ADRİYATİK MASALSI KENTİ; DUBROVNİK

Dubrovnik ya da eski adıyla Ragusa, Hırvatistan sahilinde bulunan, UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde yer alan Orta Çağ’dan kalma tarihi binalarıyla ünlü küçük, kompakt bir kent. Tarihte Ragusa Cumhuriyeti olarak anılan kent, I. Murat döneminde tanınan ayrıcalıklardan sonra Osmanlı himayesine alınır. 1808 yılında kente giren Napolyon ordusu tarafından ele geçirilen kent kısa süreliğine Fransa’ya bağlanır. 1915 Viyana Kongresi sonrasında, Avusturya yönetimine giren kent üzerindeki 443 yıllık Osmanlı egemenliği böylece sona erer. Sadece geçmişte değil, yakın geçmişte de elden ele geçen şehir, 1991’de Yugoslavya’dan ayrılışı sırasında yaşanan iç savaşta çıkan Sırp saldırıları nedeniyle büyük ölçüde zarar görür. UNESCO tarafından Dünya Mirasları listesine alınan kent, yürütülen restorasyon çalışmaları sonrasında 2005 yılı itibariyle eski görünümüne yeniden kavuşur. 

49 binlik nüfusu ile adeta Orta Çağ’dan kalma bir kasaba edasındaki Dubrovnik oldukça küçük ölçekli bir şehir. Şehirde ilk göze çarpan, kenti çepeçevre çevreleyen surlar. Yaşanan savaşlardan dolayı oldukça yıpranan surların içine saklı kentin, ‘yeter artık bize dokunmayın’ der gibi bir hali var. Yakın dönemde yaşanan iç savaşlardan dolayı, savaşı kalbinde hisseden ve yer yer zarar görmüş olsa bile Rönesans, Gotik ve Barok etkilerini derinliklerinde barındıran Dubrovnik mimari büyüsü bozulmayan kentlerden biri. 

Dubrovnik’te surların içinde kalan eski şehir merkezinin trafiğe kapalı olması şehir turunuzu çok daha keyifli ve rahat kılıyor. Manastırlar, müzeler, kiliseler ve kalelerle çevrili kenti yürüyerek gezmek en güzeli. Sokak aralarında yapacağınız keşif turlarıyla kenti yaşayarak keşfedebilirsiniz. Kentin ana caddelerden biri olan Stradum hem soluklanabileceğiniz güzel kafe ve barlar hem de alışveriş yapabileceğiniz mağazalarla dolu. Bu caddeyi kesen labirent şeklindeki sokakları gezmek son derece keyifli... Kenti çevreleyen surlar üzerinde yürüyüş yapmak da keza aynı şekilde... Kenti en güzel keşif şekli... Old Town ve Dubrovnik manzarasını en güzel şekilde görebileceğiniz yerlerden bir diğeri ise Dubrovnik Teleferiği... Luza Meydanı, Rector Sarayı, Onofrio Çeşmesi, Hırvatların özgürlüklerini temsil eden Fransız şövalyesi Orlando Column heykeli, dünyanın en eski (14.yy) eczanelerinden birine ev sahipliği yapan Francis Manastırı, modern sanat müzesi ve gümrük binası eski kent merkezi Stari Grad’taki turunuz sırasında göreceğiniz tarihi eserlerden sadece birkaçı... Şehrin hemen açıklarında plaj ve botanik bahçeleriyle ünlü milli park olarak lanse edilen Lokrum Adası da bu küçük kentin en az surlar kadar ilgi çekici bir diğer özelliği.

Dubrovnik kıyıları...
Kentteki kültür turumuzu bir kenara bırakacak olursak yaz aylarında Adriyatik kıyısındaki Dubrovnik’te yapılacak en güzel şeylerin başında tabii ki kendinizi Adriyatik Denizi’nin serin sularına bırakmak geliyor. Adriyatik kıyısındaki Budva ile kıyaslayacak olursak Dubrovnik’te Budva kadar çok plaj alternatifi yok maalesef ki... Kent merkezine en yakın ve en güzel plajlardan biri Old Town’un hemen yakınındaki Banje Plajı. 

Şehir surları üzerinde yürürken insanların yüksek kayalıklardan atlayarak denize girdiği bir yer göreceksiniz. Gündüzleri kafe, geceleri ise bar olarak olarak hizmet veren Buza kafe-bardan dilerseniz siz de yerel halkın arasına katılıp denize de girebilirsiniz. Kayalıklardan atlamaya cesaretiniz varsa tabii... Bu şartlar altında denize girmek istemeyenler içinse geceleri yalnızca mum ışığıyla aydınlatılan kafenin romantik ve keyifli ortamı görülmeye değer. 
Lokrum Adası
Denize girmek için bir diğer alternatifiniz ise tam karşıdaki Lokrum Adası. Eski Liman’dan her yarım saatte bir kalkan teknelerle, milli park olarak lanse edilen plaj ve botanik bahçeleriyle ünlü Lokrum Adası’na ulaşabilirsiniz. Tekneden indiğiniz yer denize girmek için en müsait yerlerden biri... Ada, kumsal bir sahil beklentisi ile gelenler için bir miktar hayal kırıklığı yaratabilir ancak kayalıklarla barışık olanlar için ideal... Adriyatik’in serin sularında serinledikten sonra yönlendirmeleri takip ederek botanik bahçeleriyle dolu adanın iç kesimlerine doğru keşfe çıkabilirsiniz. Aman dikkat, adada çıplaklar kampı olduğunu unutmayın! Aksi takdirde uygun bir restoran ararken her an çıplaklar kampında  bulabilirsiniz kendinizi...
Dubrovnik’in tatil beldelerini görmek içinse; Koloçep, Şipan ve Lopud adalarını içeren 3 adalar turu en ideali. Şipan adasındaki Sudurad kasabasındaki Skocibuh ailesine ait 16. yüzyıldan kalma kale, şehir kalesi ve surları görülmeye değer. Barış adası olarak bilinen Lopud’unsa turkuaz renkli berrak denizi gerçekten etkileyici... Yazın gidecekseniz bu etkileyici doğa ve muhteşem manzara içinde denize girmeden dönmeyin!
Dubrovnik’e ulaşım:
Öncelikle zihninizdeki vizesiz Dubrovnik algısını bir silin! Bundan birkaç sene öncesine kadar vizesiz tatilin bir numaralı adreslerinden biri olan Dubrovnik’te, Hırvatistan’ın 1 Temmuz 2013 tarihinden bu yana Avrupa Birliği’ne üye olmasıyla işler değişmiş durumda. Artık ülkeye giriş çıkış için Schengen vizenizin olması olması şart. Onun dışında Dubrovnik’e ulaşım oldukça kolay. Uçağa bindiğiniz anda 1 saat 20 dakika gibi bir sürede Dubrovnik’tesiniz. Dubrovnik ile ilgili bir dip not vermek gerekirse henüz tam olarak Avrupa Birliği’ne geçişini tamamlamayan ülkede halen HRK olarak kısaltılan Hırvat Kuna’sı kullanılıyor. 2015 verilerine göre 1 Euro yaklaşık olarak 7,5 HRK ederken, 1 Amerikan Doları ise ortalama 6,5 Kuna ediyor.