Yüz ölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük beşinci ili olan Antalya’yı, dağları ve uçsuz bucaksız yeşil arazileri ile biliyoruz. Kış aylarında da yeşil kalan, boyları üç ile beş metreyi geçmeyen kocayemiş, sandal, zakkum gibi makilerin egemen olduğu bitki örtüsüne kızılçam, sedir, meşe, köknar gibi ağaçlar eşlik ediyor. Türkiye tarımında çok önemli bir yere sahip olan şehrin tarihi ise hayli eski. Bu kadar verimli topraklara kim yerleşmek istemez? Yalnızca Antalya’nın değil, aynı zamanda Anadolu’nun en eski yerleşim alanlarından biri olan, Toros Dağları’nın yamaçlarında bulunan Karain Mağarası’nın geçmişi 500 bin yıl öncesine dayanıyor. Kent ismini, askerlerine “Gidin ve bana cenneti bulun” salık veren Bergama Kralı II. Attalos’tan almış. Likyalılar, Bergamalılar, Roma ve Bizans İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’na ev sahipliği yapan Antalya’nın doğası bugün hala insanları büyülemeye devam ediyor.
➜ Üçkapılar
➜ Yivli Minare Camii
➜ Aspendos
➜ Myra
➜ Perge
➜ Apollon Tapınağı
➜ Düden Şelalesi
Uçsuz bucaksız, yemyeşil yaylaları ile kartpostalları andıran Rize, yeşilliğini Türkiye’nin en çok yağış alan bölgesi olmasına borçlu. Kızılağaç, kestane, ıhlamur, kayın ve meşe gibi ağaçlara ev sahipliği yapan kentin yüksek kesimlerinde ise iğne yapraklı ağaçlar mevcut. Ekonomisi çaya ve balıkçılağa dayalı olan Rize’nin ismi bazılarına göre Yunanca “dağ eteği” anlamına gelen “Riza” kelimesinden geliyor, bazılarına göre ise yine Yunanca “pirinç” anlamına gelen “Rizi” kelimesinden geliyor. Tarihi Kolhilere dayanan kent, M.Ö. 8. yüzyılda Urartular’ın, daha sonra sırasıyla İskitler, Romalılar, Bizans İmparatorluğu’nun eline geçmiş, 1470’de ise Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Bu yaz Rize yaylalarında temiz havayı ciğerlerimize çekmek kulağa hiç de fena gelmiyor sanki. Ne dersiniz?
➜ Zil Kalesi
➜ Anzer Yaylası
➜ Kaçkar Dağlar Milli Parkı
➜ Fırtına Deresi
➜ Ovit Yaylası
➜ Çat Vadisi
➜ Palovit Şelalesi
Türkiye’de yeşilin maviyi kucakladığı kent denince akla Muğla gelir sanırım. Bodrum, Marmaris, Dalaman ve Fethiye gibi turizm cennetlerine sahip olan Muğla, metrekareye 1000 mm’den fazla yağış alması sayesinde orman bakımından oldukça zengin. Dağların kıyıya dik uzandığı Ege Bölgesi’nin genelinin aksine dağların kıyaya paralel olduğu Muğla, Antik Karya bölgesinin en eski yerleşimlerinden bir tanesi. Mısır, Asur, İskit, Bergama, Roma, Bizans ve Osmanlı uygarıklarına ev sahipliği yapan kent ismini Menteşe Oğlu Darahikey Veziri Muğlı Bey’den almış. Farsça’da “Muğ” kafir anlamına geliyormuş, Muğlı Bey ise İslamiyet’i kabul ettikten sonra pek çok gazaya katılarak ismini İslam tarihine yazdırmış.
➜ Gemiler Adası
➜ Letoon
➜ Sedir Adası
➜ Halikarnas Mozolesi
➜ Kaunos Mezarları