Aydınlık yarınlara ancak gençleri destekleyerek ulaşılabileceğini söyleyen Nejdet Ayaydın, "Bu sene yarışmaya başvuran genç tasarımcılarımızın, tasarımlarında sürdürülebilirliğin ön planda olması bizleri mutlu etti" diyor. Ayaydın'a yarışma ve modanın değişen yeni çehresinden yeni sezon trendlerine merak ettiklerimizi sorduk.
Koza, Türk modasının geleceğine yön veren önemli bir platform. 1992 yılından bu yana birliğimiz tarafından düzenlenen Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması aracılığı ile moda alanında kariyer yapmak isteyen genç tasarımcılar sektörle buluşuyor. Bütün çalışmalarımızı, projelerimizi ve stratejilerimizi sektörde lider olmanın sorumluluğuyla kurguluyoruz. Yarışmamız kapsamında Bahar Korçan, Özgür Masur, Zeynep Tosun, Hakan Yıldırım, Özlem Kaya, Gül Ağış gibi Türkiye'nin en tanınmış moda tasarımcıları sektöre kazandırıldı. Bunun yanında 240 Koza finalisti kendi markalarını yarattı. 32 yıldır kesintisiz olarak düzenleniyor olması, yarışmanın sektöre ne denli büyük bir katkı sağladığının en büyük göstergesi.
Finalistlerimiz Moda Tasarımcıları Derneği Başkanları ve 32. Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması mentörleri Nihan Peker ve Belma Özdemir ile aylar süren atölye çalışmalarıyla koleksiyonlarını hazırlayıp defileye hazırlandılar. Mentörlerimiz kumaş seçiminden dikim aşamasına kadar her konuda, bazı zamanlar geç saatlere kadar, finalistlerimize sözlü ve fiziki destek verdiler. 13 Kasım'da gerçekleşecek final gecesinde de koleksiyonları sergileyecekler. Gala gecesinde profesyonel bir defile ile hazırlanan koleksiyonlar jürinin değerlendirmesine sunulacak ve dereceye giren ilk üç yarışmacı belirlenecek. Dereceye girenler para ödülü sahibi de olacaklar. İlk üçe giren tasarımcılar ayrıca Ticaret Bakanlığı'nın destekleri ile yurt dışında eğitim desteği ve Türkiye'de bir yıllık İngilizce dil eğitimine katılma hakkı kazanacaklar.
İlk yarışmadan bu yana yedi binden fazla genç tasarımcı Koza Genç Moda Tasarımcıları Yarışması'na başvuru yaptı. Bu yıl da yine yarışmamıza çok büyük bir ilgi vardı. 300'e yakın başvuru arasından 10 finalistimizi belirledik; Ahmet Can Hızlı, Ece Zikguş, Gülnihal Uluçay, Lamia Duran, Levent Tirki, Mehmet Melih Sevinç, Selçuk Durdu, Sude Keskin, Taha Erdem Ömeroğlu ve Umut Kaya. Hayatımızın her alanında sürdürülebilirlik kavramı her geçen gün daha da önem kazanıyor. Bu sene yarışmaya başvuran genç tasarımcılarımızın tasarımlarında sürdürülebilirliğin ön planda olması bizleri mutlu etti. Arkadaşlarımız heyecanlı. Biz onlardan daha heyecanlıyız. Finalistlerimizden ricam hayallerinin arkasında olsunlar, iyi bir tasarımcı olsunlar.
İklim krizi ve doğal kaynakların tehdit altında olması nedeniyle moda sektörüne büyük sorumluluk düşüyor. Sürdürülebilir modayla; ekosistemi korumak, kirliliği önemli ölçüde azaltmak, geri dönüşüm uygulamalarını teşvik etmek, yeniden kullanım ve daha az tüketim ile doğal kaynakların sorumlu kullanımını sağlamak gerekiyor. Gelecekte üretim anlayışı tamamen sürdürülebilirlik ve çevresel temalar üzerine inşa edilecek. Yeşil ve dijital dönüşümle, katma değerli ürünleri de üretim portföyümüze eklememiz gerekiyor.
Bu dönüşümde en büyük görev genç tasarımcılarımıza düşüyor. Bizler biliyoruz ki aydınlık yarınlara ancak gençlerimizi destekleyerek ulaşabiliriz.
Dünyamızda yer alan kaynaklar kısıtlı ama doğaya karşı sorumlu ve çevremize karşı duyarlı olmak uzun süredir farkında olduğumuz, üzerine çalıştığımız bir durum. Ipekyol Group olarak çevresel etkisi daha az olan ve sorumlu kaynaklardan elde edilmiş sertifikalı organik ve geri dönüştürülmüş ham maddeler kullanarak sürdürülebilir modayı destekliyoruz. Hammaddeden bitmiş ürüne kadar tüm süreçlerin takip edildiği Organic Content Standard (OCS) ve Recycled Claim Standard (RCS) sertifikalarımızla üretim yapıyor; çevre üzerindeki baskının azaltılması ve çiftçilerin geçim ve refah seviyelerinin iyileştirilmesini hedefleyerek pamuk yetiştirme standartlarını belirleyen Better Cotton Initiavtive (BCI) üyeliğimizle üreticiye katkı sağlıyoruz. Ürünlerimiz üzerinde kullanılan karton etiketlerin ve mağazalarda kullanılan kağıt ambalaj malzemelerinin Forest Stewardship Council (FSC) sertifikalı olması konusunda büyük özen gösteriyoruz. Yaşama saygılı ve dost olarak adlandırdığımız "Life Friendly" koleksiyonumuzda yer alan ürünlerimizle doğal kaynaklarımız, dünyamız ve müşterilerimizin ihtiyaçları arasında bir denge kurduğumuza inanıyoruz. Kalitesi yüksek ve zamansız parçaların yer aldığı bu seride, organik ve geri dönüşümlü hammadde kullanarak kaynak kullanımını azaltıyor, biyoçeşitliliğin korunmasına katkı sağlıyoruz.
Hızlı moda endüstrisi büyük miktarda atık üretiyor ve doğal kaynakları tüketiyor. Daha sürdürülebilir üretim yöntemleri, geri dönüştürülebilir malzemelerin kullanımı ve çevre dostu iş modelleri yaygınlaştırılmalı. Üretim süreçlerinin ve tedarik zincirinin daha şeffaf hale gelmesi önemli. Tüketiciler, bir ürünün nasıl ve kim tarafından üretildiğini bilmek istiyor. Markaların, işçilerin çalışma koşulları ve çevresel etkiler hakkında daha fazla bilgi sunması sağlanmalı. Moda sektörü halen sınırlı güzellik ve beden standartlarıyla sınırlı. Daha geniş beden, cinsiyet, yaş ve kültürel yelpazeyi kucaklayan bir sektör görmek güzel olurdu. Tüm insanlar, kendi kimliklerini moda aracılığıyla ifade edebilmeli. Ayrıca giyilebilir teknoloji, 3D baskı ve kişiye özel üretim gibi yenilikler sektöre entegre edilmeli. Bu, hem sürdürülebilirliği artırabilir hem de tüketici deneyimini iyileştirebilir. Hızlı moda, düşük kaliteli ve geçici tasarımları teşvik ediyor. Modanın daha dayanıklı, zamansız ve kaliteli parçalar sunması, hem tüketiciler hem de çevre için daha iyi olurdu.
Çalışmam dijital ortamda gerçekleştiği için, kağıt kullanımını azaltarak çevresel etkimi minimalize ediyorum. Sürdürülebilir alışveriş, geri dönüşüm ve enerji tasarrufu gibi konularda çevreme ve çalışanlarıma bilgi vererek bu alanda farkındalık oluşturuyorum. Sürdürülebilirlik uygulamalarına dair kaynakları daha ulaşılabilir hale getirmek için öneriler geliştiriyorum. Örneğin, sürdürülebilir markalar, ekolojik ev dekorasyonu veya yeşil enerji kullanarak ve kullanmayı teşvik ederek bilinçli bir farkındalık oluşturduğum kanaatindeyim.
Moda trendleri, insan ihtiyaçlarına göre doğuyor; içinde bulunduğumuz çağda insanoğlunun iyimser olmak ve umutlarına sahip çıkmak için motivasyona ihtiyacı olduğu bir gerçek. Tam da bu ihtiyaç doğrultusunda sezona baktığımızda baskın olan duygunun eğlence ve renk olduğunu görüyoruz. Aynı sebepten her ne kadar sonbahar/kış sezonu içerisinde olsak da tasarımlar renk ve eğlence barındırıyor. Çok dokulu dikiş detayları, dantel efektleri ile kullanılan örmeler özellikle kadın giyiminde neon flame gibi sıcak, neşeli, parlak renkler, pembeler ve mavilerle birlikte daha optimist bir hissiyat yaratıyor. Erkek giyiminde ise sakin mavi, göksel sarı gibi iyimser renkler ön plana çıkarken bir yandan da neon parıltılar, retro maviler görebiliyoruz. Bence tüm zamanlara etki eden bir stil önerisi; uyumsuzluğun uyumu. Benim için her zaman geçerli olan rahatlık, konfor, bu sezondaki temaların eşliğinde dinlenme ve sığınma hissiyatı veren look'larda göze çarpıyor. Ben en çok, teknolojinin etkilediği, daha köşeli ve minimalist formlardan; fantezi ile gerçekliğin karıştığı, fantastik tasarımlardan etkileniyorum. Açık parlak renkler, WGSN'in 2025 için yılın rengi olarak belirlediği "geleceğin alacakaranlığı" ile "ray flower", sepya, adaçayı yeşili, gece mavisi, gri gibi işlevsel ve zamansız renkler sezon trendlerinde ön plana çıkıyor. Sezonda baskın olan trendlerden olan fütüristik ve lüks temaların bir arada kullanıldığı eğlenceli minimalizmi de seviyorum; sade ve mevsimlik tasarımlar, tuhaf şekiller, uyumsuz aksesuarlarla yapılan kombinlerin bir arada kullanımı neşeli look'lar meydana getiriyor. 'Sessiz lüks' bu sezon yerini 'sağlam lüks'e bıraktı; bu demek oluyor ki, el yapımı parçalar, göze çarpmayan ancak farklı inceliklerle bezeli abartılı detaylar tasarımlarda fark yaratıyor.
Bir iş adamı olarak yoğun bir çalışma tempom var. Ayrıca ailem ve hobilerim için de zaman ayırmaya çalışıyorum.
Fotoğrafçı: Burcu Göknar