2022 yılının ilk sanat haberi Seçkin Pirim'den geldi. Pirim'in Maldivler'deki Bodufushi Adası'nda yerini alan "Gate of Zero" heykeli yılın ses getiren ilk sanat projesi oldu. Otelin benimsediği "wellbeing" ve "wellness" konseptinin bir uzantısını oluşturan Pirim'in büyük ölçekli heykelinin konuklarla buluşması, 2022 senesinde gerçekleşen önemli sanat olaylarından biriydi. Pirim bu eserinde, dönerek yaptıkları danslarıyla her türlü dünyevi konuyu geride bırakan semazenlerin eteklerinden ilham aldığını ifade ediyor. Projenin heyecanını taşıyan Pirim, ALEM Dergisi'ne heykelini şu cümlelerle anlatmıştı: "Adada yer alan Joali Being, ziyaretçilerin fiziksel ve zihinsel arınması üzerine kurulu bir otel. Benden buranın karşılama alanı için bir heykel düşünmem istendiğinde, son zamanlarda üzerine kafa yorduğum, içine girilebilen heykel tam da burası için düşünülmüş bir fikir gibi geldi. Gençliğimden beri Mevlana felsefesi ile ilgilenirim. Hatta öğrencilik döneminde, onun 'Birden bütüne' cümlesi ile başladı tüm heykel çalışmalarım. Hem üretim biçimi, hem de alt metin olarak şu ana kadarki tüm çalışmalarımın çıkış noktası oldu. Burası için de düşünürken, insanın buraya geldiğindeki arınma fikri çıkış noktamdı. Aynı zamanda bu arınma, Mevlana felsefesi ile çok örtüşüyordu. Bu sebeple heykelin formu, dönen bir Mevlevi'nin savrulan eteğinden esinlenerek ortaya çıktı. İçinden geçilebilecek bir heykel. İlk adaya gelişte seni karşılayacak, içine girdiğinde tam ortasında, yerde sıfır noktası yazan alanda tamamen benliğini sıfırlayacak. Ve heykelin diğer ucundan adaya; her şeyinden arınmış bir şekilde, belki de bir hiç olarak giriş yapacaksın. İşte tüm bu düşüncelerin sonucunda 'Gate of Zero' ortaya çıktı. Tabii ki tüm bu fikri ortaya atan ve inanılmaz vizyonu ile bu işe fırsat tanıyan Esin Güral Argat'ın ismini söylemeden geçemem." İçine girilebilen heykel tasarlayarak sanat yaşamında bir dönüm noktası yaratan Pirim, "Gate of Zero" üretimiyle, uluslararası arenada ismini daha çok duyurmaya başladı. Pirim'in 10 yıl aradan sonra İstanbul'da Dirimart'ta açtığı "İnziva" adını taşıyan sergi ise senenin son aylarında en çok ses getiren sanat etkinliklerinden biriydi.
2022 Şubat ayında Amerikan görsel sanatlar dergisi ARTNews, "Son 100 Yılın En İyi 25 Müze Binası" listesini yayınladı. Bu listede Türkiye'den Odunpazarı Modern Müze (OMM) yer aldı. ARTNews'in 1922 yılından bu yana inşa edilen en güzel müze binalarını derlediği bu listede, OMM'un yer alması Türk sanat dünyası açısından gurur verici bir haber oldu. Çağdaş sanatın ritmini Eskişehir'e taşıyan OMM binası, dünyaca ünlü Japon mimarlık ofisi Kengo Kuma and Associates'in (KKAA) imzasını taşıyor. 2019'da kapılarını açan; iş insanı, koleksiyoner Erol Tabanca'nın kurucusu olduğu OMM, hem Tabanca'nın koleksiyonuna hem de geçici sergilere ev sahipliği yapıyor. Bilbao, İtalya'dan MAXXI gibi dünyanın önde gelen müzelerinin bulunduğu listede yer alan OMM binası, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2019 Yılı Özel Ödülü'ne layık görülürken, 2020 yılında İngiltere'de düzenlenen Museum+Heritage Awards kapsamında Yılın Uluslararası Projesi seçilmişti. 2021 yılında ise müze, Avrupa Müze Forumu'nca (EMF) 2021 Avrupa'da Yılın Müzesi Ödülleri'nde Özel Takdir Ödülü'ne layık görülmüştü. Açıldığı günden bugüne yöresel dokudan ilham alan ahşap mimarisi ve içinde sergilenen önemli eserleriyle adından sıkça söz ettiren müze, "Son 100 Yılın En İyi 25 Müze Binası" listesine girerek 2022 yılında da gündemin en üst sıralarında yer aldı.
Dijital sanat alanında yaptığı eserlerle adından sıkça söz ettiren uluslararası üne sahip sanatçımız Refik Anadol, "Living Architecture: Casa Batlló" başlıklı NFT çalışmasıyla gündeme geldi. "Christie's 20th / 21st Century Marquee Week" kapsamında, New York'taki Rockefeller Plaza'nın dış cephesinde sergilenen ve büyük ilgi toplayan veri heykeli; Anadol'un yorumuyla Gaudi'nin başyapıtı "Casa Batlló" evine saygı niteliğinde. Eser, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Casa Batllo'nun; daima değişen, yani dinamik NFT forumunu alması özelliğini taşıyor. Anadol, mimar Gaudi'nin Barselona'da Batllo ailesi için tasarladığı evi dijital sanatla buluşturmuş; Casa Batllo binasına ait verileri yapay zeka eşliğinde sanata dönüştürmüştü. Hala ziyarete açık olan sergi, sanatçının Casa Batllo binası arşivinden veriler kullanarak oluşturduğu ilk eseriydi. Medya sanatçısı Anadol, bu çalışmasının ikinci ayağında ise Gaudi'ye ait arşiv verilerini yorumlayarak, Casa Batlló binasının cephesini dinamik bir NFT esere dönüştürdü. "Living Architecture: Casa Batlló" başlıklı eseri oluşturan eş zamanlı veri, Barselona'nın iklim verilerinden ve 'gök günlüğü'nden meydana geliyor. Anadol'un "Living Architecture: Casa Batlló" başlıklı NFT eseri, 10 Mayıs'ta Christie's New York'ta satışa çıktı. 1,3 milyon dolara satılan eser; Gaudi'nin tarihi binasını kültürel kolektif hafızamızda yenilerken, dijital sanat dünyasını da bir adım öne çıkartması açısından önem taşıyor.
Bu yıl sanat dünyasının önemli fuarlarından biri ise Paris+ par Art Basel oldu. Paris, kültür başkenti olmasına rağmen uzun zamandır çağdaş sanatın alınıp satıldığı bir bölge değildi. Avrupa'nın en büyük sanat pazarına ve fuarına ev sahipliği yapan komşuları İngiltere, İsviçre ile yıllardır mücadele eden Fransa, bu sene gerçekleşen Paris+ par Art Basel ile yerini güvence altına aldı. Sanatseverlerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen fuarı yaklaşık 40.000 katılımcı ziyaret etti. İsviçre'de kurulan Basel'in Miami ve Hong Kong'a uzanan merkezleriyle, Art Basel Paris'teki ilk buluşması koleksiyonerler ve sanatseverlerden tam not aldı. Grand Palais Éphémère'de dört gün süren fuara, 30 ülkeden 150'den fazla galeri katıldı. Alex Katz, Christopher Wool ve Georg Baselitz gibi önemli isimlerin eserlerinin yer aldığı fuarda, bir milyon doları aşan satışın gerçekleştiği açıklandı. Dört duvar arasından dışarı taşan fuarda, Musée du Louvre ile ortaklaşa "Sites at the Jardin des Tuileries" heykel sergisi de düzenledi. Küratörlüğünü Annabelle Ténèze'in yaptığı sergi, bahçelerin çok katmanlı tarihini, politik ve kamusal boyutlarda; sanatın kamusal alandaki rolünü altüst eden, yeniden tasavvur eden sanatçıların çalışmaları üzerinden izleyiciye sundu. Paris'in bir sanat pazarı merkezi olarak yükselişini simgeleyen Paris+ par Art Basel Fransa'daki ilk etkinliğiyle, 2022'nin önemli gelişmelerinden biri oldu.
Aktivistlerin dünyanın dört bir yanında büyük müzelerdeki ünlü sanat eserlerini hedef almaları, sanat dünyasının bu yıl en çok konuşulan olaylarından biriydi. Mayıs ayında "Mona Lisa" tablosuna yapılan pastalı saldırıyla başlayan eylemlerde "İsa'nın Son Akşam Yemeği", Boticelli'nin "Primavera" yapıtı, Van Gogh'un "Ayçiçekleri" eseri, Claude Monet'nin "Les Meules" tablosu, aktivistlerin hedefi olarak sansasyon yarattı. Aktivistler dikkat çeken Van Gogh saldırısında üzerlerine giydikleri "Just Stop Oil" (Petrolü durdurun) yazan tişörtler ile tabloya hazır çorba fırlatmıştı. Ellerini yapıştırıcıyla duvara yapıştıran aktivistler, "Hangisi daha önemli: Sanat mı yoksa insan hayatı mı? Sanat, yemekten ya da adaletten daha mı kıymetli? Bir tabloyu mu, yoksa gezegenimizi ve insanlarımızı korumak mı daha önemli?" şeklinde açıklama yaparak, Birleşik Krallık'ın yeni petrol arama çalışmalarını durdurmasını talep etmişti. Bu eylemler sanat dünyasında da yeni bir tartışmayı başlatmıştı. Bu eylemlerin 21. yüzyılda "Vandalizm mi?" yoksa "Farkındalık yaratan eylemler mi?" olduğu sorusu gündemde yerini aldı.