Ekavart Gallery’de “Devin(im)ler – Motions” isimli yeni sergisini açan ressam İnci Ertuğ, “Öncelikle, her tuvalde işlenecek renk, doku ve desen serüveni konusunda bazı öngörülerim oluşur. Kullanacağım her malzemeyi konuya göre değerlendiririm. Bu süreç bazen çok spontane, bazense hayal dünyamda uzun süre demlendikten sonra ortaya çıkma şeklinde oluşur” diyor.
Ressam İnci Ertuğ, varoluşun temelinde yer alan devinim kavramını irdelediği “Devin(im)ler – Motions” isimli kişisel sergisini Dolmabahçe Süzer Plaza’da yer alan Ekavart Gallery’de sergiliyor. Tuvallerinde farklı materyalleri bütünsel bir yorumla birleştiren sanatçı, devinimin hızıyla hayatları sorguluyor, evrenin doğal devinimini renklerle tercüme ediyor. İnci Ertuğ, “Devinmek kavramını bir ruh durumundan, bir başka ruh durumuna geçiş, bir düşünce sürecini başlatarak harekete geçme, bir durumu değiştirme olarak izah edebilirim. Kişisel olarak da durağanlıktan hiçbir zaman hoşlanmadım” diyor. Ankara doğumlu olan sanatçı, hukuk eğitimi aldıktan sonra rotasını resme çevirmiş. Ankara Hukuk Fakültesi’ne bir süre devam etmiş ve bu arada Ankara Öğretmen Okulu’nu bitirmiş ve asıl tutkusu olan resme yönelmiş. Prof. Nurullah Berk ile başlayan resim çalışmaları günümüz usta sanatçıları ile devam etmiş. Sanat tarihi dersleri almış olan Ertuğ, halen kendi atölyesinde resim çalışmalarını sürdürüyor. İnci Ertuğ’la sanatı ve yeni sergisi Devin(im)ler üzerine söyleşi yaptık.
İnci Hanım, öncelikle Ekavart Gallery’deki serginiz için tebrikler. Tuvallerinizde farklı materyalleri bütünsel bir yorumla birleştiriyorsunuz. Her tuvalinizde renk, doku ve desen katmanlarından oluşan bu serüven nasıl şekilleniyor?
Tebrikleriniz için çok teşekkürler. Sorularınızı zevkle yanıtlamak isterim. Öncelikle, her tuvalde işlenecek renk, doku ve desen serüveni konusunda bazı öngörülerim oluşur. Kullanacağım her malzemeyi konuya göre değerlendiririm. Bu süreç bazen çok spontane, bazense hayal dünyamda uzun süre demlendikten sonra ortaya çıkma şeklinde oluşur.
İzleyiciyi içine çeken büyülü renklerinizin sırrı nedir? Paletinizdeki renklerin belirginleşmesi nasıl olur? Ruh haliniz mi belirler? Örneğin Ekavart Gallery’deki “Devin(im)ler – Motions” serginizden bahseder misiniz?
“Devin(im)ler – Motions” isimli 13. kişisel sergimde, kendime dair devinimlerimin imgelerle birlikte gerçekleştirdikleri serüveni aktardım. Devinmek kavramını bir ruh durumundan, bir başka ruh durumuna geçiş, bir düşünce sürecini başlatarak harekete geçme, bir durumu değiştirme olarak izah edebilirim. Kişisel olarak da durağanlıktan hiçbir zaman hoşlanmadım. Sürekli hareket ve yenilik, yolculuk ve ulaşmalar peşinde yaşadım. Bu sebeple hayal dünyam ve imgelerim, değişimin özündeki devinimle buluşunca, hâliyle görüntüleri de tuvale aksediyor.
Evrenin doğal deviniminde aynı zamanda mistik bir anlam da gizli, bu sizi nasıl etkiler?
Evrendeki nesnelerin hiçbiri durağan değil. Gerek mikro, gerek makro kozmostaki örneklere baktığımızda, durağan zannettiğimiz şeylerin hareket halinde olmaları insanın içini ürpertiyor. Örneğin mikro ölçekte baktığımızda, atomların etrafında devinen elektronlar, makro ölçekte ise kıtaların, suların hareketleri, yer değiştirmeleri mistik bir etki yaratıyor üzerimde. Resimlerimin ne içeriği, ne de biçimselliği durağan değildir. Nesnelerin bendeki imgeleri, esimdeki ifadelere evrilerek soyut bir durum meydana getirir. İmgeleri düşünsel algılarken, tuvale biçimsel yansıtıyor olmak onları özgün kılıyor.
Nasıl beslenirsiniz? Her resmin konusu bir içsel yolculuğun ürünü müdür? Yoksa tuvalin karşısına geçtiğinizde ruh halinize göre doğaçlama olabiliyor mu?
Yapılan resimlerde veya herhangi bir sanat dalında içselleştirme yoksa, uzun vadede bir yere varılabileceğini düşünmüyorum. Bakmak, aynı zamanda baktığını hissetmek, görmek, beslenmek için ilgi alanıma giren şeyleri özümsemek, gezmek, diğer sanatçıları takip etmek, dünyamda ayrı bir önem taşıyor. Çevreme ve dünyaya dair görsel, düşünsel izlenimlerimi soyutlayarak farklı nesne ve materyallerle ifade etmeye çalışıyorum.
Çalışma tekniğinizden bahseder misiniz? Çalışırken dünyadan kopar mısınız? Resimlerinizde vazgeçemediğiniz malzemeler var mı, kullandığınız malzemeler özel midir?
“Devin(im)ler – Motions”ta kullandığım kolaj malzemelerini kendi tekniğimle oluşturdum. Aynı şekilde, özgün olmaları amacıyla altyapılarını tasarladım. Bu, her türlü boya ve malzemenin kullanıldığı karışık bir teknik. “Devin(im)ler”in en önemli özelliği tamamen özgün olması.
Sanat yeteneğinizi kim keşfetti? Hukuk fakültesinde okuyup sanata yönelmişsiniz, bu yöneliş nasıl oldu? Kendinizden bahseder misiniz?
Sanatla yakınlaşmam ilkokul sıralarında başladı. Sonrasında da çevremdekilerin beğenilerini paylaşmaları, öğretmenlerimin resme olan ilgi ve sevgimi takdir etmeleri, fark etmeden bilinçaltımda bir altyapı oluşturdu. Okul döneminden sonra eşim ve ailemle ilgilenmeyi tercih ettiğim için o süreçte sanat ile iletişimim izleyici olarak devam etti. Profesör Nurullah Berk atölyesinde çalışmaya başlayınca bu ilişkinin boyutu değişti ve sonrasında hep resim içinde kalarak bu alanda çalıştım.
Sanat yaşamınızda sizi etkileyen kişiler var mı? Kendinize yakın hissettiğiniz bizden ve yurtdışından beslendiğiniz ressamlar?
Sanat hayatımda birlikte çalıştığım değerli sanatçılar ve atölyelerinden daima yeni şeyler öğrendim. Her birisi Türk resim sanatına damgasını vuran İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Avni Lifij, Nurullah Berk, Bedri Rahmi, Orhan Peker, Cemal Tollu, Cihat Burak, Fahrelnissa Zeid, Ömer Uluç, Adnan Turani gibi sanatından etkilendiğim pek çok isim oldu. Günümüz sanatçılarından ise Canan Tolon, İrfan Önürmen, Mustafa Horasan gibi isimleri heyecanla takip ediyorum.
Kendinizi nasıl yenilersiniz? İlgi alanlarınız neler? Örneğin daha önceki sergilerinizden “Düş’ün Zamanı”nı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bir şiirinden yola çıkarak hazırladığını söylüyorsunuz bunu biraz açar mısınız?
Ahmet Hamdi Tanpınar şiiri, “Düş’ün Zamanı” sergisini hazırlarken bana ışık tuttu. Bir an kendimi onun denizinde buldum. Tanpınar’ın soyut olarak ele aldığı bir zaman formunda, ruh hâlinin, insanın bilinçaltı durumlarını açığa çıkararak yekpare geniş bir ‘an’da kendisini bulması hoşuma gitti. Sergimi de böyle bir çıkışla yapmak istedim. Bir sanat insanı olarak kendimi yenilemek için hep ileriye ve beni besleyecek noktalara odaklanırım. Yurt içi ve dışındaki sergileri gezer, güncel sanatı takip etmeye, ruhumu beslemeye çalışırım.
Hayat felsefenizi nasıl özetlersiniz? Sanat sizin için nedir? Soyut çalışmayı seven bir ressam olarak gerçek hayatla aranız nasıl, tuvalinizi bir sığınak olarak da görür müsünüz?
Hayat felsefem, mutlu olabileceğim ‘an’ları kaçırmamak, boş işlerle vakit kaybetmeden her an yeni şeyler öğrenmek, devinim içinde bulunmak üzerine kurulu. Tanrı’nın verdiklerine şükredip mutlu oluyorum. Resim ise en büyük tutkum ve sığınağım.
Günümüzde ülkemiz sanat piyasasında sanatın ve çağdaş sanatın gördüğü ilgiden memnun musunuz, ne söylemek istersiniz?
Sanatçıların ve sanata ilginin artma eğiliminde olmasını sevindirici buluyorum. Sanat piyasası hakkında ise bir fikir paylaşmaya gerek duymuyorum.
Röportaj: Zülal ÜNALDI
Fotoğraflar: Ertan DEMİRBİLEK