Lüksemburg doğumlu ABD'li fotoğrafçı ve küratör Edward Steichen (18791973), eğer hala hayatta olsaydı 27 Mart günü 141 yaşına basacaktı. Yakın zamandaki doğum günü, 20. yüzyıl sanat dünyasında çığır açan bu figürü anmak için geçerli bir bahane. Fotoğrafı bir sanat biçimi olarak kabul ettiren ve Amerika'da modern Avrupalı sanatçıları tanıtan Steichen, 1959'da The New York Times tarafından "sanat ortamının manevi patronu ve en güçlü satıcısı" olarak tanımlanmıştı. Evrensel bir miras olan Steichen Koleksiyonları bugün Lüksemburg'da korunuyor. Edward Steichen en çok savaş sonrası dönemde bir barış manifestosu niteliğini taşıyan "The Family of Man" (İnsanlık Ailesi) sergisiyle tanınır. Steichen'ın küratörlüğünü yaptığı bu anıtsal sergi, 1955'te New York Modern Sanat Müzesi'ndeki (MoMA) ilk gösteriminin ardından 150'den fazla müzeyi gezdi ve dünya çapında 10 milyon kişi tarafından görüldü. "The Family of Man" bugün hala en çok ziyaret edilen fotoğraf sergisi rekorunu elinde tutuyor. Lüksemburg'daki Centre National de l'Audiovisuel'deki (Ulusal Ses-Görüntü Merkezi) Steichen Koleksiyonları'nın başındaki Anke Reitz serginin amacıyla ilgili şunları söylüyor: "The Family of Man, 1950'ler ve 1960'lardaki Soğuk Savaş dönemlerinde, empatiyi ve bizi, insan olarak birbirimize bağlı kılan değerleri hatırlatmak amacıyla geniş bir izleyici kitlesi için tasarlandı.
Eugene Harris, Popular PhotographyHümanist idealleri ve barış yanlısı fikirleri hiçbir zaman geçerliliğini yitirmedi. Bu sebeple 1950'lerden bugüne kadar tüm ziyaretçilerle ilişki kurmayı başardı." Steichen'ın bu serginin kendisinin doğum yeri olan Lüksemburg'daki Clervaux Kalesi'nde kalıcı olarak muhafaza edilmesi dileği, 1994'te gerçek oldu. 2003 yılında, "The Family of Man", UNESCO'nun Dünya Hafızası listesine kaydedilen ilk sergi oldu. 68 ülkeden 273 fotoğrafçıyı, 503 fotoğrafı bir araya getiren sergi fotoğraf tarihine damgasını vuran birçok isme yer veriyor. Bunlardan bazıları Robert Capa, Henri Cartier-Bresson, Dorothea Lange, Eve Arnold, Brassai, Bill Brandt, Robert Doisneau August Sander, Werner Bischof, Yasuhiro Ishimoto ve Ansel Adams. Steichen, Lüksemburg'a Ulusal Tarih ve Sanat Müzesi'nde yer alan bir başka geniş koleksiyon hediye etti. Bu seriyi oluşturan "vintage" fotoğraflar, müzenin içindeki Edward Steichen Galerisi'nde dönüşümlü olarak sergileniyor.
Edward Steichen 1879'da Lüksemburg'da, fotoğrafçılığın doğumundan tam 40 yıl sonra dünyaya geldi. Steichen'ın ailesi o 18 aylıkken daha iyi bir yaşam arayışıyla ABD'ye taşınmaya karar verdi. İlk fotoğraf makinesini 18 yaşındayken aldı; o zamanlar fotoğrafçılık hala genç bir mecraydı ve sanat dünyasındaki yerini bulamamıştı. 1900'de Steichen, sanat eğitimi almak için Paris'e taşındı. Orada, Auguste Rodin ve Pablo Picasso dahil birçok sanatçı ile arkadaş oldu. Rodin bir akıl hocası, hatta baba figürü gibiydi; Steichen'a "mon fils" (oğlum) diye hitap ediyordu. Steichen, bir ömre sığmayacak kadar pek çok üretime imza attı. Aslen resim eğitimi almış olan Steichen; portre, mimari, manzara, tiyatro, dans ve hatta savaş fotoğrafçılığı yaptı. Işıklandırma ve tasarım konusundaki farklı bakış açısı ve ticari fotoğrafçılığa kreatif yaklaşımlar getirmesi moda fotoğrafının ortaya çıkışının yolunu açtı. Bazıları onu "ilk moda fotoğrafçısı" olarak adlandırdı. Steichen; Walt Disney, Winston Churchill, Charlie Chaplin, J.P. Morgan, Marilyn Monroe, Marlene Dietrich, Thomas Mann ve Frank Lloyd Wright gibi birçok tanınmış ismi fotoğrafladı. Bir moda dergisinin baş fotoğrafçısı olarak çalışırken, genel yayın yönetmenine şu tavsiyeyi verdi: "Louvre'da, başka yerde sergilense pornografik olmakla kınanacak bazı eserler var. Fakat Louvre'da bunlar sanat olarak görülüyor. Dergiyi Louvre'a çevirin." Steichen fotoğrafın potansiyelini erkenden fark eden bir vizyonerdi. Amerikalı fotoğrafçı Alfred Stieglitz tarafından 1903-1917 yılları arasında yayımlanan Camera Work isimli dergiyi tasarladı.
Steichen, Clervaux Kalesi'nin avlusunda, 1966 Collection Marcel Schroeder © Photothèque de la ville de Luxembourg
Dergi, fotoğrafın sanat olarak statüsünü pekiştiren ve modern sanatla ilişkisini tartışan bir platform haline geldi. Camera Work'e basılan fotoğraf gravürleri o kadar yüksek kalitedeydi ki bazıları galerilerde bile sergileniyordu. Derginin vizyonu ve estetiği, fotoğrafı bir sanat formu olarak kabul eden Photo-Secession adlı sanatçı grubunun tanıtımına da yardımcı oldu. Steichen ve Stieglitz, New York'ta sonradan 291 olarak tanınan bir galeri açtı. Bu galeri kısa süre içerisinde New York'taki fotoğrafçıların ana sergi mekanı oldu. Ayrıca ABD'li izleyiciye Henri Matisse, Auguste Rodin, Pablo Picasso, Henri de Toulouse-Lautrec, Constantin Brancusi ve Paul Cézanne gibi Avrupalı sanatçıların modern resimlerini ilk kez tanıma fırsatı sundu. Hem galeri 291, hem de Camera Work dergisi fotoğrafı diğer disiplinlerle birleştirdi. Hem ABD'deki Avrupalı sanatçılar için, hem de fotoğrafçılık için yeni bir algı ve pazar yarattı.
Alfred Eisenstaedt, Time & Life © Getty ImagesSteichen aynı zamanda uzman bir botanistti. Hezaren olarak bilinen çiçekleri yetiştiriyordu. Ünlü yazar, fotoğraf küratörü ve profesör William A. Ewing, Steichen biyografisinde, moda ve şöhret dünyasında hayal kırıklığına uğradığı bir zamanda, doğa sevgisinin Steichen'a manevi bir tatmin getirdiği sonucuna varıyor. Steichen, sanatçıları belirli üretim ve görünürlük kalıpları içine hapseden sınırları zorlamaya cesaret eden ender bir adamdı. Grup düşüncesine teslim olmadı, onun yerine hem kendi kariyerinin hem de çevresindekileri etkileyen yeni normlar yarattı. Kendini sanatçı rolü ile bile sınırlamadı. Onu farklı kılan en önemli özelliği kültürlerarası ve disiplinlerarası düşünme yeteneğiydi.