13 yaşında ilk koleksiyonuna imza atan David Koma, günümüzün en başarılı tasarımcılarından biri. Çocukluk yıllarında modacı olma hayalleri kurmaya başlayan David Koma, şimdilerde Beyonce, Rihanna ve Jennifer Lawrence’ın da arasında olduğu bol yıldızlı bir müşteri profiline sahip. Kendi adını taşıyan markasının yanı sıra Mugler’ın kreatif direktörlüğünü üstlenen Koma, mimari hatlarıyla öne çıkan tasarımlarıyla tanınıyor. Türkiye’de tasarımları Harvey Nichols’da satılan David Koma ile çocukluk yıllarından ilham kaynaklarına uzanan keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Tasarım yapmaya çok küçük yaşta başlamışsınız. Modacı olmaya ne zaman karar verdiniz?
Kendimi bildim bileli hayalimdi. Çocukluğumdan beri amacım buydu. Küçük yaştan itibaren hedefine ulaşmama yardım edecek her şeyi adım adım yaptım. Sanat okuluna girdim, daha sonra Uygulamalı Sanatlar Akademisi’ne devam ettim. Dürüst olmam gerekirse, başka ne yapabilirdim hayal bile edemiyorum. Büyük ihtimalle ressam olurdum!
Tasarladığınız ilk parçayı hatırlıyor musunuz?
Evet, 13 yaşındayken bir yarışma için palto koleksiyonu hazırlamıştım.
Tiflis’de doğdunuz ve Saint Petersburg’da yetiştiniz. Geçmişiniz size ilham veriyor mu?
Üç farklı ülkede yaşama şansına sahip oldum; Gürcistan, daha sonra Rusya ve şimdi İngiltere. Her biri benim hem kişiliğimi hem tasarımcı kimliğimi etkiledi.
Mugler kadınını nasıl tarif edersiniz?
Modern ve güçlü.
Modayla ilgili öncelikleriniz neler?
Kusursuz kesim ve zamansız kalite.
Koleksiyon hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz? Aklınızda belirli bir kadın oluyor mu?
Sanata çok düşkünüm. Fırsat buldukça sergilere ve sanat fuarlarına gidiyorum. Bunlar her zaman benim tasarımlarımı birebir etkilemiyor, ama bazen geriye dönüp belirli bir sanatçıyı hatırlamak yardımcı olabiliyor. Heykelsi, güçlü ve şık siluetler bana her zaman ilham veriyor. Tasarım yaparken kafamda belirli bir kadın olmasa da genellikle kendine güvenen, güçlü ve doğal güzelliğiyle öne çıkan kadınlar için tasarlıyorum.
Tasarımlarınızı kimin giymesi sizi mutlu eder?
Aklımda belirli biri yok. Tasarımlarımın dünyadaki harika kadınlar tarafından seçildiğini görmek benim için her zaman en büyük iltifat.
İlkbahar-yaz koleksiyonunuzdan bahsedebilir misiniz?
2016 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu ilhamını militer temadan, deniz kuvvetlerinin eve dönüşünden alıyor. Bir kadının ne kadar güçlü ve aynı zamanda romantik olabileceğini gösteren, maskülen bir dokunuşla bir araya gelen zarif ve sade bir koleksiyona imza atmak istedim.
Çocukluğunuzda sıkı bir Thierry Mugler hayranıymışsınız ve şu anda Mugler’ın kreatif direktörüsünüz. Nasıl hissediyorsunuz?
Thierry Mugler’ın zekasına hayrandım ve tarzım da ondan aldığım ilhamla şekillendi. Ne mutlu ki yıldızlar hizalandı ve ben de bu harika modaevinin kreatif direktörü oldum.
Mugler için tasarım yapmakla kendi markanız için tasarım yapmak arasında ne gibi farklılıklar var?
İki farklı ülkede farklı ekipleri olan iki marka için çalışıyorum. Her ekibin ilk yaklaşımı ve ilk ilhamdan son tasarıma uzanan çalışma süreci farklı. Ayrıca Mugler köklü bir geçmişi olan bir Fransız markası ve bu da Mugler tasarımlarında etkisini hissettiriyor. Modaevinin DNA’sına her zaman saygı göstereceğim.
Moda dünyasında rekabet çok fazla. Bu konuda bir baskı hissediyor musunuz?
Pek sayılmaz.
Oldukça yoğun bir tempoda çalışıyorsunuz. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fazla boş zamanım olduğu söylenemez, ama aileme vakit ayırmaya çalışıyorum.
İstanbul’u ziyaret etme fırsatınız oldu mu? Türk kadınlarının tarzı hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’yi çok seviyorum ve daha önce birçok kez ziyaret ettim. İstanbul muhteşem eklektik mimarisiyle dünyada en sevdiğim şehirlerden biri. Türk kadınlarının tarzını da çok seviyorum, onları çok güzel ve feminen buluyorum. Ayrıca David Koma ve Mugler’ın Türkiye’de Harvey Nichols’da satılmasından çok mutlu olduğumu da söylemeliyim.
Röportaj: Ayça BARUT TANMAN