Sinem Nefesoğlu Çekmeköy’de 5 sene önce geniş bir arazi üzerine kurduğu Giardino Cappucino Cafe-Bistro & Pony Club ile çocukların ve ailelerin keyifle vakit geçirebilecekleri bir mekanı hayata geçirmişti. Pazar brunch’ları ile adından oldukça söz edilen mekanının ardından modaya da el atarak Safari by Sinem Nefesoğlu markası ile birbirinden renkli tişörtler tasarlıyor. Sinem Nefesoğlu ile özel bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sinem Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Evli ve bir kız çocuğu annesiyim. Cappicino Bistro ve Pony Club’un işletmecisiyim. Kızım ve işim hayatımın öncelikleri.
Giardino Cappucino Cafe-Bistro & Pony Club çatısı altında botanik bahçesi bakıyor, kafe işletiyor bir yandan da çocukların keyifle vakit geçirdikleri bir kulüp yönetiyorsunuz. Tüm bunlara ilaveten Fasion Safari markası, bir çocuk ve eş... Tüm bunları bir potada nasıl eritiyor Sinem Nefesoğlu?
Aslına bakarsanız pek de kolay olmuyor. Ancak çalışmadan ve üretmeden de duramıyorum. Beni çok yakında yeni projelerle göreceksiniz. Tabi ki yaptığım iş ekip işi ve tek değilim. Güvendiğim çalışma arkadaşlarım var. Onlar elbette yükümü hafifletiyor. İş hayatıma saygı duyan bir eşim var. Sanırım bu da benim şansım.
Bu kadar iş yoğunluğunuz olunca rutin bir gününüz nasıl başlıyor, nasıl sona eriyor?
Güne oldukça erken başlıyorum. Kızımı okula gönderdikten sonra soluğu Cappuccino’da alıyorum. Ekibimle her gün kısa da olsa toplantılarımız oluyor. İş yerimin bahçesi ve çiçekleri ile bizzat ilgilenirim. Gün içinde muhakkak kendime de zaman ayırıyorum. Her daim bakımlı olmayı seviyorum
Kendinize nasıl özen gösteriyorsunuz? Beslenmenize, bedeninize ne kadar vakit ayırırsınız?
Kendime çok özen gösterdiğime inanıyorum. Cappuccino’ da şeflerden benim için kalorisi düşük ancak sağlıklı yemekler hazırlamalarını isterim. Çünkü sosyal hayatımın yoğun olması nedeniyle sıkça dost davetlerine katılıyorum ve bazen lezzetli yemeklere hayır diyemiyorum. Dolayısı ile kendi yerimde biraz daha dikkatli besleniyorum. Her hanım gibi benim de dönem dönem kilo problemlerim oluyor. Son yıllarda sporla hiç aram yok. Öğrencilik yıllarımda voleybol ve tenisle yoğun olarak ilgilenmiştim. Ama bu dönem sıkı iş temposu yüzünden spora ayıracak yeterli zamanı bulamıyorum.
Fashion Safari markası ile hazırladığınız tişörtler çok beğenildi. Tişörtleri tasarlarlarken nasıl bir iç görüyle hareket ettiniz?
SAFARI by Sinem Nefesoğlu markası ile hazırladığım tshirtler de öncelikle koleksiyonumun rahat ve şık olmasına dikkat ettim. Doğa ve hayvan sevgisini tasarımlarıma yansıttım.
Son yıllarda hemen hemen her tasarımcı ya da modacı tasarladığı ürünlerde rahatlığı ön plana çıkarıyor. Sportif tarzlar davetlerin ilgi odağı... Bu anlamda neler söylemek istersiniz?
Çok haklısınız, bence olması gereken de bu. Biz bayanlar şık olmayı çok seviyoruz ancak içinde rahat etmediğimiz bir kıyafet bizim için çok can sıkıcı oluyor. İşte ben de koleksiyonumun şık ve bir o kadar da rahat olmasına dikkat ettim. Benim tasarladığımm tişörtler ile İstanbul’un en şık restorantına da, bir sinema ya da gidebiliyor hanımlar. Bence bu tişörtler gerçek bir kurtarıcı oldu bayanlar için.
Fashion Safari’nin odağı çoğunlukla tişörtler oldu. Swarovski taşlı, hayvan desenli parçalar... Markanızı farklı konseptler tasarlarken de görecek miyiz bu yaz?
Bu sezon koleksiyonuma yine aynı şekilde Swarovski taşlı ve hayvan desenli sweatshir’ ler ilave ettim. Bu koleksiyonum da gerçekten çok ilgi gördü. Önümüzde ki sezon için şık eşofmanlar tasarlamayı düşünüyorum. Bu konuda da büyük eksik olduğuna inanıyorum.
2015 İlkbahar- Yaz koleksiyonunuzda ne tür çizgiler, desenler, dokular ön plana çıkıyor?
Benim koleksiyonum son derece sade ve yalın. Tişörtlerin üzerinde ki desenler ve taşlar da tam tersine oldukça iddalı. İşte bu noktada Sinem Nefesoğlu tarzı oluşuyor.
Peki, Fashion Safari’yi bir kenara koyacak olursak siz kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?
Aslında benim tarzım da bu koleksiyona çok yakın. Öncelikle rahat olmalıyım, spor olmalıyım ama bir o kadar da iddalı ve şık.
En sevdiğiniz tasarımcılar ya da moda ikonları hangileri?
Benim en sevdiğim tasarımcıların başında Dolce&Gabbana ve Roberto Cavalli geliyor. Yıldırım Mayruk ve Cengiz Abazoğlu da severek takip ettiğim modacılar.
Sosyal hayatınızı iş plan-programı mı şekillendiriyor yoksa büyük yemek masaları başında yapılan aile toplantıları için her zaman vakit ayırır mısınız?
Öncelikle sosyal sorumluluk projelerinde yer almak beni çok mutlu ediyor. Vakıf ve dernek organizasyonlarında bizzat olmaya özen gösteriyorum. Başarım Sensin Derneği’nin Kurucu Yönetim Kurulu Üyesiyim. Dostluklara çok önem veririm. Dostlarımı özenli hazırlanmış sofralarda ağırlamak ve yemek masasında saatlerce süren hoş sohbetler elbette ki benim için büyük keyif.
Yeni projeleriniz var mı? İlerleyen günlerde sizi hangi meşguliyetlerle ilgilenirken göreceğiz?
Benim hayatımda projeler hiç bitmez. Aslında ben son derece yaratıcı bir proje kadınıyım. Ancak şu an Cappuccino’ nun şubelerini açmaya kanalize olmuş durumdayım. Umarım çok kısa süre sonra ikinci şubemiz için çalışmalarımıza başlayacağız.
Bir anne olarak çocuğunuzla neler yaparsınız nasıl vakit geçirirsiniz?
Kızım Lara elbette ki hayatımın önceliği. Film izlemeyi çok sevdiğinden sık sık sinemaya gideriz. Birlikte kitap okuruz. Cappuccino’da da birlikte çok güzel zaman geçiriyoruz, çünkü Cappuccino’ya gelen her çocuk gibi Lara da Cappuccino’yu çok seviyor. Orada birlikte pony’ler ve köpeklerimizle ilgileniyoruz.
Hayatınızın en önemli değerleri nelerdir?
Hayatımın en önemli değerlerinin başında elbette ailem gelir. Sonrasında işim ve dostlarım.
Seyahat eden biri olarak en çok sevdiğiniz şehirler hangisi, neden?
En sevdiğim şehir Miami. Orada kendimi olabildiğince özgür ve rahat hissediyorum. İkinci olarak sanırım modaya olan merakımdan bir moda şehri olan Milano en sevdiğim şehirler arasında.
Şimdiye kadar yapmak isteyip de yapamadığınız herhangi bir şey oldu mu?
Sanırım olmadı. Çünkü gerçekten bir şey yapmak istersem önümde kimse duramaz. Bu özellikle de iş hayatım için geçerli.
Hayatta neyi affetmezsiniz?
Yalan ve ihanete hiç tahammülüm yok. Dürüstlük en önemli ilkelerimden. Eş veya dost hiç fark etmez. Aksi durumda hayatımda olamaz.
Unutamadığınız bir anınızı anlatır mısınız?
Hayatım da unutamadığım en önemli anım, kızım Lara’yı kucağıma verdikleri andı. Bu gerçekten mucizenin diğer adıydı benim için. Anne olmanın mutluluğunu tarif etmek imkansız. Kızımı kucağıma alalı tam 7 yıl oldu. Nerdeyse dün gibi her anı hatırımda. Allah isteyen herkese annelik duygusunu yaşatmasını tüm kalbimle dilerim.
Röportaj: Fatih ŞAHİN
Fotoğralar: Ece OĞULTÜRK