Reto Moser ile Four Seasons Hotels Istanbul Üzerine| Alem Dergisi

Otelcilik alanında kariyer yapmaya nasıl karar verdiniz? Bu alanda size ilham veren kişiler oldu mu?

İsviçre kırsalında yaklaşık 500 kişinin yaşadığı küçük bir kasabada büyüdüm. Hep seyahat etmeyi ve dünyayı dolaşmayı hayal etmiştim. Okulu bitirmek üzereyken meslek olarak mutfak sanatları, kimya ve mimarlık alanlarına ilgi duyuyordum. Anında sonuç görmeyi ve misafirlerden hemen geri bildirim almayı sevdiğim için mutfak sanatlarını tercih ettim. Üstelik dünyayı gezme fırsatlarının kapısını açtı.

Kariyerinizi etkileyen önemli karşılaşmalar nelerdi?

Kariyerimin başlarında İsviçre'de çok sayıda aile işletmesi veya özel restoran ile otelde çalıştım. Ama kısa süre içinde lüks otelciliğe odaklanmak istediğimi fark ettim. Yurt dışına çıktığımda önce Şikago'da çalıştım. Daha sonra 2004 yılında Four Seasons ailesine katıldım ve Fransa'nın güneyindeki bir otelde çalışmaya başladım. Yaklaşık 20 yıl sonra hala her günümü çok severek yaşıyorum.

Kariyerinizde dünden bugüne birçok anı biriktirmişsinizdir. Four Seasons'ta olmanın ayrıcalıkları sizce neler?

Evet, 2004 yılından bu yana Four Seasons ailesinin bir parçasıyım ve harika bir yolculuk olduğunu söylemeliyim. Her zaman dediğim gibi işinizi iyi yaparsanız ve çok çalışırsanız Four Seasons size çok cazip fırsatlar sunuyor. Böyle yüksek standartları olan bir markanın çatısı altında bulunmak mesleki gelişim adına eşsiz bir deneyim. Bunun yanı sıra global bir vizyon katıyor, uluslararası network'ün bilgi birikiminden, deneyiminden ve imkanlarından faydalanma, kendini geliştirme fırsatları sunuyor. Bu büyük ve çok kültürlü ailenin bir parçası olmak hem kişisel hem mesleki anlamda geliştiriyor, büyük network olmanın gücünü arkanızda hissediyorsunuz.

Four Seasons İstanbul sayfasına gelecek olursak, buraya geleceğinizi öğrendiğinizde neler hissettiniz?

Türkiye'ye ilk kez 2009'da geldim. Four Seasons Hotel Bosphorus'un yeni açıldığını anımsıyorum. Açıldığı günden beri şirketimizin en ikonik otelleri arasında yer alıyor. Boğaz kıyısındaki terasta yaptığım yürüyüşü hala bugün gibi hatırlıyorum. İstanbul beni büyülemişti ama bir gün buraya geri dönüp iki muhteşem otelin yöneticiliğini üstleneceğimi hiç hayal etmemiştim. İstanbul büyüleyici bir şehir; Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında bir buluşma noktası. Doğu ile Batı'yı harmanlayan zengin tarihi, çarpıcı mimarisi, canlı kültürü, hareketli pazarları ve en önemlisi, benim gibi yemek tutkunları için inanılmaz çeşitli mutfak seçenekleriyle nefes kesen bir şehir. Bu harika şehirde çalışma fırsatı karşıma çıkınca tereddütsüz kabul ettim.

Four Seasons Hotel Sultanahmet ve Four Seasons Hotel Bosphorus otellerinin genel müdürüsünüz. İki görevi eş zamanlı yürütmenin zorlukları var mı?

Bazen inanmakta zorlanıyorum. İki benzersiz otelimiz var: Travel & Leisure dergisi tarafından Dünyanın En İyi Oteli seçilen Sultanahmet, ekibin ne kadar harika bir iş yaptığını kanıtlıyor, Tarihi Yarımada'nın kalbinde eşsiz bir deneyim yaşatıyor, adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Four Seasons Hotel Bosphorus ise Boğaz'ın büyüleyici güzelliklerine bakıyor, ana binamızın bulunduğu Atik Paşa Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana tarihe tanıklık etmeye devam ediyor. Ekibin sunduğu muhteşem misafir deneyimiyle dünya standartlarında hizmet veren Four Seasons Hotel Bosphorus'ta ise komple bir renovasyon planlama aşamasındayız. Bu iki efsanevi otelin yönetimini üstlenmek ve böylesine harika bir ekibe liderlik etmek benim için bir hayalin gerçekleşmesi demek. İkisi de çocuklarım gibi, ayırt etmeden seviyorum. Birbirinden çok farklı ve olağanüstü oteller. Sultanahmet otelimizi gusto sahibi bir arkadaşın evinde kalmaya benzetiyorum. Otelinize kısa bir yürüyüş mesafesinde, bu kadar zengin bir tarihi ve mirası başka nerede bulabilirsiniz? Four Seasons Bosphorus otelimizin ise bambaşka bir havası var. Avrupa ile Asya arasındaki Boğaziçi, bu kozmopolit şehre doğal bir güzellik katıyor. 19'uncu yüzyıldan bir Osmanlı sarayının ev sahipliği yaptığı otelimiz, İstanbul'un antik mimarisiyle sıcak Türk misafirperverliğini buluşturuyor ve bu hareketli metropolün merkezinde mükemmel bir sığınak sunuyor

Yiyecek ve içecek, otelin en önemli bölümlerinden biri. Four Seasons İstanbul otelleri olarak gastronomi meraklılarına hangi mutfak deneyimlerini sunuyorsunuz?

Boğaz'daki otelimizde Aqua restoran Şef Görkem Özkan liderliğinde özgün Türk mutfağı etkileriyle zenginleştirilmiş yenilikçi Akdeniz ürünleri menüsüyle gerçekten benzersiz bir deneyim yaşatıyor. Sultanahmet otelimizde ise Şef Özgür Üstün, modern Anadolu mutfağına getirdiği taze bir solukla İstanbul'u ziyaret eden herkesin mutlaka denemesi gereken bir menü sunuyor. Türk mutfağının var olduğunu bilmediğim yönlerini keşfettim ve hayran kaldım! İki restoranla da gurur duyuyorum, olağanüstü atmosferde harika yemek deneyimleri yaşatıyorlar. Boğaz otelimizdeki seçkimizi güncellemek için eksiksiz bir yiyecek ve içecek planı üzerinde çalışıyoruz.

Four Seasons İstanbul otellerini deneyimleyen misafirlerin akıllarında kalan detaylar neler?

Onlara yaşattığımız unutulmaz ve kişiselleştirilmiş anlar... Mükemmel bir ürün ve donanım, lüks otelciliğin temelini oluşturur. Gerçek farkı ise uyandırdığımız hislerle yaratabiliriz. Misafirlerimizle bağlantı kurmayı ve deneyimlerini kişiselleştirmeyi tarzımızla yaratabiliriz.

Four Seasons İstanbul otellerinde favori mekanlarınız hangileri?

Boğaz'daki otelimizde favorim kesinlikle Aqua. İstanbul Boğazı'nın kıyısında oturup Anadolu yakasına bakmak, geçen gemileri izlemek, ara sıra bir yunus görmek; başka bir yerde yaşayamayacağınız bir deneyim. Sultanahmet otelimizdeki favorim ise Süreyya Teras. Karşınızda olanca görkemiyle Ayasofya, arkanızda Marmara Denizi'nin manzarası, kahvenizi yudumlarken gün batımını izlemek bence paha biçilemez.

Yabancı misafirlere İstanbul'daki hangi kültür duraklarını tavsiye edersiniz?

İstanbul Modern, favorilerimden bir tanesi. Şehrimizde dünya standartlarında sanat kurumlarının ve mekanlarının olması bence çok değerli. Ayrıca Beyoğlu'nun dar sokaklarında dolaşmaktan, samimi restoranları, kafeleri ve mağazaları keşfetmekten de büyük keyif alıyorum. Başınızı döndürecek kadar güzellik, tarih, kültür ve enerji var burada.

Sürdürülebilirlik son zamanlarda otelcilikte en önemli faktörler arasında yer alıyor. Four Seasons Hotels Istanbul olarak hangi sürdürülebilirlik girişimlerini uyguluyorsunuz?

Sürdürülebilirlik çok önemsediğimiz bir konu. Türkiye'de Sürdürülebilir Turizm Sertifikası alan ilk iki oteliz ve uzun süredir sürdürülebilir hareketin ön saflarında yer alıyoruz. Şebeke suyunu arıtarak yüksek kaliteli, zengin mineralli su elde ediyoruz ve keyifle kullanıyoruz. Four Seasons Hotel Sultanahmet'te kullanılmış kahve kapsüllerinden bir köye elektrik desteği veriyoruz. Tek kullanımlık plastiği her iki tesisimizden de tamamen çıkardık. Gıda malzemelerimizi mümkün olduğunca mevsimsel ve yerel kaynaklardan temin etmeye çalışıyoruz. Yatırımcı firmamız Astay, bir güneş enerjisi santrali kurma sürecinde. Yakında her iki otelimize güneş enerjisi sağlayabileceğiz. Öte yandan limuzin filomuzu elektrikli araçlara dönüştürmeye başladık. Odalarımızda basılı malzemeleri önceki yıllara göre ciddi ölçüde azaltarak dijital çözümler ürettik. Kalite, Sağlık, Güvenlik ve Çevre Direktörümüz Zuhal, her iki otelimizdeki tüm sürdürülebilirlik çalışmalarımıza liderlik ediyor. Bu konudaki tutkusuyla harika bir iş yaptığını belirtmeliyim.

Sizce 2024 yılında hangi seyahat trendleri öne çıkacak?

Kişiselleştirilmiş deneyimler yaşatan yolculuklar, sürdürülebilirlik, sağlıklı ve uzun yaşam; seyahat talebini artıran bazı konu başlıkları. Türkiye tüm bu trendlere mükemmel yanıt verebilecek şanslı bir konumda bulunduğu için sunabileceğimiz gerçekten çok fazla şey var.

Dünya değişip gelişirken lüks seyahat deneyimi de evrim geçiriyor. Günümüzde lüks seyahatin neleri kapsadığını düşünüyorsunuz?

Kişiselleştirme ve sürdürülebilirlik, otelcilik sektöründeki trendleri etkileyen en önemli faktörlerden ikisi. Misafirler kendi değerleriyle uyumlu deneyimler arıyorlar. Zaman, misafirlerimiz için çok değerli. Bu nedenle aile tatili ya da iş gezisi olsun genellikle ellerindeki zamandan maksimum yararlanmak istiyorlar. Dolayısıyla öngörülü davranmalıyız.

Boş zamanlarınızda neler yapmayı seviyorsunuz? Hobileriniz iş hayatınıza nasıl yansıyor?

Tam bir seyahat ve yemek tutkunuyum. Yeni yerler keşfetmeyi, gittiğim her yerde en iyi otelleri, restoranları ve barları bulmayı ve denemeyi seviyorum. Boş zamanlarımda şehrin güzel sokaklarını, sevimli küçük kafeleri ve restoranlarını keşfetmek hoşuma gidiyor. Genel olarak seyahat etmeyi sevdiğim ve bir şarap meraklısı olduğum için gittiğim her yerde yerel üzüm bağlarını ziyaret ediyorum. Provence'ta geçirdiğim süre boyunca bisiklete binmenin keyfini yaşadım. Bisikletimi şimdi buraya getirdim ve hem İstanbul'u hem çevresini keşfetmeyi sabırsızlıkla bekliyorum. Eşim Naowarat ve küçük Chihuahua köpeğimiz Chanel ile boş günlerimizde şehrin değişik yerlerini keşfetmeyi çok seviyoruz. En taze deniz ürünlerini, mevsimlik meyve ve sebzeleri bulabildiğimiz pazarlar, kartpostal güzelliğindeki mahalleler, zanaatkarlar ve sevimli kafelerle dolu dar sokaklar... Bu şehrin güzellikleri saymakla bitmez. Şehirde dolaşıp kaybolmayı seviyorum. Ara sıra bir köşeyi döndüğümde muhteşem Boğaz manzarasını yakalamak çok hoş bir his. Başka hiçbir şehir bu yaşam kalitesini ve çeşitliliği sunamaz.

Fotoğraflar: Zafer Tektaş