutlu ediyor. İstediğim hayatı yaşıyorum.
Gece yatağına giren Ayşe ile sabah sokağa çıkan Ayşe arasında duygusal olarak ne farklar var?
Başımı yastığa koyduğumda huzurla uyuyorsam, o zaman iyi ve doğru her şey demektir. Bu küçük bir ipucu kişiye. Evde dua ederim herkes ve her şey için. İnsanlar için, çevrem için güzel şeyler isterim. Başkaları için istersen, Tanrı sana da en güzelini sunar anlatabildim mi bilemedim. Böyle inanıyorum. Evde gayet pijama seven, yemek pişiren domestik bir kadın var.
İlk aşkın ile çocuklarının babası arasındaki farklılık neydi?
Güven duygusu, maceradan uzak, yarından emin ve büyümüş bir adam. Bu arada aşk deyince aklıma gelen kocaman bir Taner var! İlk ve son aşk
Kadınlar kocalarında babalarını ararmış sence de öyle mi?
Öyle bir şey var değil mi? Bu hep söylenir. Öyle olmayabilir. Bence kendi içimdeki asi ruhu görüp, bana evet deyip devam etmesi, karşındakini olduğu gibi kabul edip, davranış ya da tutum değiştirme hareketine girmemesi, ben değil biz demesi zaten en güzel kabullenme. Ben bunları yaşadım, yaşıyorum. Aslında bir baba da böyle kabullenir ya yaptığın hatayı, ya da aldığın zayıf notu. Belki yargısız sevgiyle kabullenmektir öylece seçmektir bu söz edilen. Kim bilir.