Röportaj: Ceylan YENİACUN
Fotoğraf: Zeynel Abidin AĞGÜL
Prodüksiyon: Hasan YÜKSEL
“Arkas Sanat Merkezi’ni, İzmir’de bir eksiğin tamamlanması ve eskiden olduğu gibi İzmir’in tekrar bir sanat şehri unvanını kazanabilmesi adına bir çaba olarak görmek lazım. Bir Roma atasözü, 'Güzelliğe dönüşmeyen varlığın izi kalmaz' der. Keyif aldığım şeyleri geniş kitlelerle paylaşmayı seviyorum” diyen Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, 5 Ocak 2020 tarihine kadar sanat merkezinde “Picasso Gösteri Sanatı” sergisine ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşıyor. “Gösteri dünyasının sanatına olan yansımalarını hayatı boyunca ürettiği pek çok eserinde görebiliyoruz. Biz bu sergi kapsamında Arkas Sanat Merkezi olarak Picasso’nun bu yönünü anlatmak ve tanıtmak istedik. Daha önce yapılmamış olması bizim için önemliydi. Picasso ve Gösteri Sanatı sergisi Pablo Picasso’nun hayatı boyunca etkileri görülen gösteri dünyasına ait farklı temaları kapsaması bakımından dünyada bir ilk olacak. Sergide tablo, heykeller ve kostüm eskizlerinin yanında sergilenen orjinal sahne kostümleri, dekorları ve Picasso’nun hayatına dair özel anıların fotoğrafları da bir araya getirildi” diyor.
Arkas Sanat Merkezi’ni kurarken hedefleriniz nelerdi?
Tarihinde İzmir her zaman sanatın merkezi olmuştur. Bu algının tekrar oluşması için bir şeyler yapmak gerekiyordu. Eski İzmir müzik, opera ve tiyatronun merkeziydi. Zaman içerisinde bu durumun tekrar yeşermesi için gayret içerisinde olduk. Tabii bu konularda mekân da çok önemli. İzmir’in içinde bulunduğumuz Fransa Konsolosluğu gibi eski mekanları vardır. Bu tarihi yerleri tekrar canlandırmak, eski haline getirmek, dolayısıyla insanların ilgisini de buralara çekmek lazımdı. Arkas Sanat Merkezi’ni, İzmir’de bir eksiğin tamamlanması ve eskiden olduğu gibi İzmir’in tekrar bir sanat şehri unvanını kazanabilmesi adına bir çaba olarak görmek lazım. Bir Roma atasözü, “Güzelliğe dönüşmeyen varlığın izi kalmaz” der. Keyif aldığım şeyleri geniş kitlelerle paylaşmayı seviyorum. Sosyal sorumluluk projelerimizin çıkış noktası tutku olarak adlandırdığım farklı ilgi alanlarım ve İzmir’e duyduğum sevgim oldu. Arkas Sanat Merkezi’nde uluslararası standartlarda sergiler açmaya gayret ediyoruz. Tek hedefim daha fazla insanın gelmesi. Çünkü sanatı daha fazla görmelerini tanımalarını isterim, insan tanıdığı şeyi sever ve sevdiği şeylerle ilgilenir.
Arkas Sanat Merkezi 1906 yılında ilk olarak Fransa Konsolosluğu olarak inşa edilmiş. Sonrasında sanat merkezi haline nasıl geldi?
19. yüzyılın başlarında İzmir Operası (Le Grand Theatre de Smyrne) ünlü Fransız tiyatro sanatçısı Sarah Bernard’ı sahnesinde coşku ile ağırlarken İzmir kültür hayatı en parlak dönemlerinden birini yaşıyordu. 1922 yılındaki yangın İzmir’in birçok önemli binası ile birlikte İzmir Operası'nı da tarihe gömdü. Ancak; bitişiğindeki Fransa Başkonsolosluk binası daha talihli bir yolda uzun yıllar boyunca Ege Bölgesi’ndeki Fransız vatandaşlarına hizmet vermeye devam ettikten sonra günümüzde bu binanın kültür etkinliklerini devralması tarihin hoş sürprizlerinden diye düşünüyorum. İzmir’in 130 yıl önce inşa edilmiş ve ayakta kalmayı başarmış nadir binalarından biri olan Fransa Konsolosluğu Binası’nın denize bakan bölümü 20 yıllığına kültür-sanat amaçlı faaliyetler için Arkas Holding’e tahsis edildi. Yaklaşık sekiz ay süren restorasyon çalışmaları neticesinde güçlü bir altyapıya kavuşan bina donanımlı bir sanat merkezine dönüştürüldü. 2011 yılında açılan Arkas Sanat Merkezi’nin ziyaretçi sayısında ciddi bir artış var. Kapalı olduğumuz dönemlerde bile arıyor, bir sonraki sergiyi soruyorlar. Okullardan çok yoğun ilgi var. Her sergide ziyaretçi sayımız artıyor. Tüm bunlar bize mutluluk ve daha güzel sergiler açmak için şevk veriyor. Tüm sergilerimizde olduğu gibi Picasso sergisi de ücretsiz. Dünyada başka yerde Picasso’nun bu kapsamdaki bir sergisini ücretsiz olarak gezemezsiniz.
PABLO PICASSO
“Matador” 1970
Tuval üzerine yağlıboya
© Succession Picasso 2019
Picasso sergisini Arkas Sanat Merkezi’nde sanatseverlerle buluşturma sürecini bizimle paylaşır mısınız?
Picasso-Mediterranée, 2017’de başlayıp 2019 sonuna kadar devam eden, Paris Picasso Müzesi başkanlığında, Akdeniz’e komşu 10 ülkeden 70 kurumun iş birliği ile gerçekleşen bir proje. Picasso ve Akdeniz arasındaki ilişkiyi irdeleyen sergiler serisi ve seminerler bütününden oluşuyor. Her kurumun bağımsız olarak kendi projesini oluşturduğu organizasyonun ana odağı, katılan her kurumun kimliğine saygı göstererek, Picasso’nun çalışmalarını ve ona ilham veren yerleri, konuları birleştirici bir yaklaşımla derleyip farklı bir sinerji yaratmak. Biz Arkas Sanat Merkezi açıldığından bu yana Fransa’nın önde gelen müze ve kültürel kurumları ile iş birliği içerisindeyiz. Uzun zamandır Arkas Sanat Merkezi’nde Picasso ile ilgili bir sergi yapma düşüncesi içerisindeydik. Küratörümüz Jean-Luc Maeso, üç yıl önce müzenin Yönetim Kurulu Başkanı ve Müdürü Laurent Le Bon’a, "Picasso ve Gösteri Sanatı" projesinden bahsetmesi üzerine, Paris Picasso Müzesi, Picasso-Mediterranée organizasyonuna Türkiye’yi temsilen, projelerini yakından bildikleri Arkas Sanat Merkezi’nin dahil olmasını teklif etti. 2017’den bu yana Picasso-Mediterranée kapsamında gerçekleştirilen pek çok organizasyon ve toplantıya iştirak edildi. Yapılan görüşmeler ve Arkas Sanat Merkezi’ndeki incelemeler sonucunda eser verilmeye değer bulundu ve Picasso Paris Ulusal Müze’si bu sergi için 60’tan fazla eser ödünç vererek gerçekten istisnai bir durum ile sergi yapıldı. Bunun yanında, Paris’te bulunan Julio Gonzalez Vakfı’ndan, Belçika’da özel bir koleksiyondan ödünç alınan eserler ve Opéra Garnier’den muhteşem kostümler getirildi. Ayrıca yurt içinden kurumlarımızın desteklerinin olması da bize mutluluk verdi. THY ana sponsorluğunda ve İzmir Büyükşehir Belediyesi resmi sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz sergimize İzmir Büyükşehir Belediyesi, Allianz ve İzmir Ticaret Odası da destekleriyle yanımızda oldular.
PABLO PICASSO
“Akrobat” 1930
Tuval üzerine yağlıboya
© Succession Picasso 2019
Picasso-Méditerranée projesinde sanatseverleri neler bekliyor?
Paris Picasso Müzesi ilk kez bir müzeye 62 eser verdi. Picasso’nun hayatında gösteri dünyasının çok da bilinmeyen ama Picasso için önemli olan bir yanı var. Onun için hayat zaten bir gösteri. O da bu gösterinin başrol oyuncusu. Onun için boğa güreşleri ve sirkler çok önemli. Küçükken babasıyla birlikte boğa güreşlerine sık sık gidiyorlarmış. Hafızasına çok yer etmiş. Birçok eserinde de boğa ve sirk figürleri var. Bale dünyası ile de yakın ilişki içerisinde, pek çok sahne tasarımı ve kostüm hazırlamış. Gösteri dünyasının sanatına olan yansımalarını hayatı boyunca ürettiği pek çok eserinde görebiliyoruz. Biz bu sergi kapsamında Arkas Sanat Merkezi olarak Picasso’nun bu yönünü anlatmak ve tanıtmak istedik. Daha önce yapılmamış olması bizim için önemliydi. "Picasso ve Gösteri Sanatı" sergisi Pablo Picasso’nun hayatı boyunca etkileri görülen gösteri dünyasına ait farklı temaları kapsaması bakımından dünyada bir ilk olacak. Ballet Russes, sirk, boğa güreşleri gibi gösteri dünyasına ilişkin eserler arasından tek bir tanesini seçmekten ziyade, sergiyi oluşturan tüm eserlerin genel olarak ziyaretçileri heyecanlandıracağını ve etkileyeceğini düşünüyoruz. Sergide tablo, heykeller ve kostüm eskizlerinin yanında sergilenen orjinal sahne kostümleri, dekorları ve Picasso’nun hayatına dair özel anıların fotoğrafları da bir araya getirildi.
Herkes onun Kübizm'ini bilir. Biz yaşlı Picasso’yu biliyoruz daha çok aslında. Genç ve farklı yönlerini bilen az. Dior kostüm yapıyor herkes biliyor da Picasso’nun yaptığı niye bilinmesin? İnsanlar bu kostümleri görünce şaşıracaklar. Sonra tiyatro sahnelerinin de dekor perde tasarımlarını yapıyordu. Bunları da görecekler.
Arkas Sanat Merkezi’ndeki Napolyon odasından bahseder misiniz?
Napolyon, Picasso gibi çok yönlü bir adam. Çocukluğumda Napolyon’u bir general, bir kumandan olarak çok beğenirdim. Büyüdükçe başka özelliklerini de takdir etmeye başladım. Bugün bizim normal kabul ettiğimiz ve kullandığımız pek çok uygulama hep ondan çıkmış. Lise eğitimi Napolyon’un icadıdır. Eğitim sistemini, medeni kanun sistemini hep o kurdu ve bunları iki savaş arasında yaptı, bu kısmı çok değerli. Arkas Sanat Merkezi yapılırken ben de bir odayı onunla ilgili detaylarla oluşturdum. Sergiler değişse de hep aynı şekliyle koruduğumuz bu odada Napolyon ve dönemi ile ilgili tablolar ve eşyalar bulunuyor. Baron Gérard atölyesinden Napolyon portresi, Napolyon’un Sainte-Hélène Adası’ndan naaşının alınmasını tasvir eden Jean Baptiste Henri Durand-Brager imzalı tablo, yine Napolyon’un Paris’in Les Invalides bölgesinde yer alan anıt mezarının 19. yüzyılda Robert Charles Mols tarafından yapılmış bir tablosu bu odada öne çıkan eserler arasında yer alıyor.
RÖPORTAJIN DEVAMI BU HAFTA ALEM'DE.