Lara MUTLU [email protected] / Fotoğraf Ertan DEMİRBİLEK
Yaşadığımız şehri bir yabancıdan dinlemek her zaman ilham verici. Seyahat tutkunu Nicolas Kipper ile bir araya gelme nedenimiz, şehri ve şehrin kalbinde yer alan Ritz’in yeniliklerini konuşmaktı.
Turizm sektörünü seçerek kariyerinizi ve hatta hayatınızı şekillendirmeye nasıl karar verdiniz?
Çocukluğum Strazburg’da geçti. Her zaman yeni yerlere ve lezzetlere meraklı bir çocuktum. Seyahat etmek en sevdiğim şeylerin başında geliyordu. Tam da bu nedenle “Büyüyünce ne olacaksın?” sorularına, “Seyahat edeceğim” diye cevap verirdim. Ve şimdi Türkiye, yaşamakta olduğum 16. ülke. Bu mesleği seçmiş ve otelleri kendime mesken edinmiş olmaktan dolayı bir an bile pişman olmadım. The Ritz-Carlton İstanbul’un genel müdürlük görevini yürütmek benim için mutluluk verici.
Bu görev vesilesiyle İstanbul’da ilk kez mi bulunuyorsunuz?
İstanbul’a 20 sene önce de gelmiştim. İstanbul benim favorim şehrim. Atmosferi, tarihi, kültürü, insanları, mutfağı… Bu şehri güzel yapan o kadar çok şey var ki. Biliyorum çok klişe ama Doğu ve Batı’nın buluşması olağanüstü. Köprüyü her geçişimde yeniden hayran oluyorum. Bir ömür boyu İstanbul’da yaşasanız bile burayı her şeyiyle keşfedemezsiniz. İstanbul insanı hep şaşırtmayı başarıyor. Tabii Türkiye’yi sadece İstanbul ile sınırlayamam. Erzurum, Kayseri, Bodrum, Antalya ve Çeşme’de de bulundum. Oralara da ayrıca hayran kaldım. Ama insan geri dönüp baktığında çocukluğunun geçtiği şehri de özlüyor. Strazburg da doğası ve gastronomisiyle büyüleyiciydi.
20 sene öncesini ve şimdiyi kıyaslarsanız İstanbul’da neler değişmiş?
Turizm sektörü çok gelişti. Eskiden internasyonel otellerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu; şimdi yüzlerce var. En çok da son iki yıldır, insanların yeniden İstanbul’a karşı özel bir ilgileri olmasına seviniyorum. Şu an cruise turizminin eksikliği çok hissediliyor. Yakında umarım cruise’lar da gelmeye başlayacak. İstanbul’da yeniden uluslararası konferanslar yapılmaya başlanırsa sektör iyice gelişecek. Şehrin turizm karnesi gelecekte daha da parlak olacak.
The Ritz-Carlton İstanbul’un renovasyonu yabancı basında da büyük ilgi çekti. Nasıl gelişti bu süreç?
Klasikten sıyrılıp biraz daha modern bir dekorasyon tercih ettik. Bütün odalar bu doğrultuda tamamen çağdaş mobilya ve aksesuarlarla yenilendi. Aynı şekilde restaurantlar ve spa gibi ortak kullanım alanları da. Otelin lobisi ise hoş bir tezatla hala klasik görünümünü koruyor.
Geçen yazın en popular lokasyonlarından biri de otelin sonsuzluk havuzu oldu.
Evet burası Instagram’da en çok fotoğraflanan havuzlardan biriydi yazın. Küçük ama hayli keyifli bir havuz. Bu kış için pek çok yenilik daha planlıyoruz. En önemlilerinden biri de, her kesimden insanın büyük ilgiyle karşıladığı çiftlikten sofraya konseptimiz için işinin ehli bir şef ile çalışacak olmamız.
İstanbul’daki favori restaurantlarınız hangileri?
Bir misafirim geldiğinde genelde karşı tarafa geçmeyi tercih ediyorum. Lokal mekanlarda yemek yemek çok hoşuma gidiyor. Kebap da çok lezzetli elbet ama insanlara buranın gastronomisinin sadece kebaptan ibaret olmadığını göstermeye çalışıyorum. Arnavutköy ve Bebek tarafındaki kafelerde de kahvaltı etmek çok keyifli.