Sanata tutkun iki isim Ceyda ve Ergün Arslan; koleksiyonerlikle başlayan serüvenlerini İzmir'de açtıkları galeriyle farklı bir alana taşımışlar. İstanbul'daki galerilerinin kapılarını ise nisan ayında açan ikili, geçtiğimiz aylarda usta sanatçı Ergin İnan'ın uzun bir aradan sonra gerçekleştirdiği ilk kişisel sergisini sanatseverlerle buluşturdu. Ergün Aslan "EArt Galeri aslında koleksiyon seçkisi sunan bir galeriden, sanata ve sanatçıya bakan bir galeriye dönüştü." cümlesiyle, galerinin açıldığı günden bugüne geçirdiği dönüşümü özetliyor. Kağıthane'deki galeride buluştuğumuz Ceyda - Ergün Arslan'la sanatın başrolde olduğu keyifli bir sohbete davetlisiniz.
EArt Galeri'nin kuruluş hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Ceyda Arslan: EArt Galeri 2017 yılında İzmir'de kuruldu. Klasikle başlayan serüvenimiz çağdaş eserlerle devam ediyor. Klasik geçmiş olmadan çağdaş döneme adapte olunamayacağına inanıyoruz. Galeri koleksiyonumuzda yer alan ilk eserlerde klasik dönemdendi. Koleksiyoner portföyümüz genişledikçe yavaş yavaş çağdaş sanata kaydık. EArt, İzmir Konak'ta tarihi bir han içerisinde kuruldu. Herkese kapıları açık olan bir galeri yaratmayı düşledik. 2019 itibariyle hayatımıza Covid'in girmesiyle biz de online olarak koleksiyonerlerimize hizmet vermeye devam ettik. Özellikle sosyal medya bu süreçte bizim için önemli bir araç oldu. Bir yandan da koleksiyonerlerimizin yüzde 90 üzerinin İstanbullu olmasından dolayı İstanbul'da bir galeri alanı aramaya başladık. İstediğimiz alanı bulmamız biraz zaman aldı. 2021'in sonlarında bir koleksiyonerimiz aracılığıyla Kağıthane'de yer alan galeri mekanımızı bulduk. 2022 Nisan ayında da kendi temsil ettiğimiz sanatçılarımızın eserlerinden oluşan "Temas" isimli karma sergimizle İstanbul'daki galerimizin kapılarını açtık.
Galerinin kuruluşunda klasikten çağdaş sanata geçtiğinizden bahsettiniz. Çağdaş seçkiyi seçmenizin özel bir nedeni var mı?
C. A.: Türk sanat tarihinde geçişler çok hızlı. Sanat piyasanın talep ettiği şeylere galeri olarak siz de adapte olmaya çalışıyorsunuz. Belli bir süre sonra klasik eserlerde takılı kalırsak tıkanacaktık. Bu dönemde piyasada çağdaş sanat etkisi var. Biz de bu etkiye kayıtsız kalmadık. Bu anlamda klasikten çağdaş sanata geçmemiz, koleksiyonerlerden gelen taleplerle şekillendi. Covid dönemi sanat dünyası için yeni kapıları da açtı. Müzayedeler online döndü; müzeler çevrim içi gezilebildi. Bu durum genç kitleyle sanat piyasası arasındaki duvarları kaldırdı. Bu dönemde genç koleksiyonerler sayıca arttı. Türkiye'de resim sanatının pahalı bir ilgi alanı olduğuna dair yanlış bir algı var. O yüzden bu alan genç kitlenin tercihlerinde öncelikli değil. Covid ile bu alan daha ulaşılabilir hale geldi. Hem sanatçılar hem de koleksiyonerler genç kitle olarak karşımıza çıktı. Koleksiyoner yaş ortalamasının gençleşmesi ile sanat eserinde ki talep daha çok çağdaş sanat üzerinden şekillenmeye başladı. Biz de galeri olarak bu talebin farkına vardık ve yönümüzü o tarafa doğru çevirdik.
Sanat dediğimizde pek çok disiplini de içine alan bir kavramdan bahsediyoruz. Siz, platformunuzun dünyasına neleri dahil ediyorsunuz?
C. A.: Resim, heykel ve dijital alanda pek çok üretimi bünyemizde bulunduruyoruz. Ergün Arslan: Dijital alanda Ergin İnan'la geliştirdiğimiz bir proje var. Yakın zamanda onu da gerçekleştirmeyi planlıyoruz.
EArt Galeri'yi diğer galerilerden bir adım öne çıkaran unsurlar neler?
E.A.: EArt Galeri aslında koleksiyon seçkisi sunan bir galeriden, sanata ve sanatçıya bakan bir galeriye dönüştü. Galerinin kendine ait koleksiyonu varken yüzünü daha çağdaş bir seçkiye döndürdü. Burada bizi diğer galerilerden ayıran en büyük özellik, sanatçılarımıza destek olmamız. Biz sanatçılarımıza ciddi anlamda yatırım yapan, araştıran ve kendini sürekli geliştiren bir galeriyiz. Yeni olan her şeye kendimizi adapte edebiliyoruz. Piyasada usta olan sanatçılar ile farklı bir vizyonda yeni nesil işler yapabiliyoruz.
C. A.: EArt Galeri olarak ulusal ve uluslararası alanda tanınan çağdaş sanatın önemli isimleri ile yükselen yetenekleri harmanladığımız dinamik bir yapımız var. Bu sanatçıları ve eserlerini sanatseverlere ve koleksiyonerlere doğru anlatabilmek galeri olarak en büyük misyonumuz. Bunun için her türlü aracı ve yatırımı kullanıyoruz. Bizimle çalışan sanatçılar bilir ki onların en önceliği üretmek ve sanatlarını icra etmek. Bu açıdan sanatçılar bizimle çalışırken kendilerini güvende hissediyorlar.
EArt isminin özel bir anlamı var mı? İsmin hikayesi nereden geliyor?
E.A.: Ben eski bir koleksiyonerim. Çok küçük yaştan itibaren koleksiyon oluşturmaya başladım. Eğitim hayatım boyunca da hep yurt dışında oldum. Türkiye'ye döndüğümde sevdiğim işi yapmak istedim ve müzayede firması kurdum. Bu süre zarfında koleksiyonerliğimi devam ettirdim. Doğru insanlarla beraberliğim beni birçok seçeneğe yönlendirdi. Onlardan aldığım vizyonla galeri açma noktasına ulaştım. Galeriyi açtığımızda ilk şahsi koleksiyonumuzu sergiledik. Bu süreçte aynı zamanda koleksiyonerlere danışmanlık hizmeti veriyordum.
C. A.: İlk başta Ergün'ün arkadaşları ve çevresinin talepleriyle başlayan süreç galeri açmaya evrildi. Sanat alımı aynı zamanda ciddi bir yatırım konusu. Yatırım alanını keşfeden genç koleksiyonerlerden bize talep gelmeye başladı. İlk olarak koleksiyon danışmanlık şirketi açmaya karar verdik. Hali hazırda online müzayede evimiz vardı. Git gide sanat eserine evrilmeye başlanınca koleksiyoner danışmanlık şirketine dönüştü. Şahıs ve kurum koleksiyonları için danışmanlık yapmaya başladık. Kendi koleksiyonumuz büyüdükçe bu süreci daha profesyonel alana taşımaya karar verdik ve galeriyi kurduk. Bu galerinin ismi de Ergün Aslan Koleksiyon Danışmanlığı Şirketi'nin baş harflerinden EArt Galeri olarak ortaya çıktı. İsmi koyan da benim. İsmin baş harflerine art kelimesini ekledik ve galerimizin marka ismi oluştu.
Sloganınız ve perspektifiniz nedir?
E.A.: Sanat dünyasının arz ve talep dengesi değişiklik gösterebiliyor. Bir galeristin iddialı konuşmasını doğru bulmuyorum. Bu doğrultuda hedeflerimi paylaşabilirim. Biz yola çıkarken de yurt dışını hayal ettik. Bu belki Dubai, belki Londra, belki New York. Çok genç galeriyiz ama hareket kabiliyetimiz çok yüksek. Bu da bizim kısa zamanda iyi isimler ile çok güzel işler yapmamıza vesile oldu.
C. A.: Hedefimiz bünyemizdeki sanatçıları yurt dışına taşımak. Asıl önemli olanın Türk sanatçıların yurt dışında tanıtılması olduğuna inanıyoruz.
Galerinizde hangi sanatçılara ev sahipliği yapıyorsunuz? Sanatçı seçimlerini hangi kriterlere göre yapıyorsunuz?
C. A.: Birkaç çalışma tekniğimiz var sanatçılarımızla. Alea Pınar du Pre, Burcu Yavuz, Ertuğrul Berberoğlu ve Gülçin Aslandoğan galerimiz bünyesinde yer alan sanatçılar. Bununla beraber misafir sanatçılarımız oluyor dönem dönem. Örneğin Eylül ayında sezon açılışı olarak "Üç Diye Bir Şey Yok" sergisini yaptık. Galerimizin fiziksel yapısından ötürü içeride farklı alanlar mevcut. Bu alanları ayrı ayrı kullanabiliyoruz. "Üç Diye Bir Şey Yok" sergisinde de, Hüseyin Arıcı'nın eserlerinden bir seçki bir bölümde, Seydi Murat Koç'un işleri bir alanda, başka bölümde ise galeri koleksiyonumuzdan eserler yer aldı. Bu dönemsel bir işti. Ergin İnan gibi birçok usta isim ile birebir çalışıyoruz. Piyasayı yakından takip ettiğimiz için sanatçılarımızı da radarımıza takılanlardan seçiyoruz. Bizim için en önemli nokta, galerinin işi ve işleviyle sanatçının işlerinin uyması. Her galerinin duruşu, sergilediği işler ve sanatçıları farklı, bunu görebiliyorsunuz. Bizim için bir diğer önemli nokta genç sanatçılar. Bu sanatçıları ya üniversitelerden ya da portföyünü yollayan gençlerden seçiyoruz. Farklı sanatsal etkinlikleri takip ediyoruz. Bizim için sanatçının yaptığı işlerin, galerinin duruşuyla uyuyor olması en önemlisi.
Bünyenizde bulunan sanatçılarla olan ilişkinizi nasıl tanımlarsınız?
C. A.: Sanatçıyla ilk adımda güven ilişkisi kuruyoruz. Sanatçıyı birebir tanımak burada kilit nokta. Kendini kolay ifade edebilmesi işbirliğimizin uzun süreli olarak yürümesi açısından oldukça önemli. Sanatçılarımız, galerisi olarak EArt'ın her zaman yanında olduğunu biliyorlar. Belli bir süre sonra aile gibi oluyorsunuz zaten.
Ergin İnan ile 80. yaşını kutladığınız güzel bir sergi gerçekleştirdiniz. Bu serginin hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
C. A.: Ergin Hoca da röportajlarında bahsetmiş, onunla ilk defa 2019 yılında bir araya geldik. Karşınızdakiyle kurduğunuz samimi bağın karşılığını aynı samimiyetle alıyorsunuz. Ergin Hoca'yla birlikte 2019 yılından itibaren temelleri sağlam bir ilişki kurduk. Ergin Hoca ile geçtiğimiz sene konuşurken "2022 yılı benim 80. yaşım, bir sergi mi yapsak?" dedi. Böyle usta bir sanatçıda sergi açma isteği olunca siz ona sadece eşlik ediyorsunuz. Biz sergi için acaba kasım başı mı olsa diye konuşurken, tarih ondan geldi ve "14 Kasım olsun hem de doğum günümü kutlarız." dedi. Sonucunda keyifli ve güzel bir sergiyi Fatma Batukan Belge'nin kuratörlüğünde sanatseverlerle buluşturduk.
Ergin İnan'ın "Ben, Ergin İnan" adlı sergisine sanatseverler nasıl tepki veriyor?
C. A.: Ergin Hoca'yı takip eden kişilerin yaş aralığı hayli şaşırtıcı. Geçen günlerde sergiyi ziyarete bir baba – oğul geldi. Eserleri inceleyerek, uzun soluklu bir gezinti yaptılar. Ergin Hoca'nın eserleri yediden 70'e herkesin ilgisini çekiyor. Sergiye bu anlamda yoğun bir talep var. Bu yoğun talepten dolayı sergiyi kapanış tarihi olan 25 Aralık'tan 22 Ocak'a kadar uzattık.
"Ben, Ergin İnan" sergisinin açılışını ALEM Dergisi'yle yaptınız. Bu sizin için nasıl bir deneyimdi?
C. A.: Bu süreci ALEM Dergisi'yle gerçekleştirmek bizim için çok keyifli bir süreçti. Bu anlamda doğru bir partner ile çalıştığımızı düşünüyorum. Galerimizde master bir ismi ağırlarken seçebileceğimiz en profesyonel ve piyasanın nabzını tutan isimle bu serginin açılışını gerçekleştirdik. ALEM Dergisi'ne emekleri için tekrar teşekkür ediyoruz.
EArt Galeri'de Ergin İnan'dan sonra hangi sergi ile sanatseverlerin karşısına çıkacaksınız?
C. A.: Keyifli bir galeri programımız var. Ergin Hoca'nın sergisinden sonra kendi sanatçılarımızdan oluşan bir karma sergiyle izleyiciyle buluşacağız. Bu dönemde aynı zamanda sanatçılarımız ile güzel bir markanın işbirliğinden oluşan bir lansmanımız olacak. Sonrasında sezon bitmeden bahar aylarında yeni bir solo sergi planımız var. Yaz döneminde İstanbul daha sakin olduğu için farklı bir lokasyonda sanat üzerine dönemsel bir alan planlıyoruz.
Beş yıl sonra EArt Galeri'yi nerede görüyorsunuz?
E.A.: Beş yıl sonra sanat alanındaki üretimler daha çok çağdaşa doğru kayabilir. Dijital üretimlerin de çoğalacağını ve dijital alanın daha işlevsel kullanılacağını düşünüyorum. Dış etkenlerden bağımsız bu yönde galerinin gelecek adımları da şekillenecektir.