Özgüven... Yokluğu, hayatımızda belki de en çok gizlemeye çalıştığımız şeylerden biri. Bazen içerideki ürkek tarafımızı o kadar ustaca kamufle ederiz ki, dışarıdan bakan biri bizi fazla özgüvenli bile sanabilir. Ama aslında bu, "sahte özgüven" maskesinden başka bir şey değildir. İlginç değil mi?
Özellikle kendinde reddettiğin tarafları kabul etmeyi başarmak... İşte bu, özgüven yolculuğunun ilk adımı. Bu yol, herkes için farklıdır. Mesafesi, virajları, manzarası ve hatta eşlik eden şarkıları hepimize özeldir ama bir şey kesin bu yol ilerlemek için kararlılık ve istikrar ister.
Bir düşüncenin inanç haline gelebilmesi için onun doğruluğuna yüzde yüz inanıyor olman gerekir. Bir renkkörü düşün; yeşili kırmızı görüyor ama farkında değil. Ona aslında gördüğünün kırmızı olduğunu nasıl anlatabilirsin? Kısıtlayıcı inançlar da tıpkı böyle işler. Bilinçaltında öyle derinlere düğümlenmiştir ki, mantığınla "Bu doğru değil" desen bile, inanç onları gerçek kılar. İşte bu düğümleri çözmek, sabır ve şefkat ister. Özgüven, kendini yeterli hissettiğinde, kendini değerli gördüğünde ve her şey yolunda gitmese bile kendinle "tamam" olduğunda filizlenir. Özgüvenin özü, özdeğer ile doğrudan bağlantılıdır.
Özgüven eksikliğini tam olarak nasıl deneyimliyorsun? Haydi biraz düşünelim: "Seni en çok hangi durumlarda etkiliyor?", "Nerede ne zaman ve kimlerle tetikleniyor?", "O anlarda bedenin ve duyguların ve düşüncelerin sana hangi sinyalleri veriyor?" Bu sorular, seni kendi yolculuğunun başlangıç noktasına götürebilir. Çünkü her farkındalık, dönüşüm için bir kapı aralar.
Kendini destekle. Çocukken almadığın ilgiyi, şefkati ve desteği şimdi kendine verebilirsin. İçindeki çocuğa nasıl davranırdın? Onu nasıl cesaretlendirirdin? İşte şimdi aynı desteği kendine sunma zamanı.
Bu yolda hangi duygulara ya da kaynaklara ihtiyacın var? Cesaret mi, kararlılık mı, özgürlük mü? Cevabı senin deneyiminin içinde ve sana özel.
İhtiyacın olan her şeyin zaten içinde olduğunu unutma. Hayatında, o kaynağı (cesaret, kararlılık ya da belki bambaşka bir şey) deneyimlediğin anlar mutlaka olmuştur. Eğer "Ben bunu hiç yaşamadım" diye düşünüyorsan, bilinçaltın bu deneyimi hatırlaman ve parlatman için bekliyor. Bu kaynak bazen küçücük bir anın içinde gizlidir: bir karar aldığın, bir adım attığın ya da sadece kendine inandığın bir an. Şimdi o anları hatırlamak için biraz içsel bir keşfe çık ve içinde taşıdığın gücün seni nasıl desteklediğini fark et.
Bu yolculukta, profesyonel destek almak bazen süreci çok daha kolay ve keyifli hale getirebilir. Bilinçdışı zihnin sana rehberlik edebilir.
Özgüven, hafiflemiş bir zihnin en güzel ifadesidir. Bunun yanında, zihin-beden-ruh dengesini desteklemek de kendini iyi hissetmenin yollarından biri. Sana iyi gelen küçük rutinler eklemeyi unutma. Meditasyon, egzersiz, günlük tutma, olumlamalar ya da doğa yürüyüşleri gibi... Hangisi sana uyuyorsa, oradan başla. Bu alışkanlıklar zamanla birbirini destekler ve sen de daha dengeli, hafif ve kendine güvenli biri haline gelirsin.
Fotoğraf: iStock