Fahriye Evcen Hakkında Merak Edilenler

Son birkaç yılı ekrandan uzakta, çocuklarıyla geçiren Fahriye Evcen, bu dönemin kendisini beslediğini söylüyor ve yeniden harekete geçerken sesini yükseltiyor; hepimize "çık ortaya" mesajı veriyor. Evcen ile yeni iş birliğinden oyunculuğa ve mutlu aile yaşamına uzanan bir sohbetteyiz.

"Çık ortaya" sloganı ile ekranlarda bir anda hepimizi harekete geçirdiniz. Koton ile, kısa bir ara verdiğiniz ekranda tekrar karşımızdasınız. Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?

Yeniden ekran için heyecan duyduğum bir dönemdeyim. Çocuklarla birlikte bir süredir beni çok besleyen huzurlu birkaç yıl geçirdim, şimdi yeniden hareketlenme ve işime dönme vakti benim için.

Oynamayı seçtiğiniz dizi ve filmlerde, yaptığınız iş birliklerinde öncelikle neleri gözetiyorsunuz? Bu bağlamda yeni iş birliğinizin, sizin için anlamı ne?

Bu uzun soluklu ve birlikte güzel başarılara imza attığımız bir iş birliğinin devamı aslında. Benim için bu yüzden anlamı büyük. Devamını getirebiliyor olmam, bir kez daha çalıştığım işlerle ve markalarla bir bütün olmanın güvenini hissettiriyor bana. Benim en önemsediğim şeylerden biri bu.

Sizin "ortaya çık"tığınız güne dönelim mi? Oyunculuğa ilk başladığınız gün... İlk gün sete giden Fahriye'yi aklınıza getirdiğinizde bugün neler hissediyorsunuz?

Bir bebeğin ilk adımındaki gibi, gülümseme uyandırıyor bende ve bugüne baktığımda müthiş bir gurur.

Oyunculuk yaparak sadece ekranda herhangi bir rolü canlandırmıyorsunuz; bunun yanında izleyenlerin hayatında da bir rol oynuyor, bir hikaye anlatıcısına dönüşüyorsunuz. Siz oyunculuğu nasıl bir yolculuk olarak tanımlıyorsunuz?

Oyunculuk sonsuz bir gözlem aracı. O hikayeleri aktarabilmek için öncelikle tam da o hikayeye tanıklık edebiliyor olman gerek iç görüşünle. Bunun için de her şeyin her an farkında olup çok iyi bir gözlemci olman lazım. Ve iyi bir düşçü. Bu yüzden oyunculuk bence hiç bitmeyen bir yolculuk.

Bugüne kadar canlandırdığınız karakterleri bir arada görseniz, hangisini ilk önce özlemle kucaklardınız?

Feride. Onun hikayesi çok ilham verici.

İnsan olgunlaştıkça; bir de üzerine anne olunca, hayata daha farkındalıkla, empati ile, sabırla; kısacası farklı bir pencereden bakıyor. Sizin de zaman içinde değişen, belki törpülenen yanlarınız neler oldu?

Tam da bu saydıklarınız aslında. Daha sabırlı ve sebatlı olmayı öğrendim. İçgörün de artmak zorunda çocukları yönlendirirken. Çünkü en çok sana ihtiyaçları var her koşulda. Bu, büyük bir sorumluluk.

Hayatın hiçbir alanında ne olursa olsun asla kendinizden taviz verdirtmeyen, ne gibi kesin kurallarınız var?

O kadar keskin kurallarım yok sanırım. Tek bir konuda hassas olduğum şu var, kendime vakit ayırmayı seviyorum. Bu bazen yarım saat bile olsa o vakti ayırıyorum kendime.

Hayatı çözmek için uğraşanlardan mısınız? Felsefe gibi görünse de hayata dair soruları sordurtan; aslında sizin okuduğunuz bölüm olan tarih de her alanı kapsayarak çok farklı bakış açıları getiriyor. Tarihten yansıyan bilgiler ışığında, olaylara nasıl bakmayı öğrendiniz?

Ben Osmanlı Tarihi mezunuyum ve içinde bulunduğumuz kültürün en derinine indim okuduklarım sayesinde. Ne denli köklü bir tarihimizin olduğuna tanıklık edince ister istemez kök salmış bir his uyanıyor insanın içinde. Bu hakikaten bir sağlamlık hissi veriyor insana hayata karşı.

Göz önünde bir iş yapmanız dolayısıyla, sizi tanıyan tanımayan herkes, hakkınızda az çok bir fikre sahip. Ama ben daha çok sizin kendiniz için yapacağınız tarifi merak ediyorum. Dünyanın sizi hiç bilmeyen bir ülkesinde, sizi hiç tanımayan birine, kendinizi nasıl anlatırdınız?

Ben yeni şeyler öğrenmeye aşık bir insanım. Keşfetmek beni en iyi tanımlayan şeylerden biri. Merak eden bir kaşif olarak tanımlardım. Bir de sevginin gücüne çok inanırım. Bizi besleyen, var eden, güçlendiren yegane şeyin sevgi olduğuna inanıyorum.

İki dünya güzeli çocuk... Çocuklarla hayat nasıl bir dinamikte ilerliyor?

Hiç olmadığı kadar hızlı. Sis bulutu içinde gibisin bazen. Ama tek kelimeyle en güzel şey onlarla vakit geçirmek.

Eskiden de kuşak farkı elbette ebeveyn sohbetlerinin başrolündeydi ama yeni neslin çok daha özgün olduğu bir gerçek. Hiç annelik, babalıkla ilgili başvurduğunuz kaynaklar, uzmanlar oluyor mu yoksa bu konuda biraz içgüdüsel mi ilerliyorsunuz?

Ben kendimde de olduğu gibi onlarda da daha çok içgüdüsel ilerliyorum. Bir annenin iç sesi kendi çocuğu özelinde ne diyorsa doğrudur bana göre. İnanılmaz bir bağlantı var arada. Bu bağ seni genelde doğru yönlendiriyor.

Mükemmel bir aşk ve iki harika çocuk ile çizdiğiniz mutlu aile tablonuzla pek çok kişiye ilham oluyorsunuz. Sizce bu mutlu aile tablosu görünümünde genel anlamda; şanslı karşılaşmalar kadar büyük rolü olan neler var?

Sevgiyle yola devam etmeye niyetli olmak, hepsi bu.

Hayat bir denge meselesi diyoruz ya hep; siz hayatta dengeyi nasıl buluyorsunuz?

Dengeyi hala en kolay bulabildiğim yer kendimim galiba. Kendimi dinlemeyi seviyorum. Bu bana dengede kalmakta yardımcı oluyor.

Ünlü olmak; buna ek sosyal medyada var olmak ve herkese ulaşabilmek... Bu, bir gücü de beraberinde getiriyor. Peki, topluma karşı bir misyonunuz olduğunu hissediyor musunuz? Bunun da ötesinde, dünyaya bırakmak istediğiniz nedir?

Bir misyon üstlenmek çok büyük bir sorumluluk bence. Bundansa ilham olmak isterim yaptıklarımla. Benden sonraki nesle kendilerini var etmeleri için onlara cesaret vermek isterim. En çok da özgün olmaları ve asla bir "internet meme"i modası peşinden gitmemeleri için onlara ilham vermek isterdim.

Sosyal medya ile gelişen bir, bozulan gerçeklik duygumuz var. Hayatınızın sosyal medya boyutunu siz nasıl yaşıyor, sosyal medya ile temelinde nasıl bir ilişki kuruyorsunuz?

Son dönemde biraz daha aktif kullanıyorum sosyal medyayı. Çağın gerçeği bu, bunu kabul etmek lazım ama kesinlikle gerçekliğimi kaybetmeden kullanmaya çalışıyorum. Diğer türlüsü beni de mutsuz eder.

Güzellik algısı da artık eskiye nazaran oldukça farklı. Türkiye'nin en güzel kadınlarından biri olarak bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz? Sizin güzellik tanımınız nedir?

Klişe olacak belki ama daha çok sevgi ve mutluluğu odağıma koyuyorum ben. Güzel hissetmek güzel algılanmak hepimizin hoşuna gider, bu yadsınamaz ama buna odaklı yaşamamayı tercih ediyorum. Toksik güzellik standartlarına da karşıyım ayrıca.

Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz? Sıradan bir günde nasıl giyiniyorsunuz?

Çok rahat. Günlük stilde en sevdiğim kot, tişört, deri ceket veya bir puffer mont. Hatta çanta kullanırken bile elim artık çok fazla sırt çantalarına gidebiliyor. Alternatif arıyorsam da bol paça kumaş pantolonları bu sene çok severek giyiyorum, onları hem şık hem spor varyasyonlarla kullanmayı seviyorum.

Yeni sezondan favori parçalarınız arasında neler var?

Saydıklarım dışında; pileli ve ekose mini etekler, loafer veya çizmeyle... Ekose ceketlerde kravat detayını da bu sezon çok sevdim. Midi yırtmaçlı denim etekleri yine çizmelerle kullanmayı seviyorum.

Röportaj: Filiz ŞEREF KULU

Fotoğraflar: Jiyan KIZILBOĞA

Styling: Furkan ÇELİK

Saç: Nuri ŞEKERCİ

Makyaj: Elçin MUTLU

Fotoğraf asistanları: Hasan DOĞANAY, Doğa SUCU, Mehmet Çağrı YILMAZ

Styling asistanı: Merve MUTLU

Saç asistanı: Taha KAYMAZ

Makyaj asistanı: Süleyman AKGÜL