Bahar dönemini malum sebeplerden dolayı moda sektörü hayli sakin geçirdi. Bu dönemi nasıl değerlendirdin?
Öncelikle panik olmadan ruhuma ve bedenime iyi gelecek şeyler yaptım. Kendi sektörümdeki gelişmeleri zaman zaman okuyup araştırsam da ağırlıklı olarak geri dönüşüm ve doğal elyaflar üzerine yoğunlaştım. Yaklaşık yedi sezondur, sürdürülebilirlik adına koleksiyonda kullandığımız kumaşlarda daha duyarlı olmaya özen gösteriyorduk. Pandemi sürecinde daha hassas bir konu oldu bu benim için. Bu süreç, bundan böyle markam Lug Von Siga ve kendi adıma neler yapacağım ve yapmayacağım adına iyi bir pusula görevi gördü. Aromaterapi konusuna merak sardım.
Lug von Siga’yı kurduğumdan beri markamın bir kokusunun olmasını istemişimdir. Pandemi sürecinde aromaterapiye olan merakım artınca doğru zaman olduğunu düşündüm. Sentetik olmayan ve tamamen doğal yağlardan oluşan bir koku çıkarmaya karar verdim. Homemade Aromaterapi markasıyla bir araya geldik. Markanın sahibi Aslı San Bilgin ile hem bizim frekansımız hem de markalarımızın frekansı çok tuttu. İş birliği yaparak koku, dezenfektan sprey ve kolonya çıkarmaya karar verdik. Yaklaşık üç aydır koku üzerine çalışıyoruz. Sağlık Bakanlığı’ndan onay alır almaz sitemizden bu güzel gelişmeyi paylaşacağız
Bu arada moda tarafında neler oluyor?
Şu anda Lug von Siga İlkbaharYaz 2021 koleksiyonunun çekimlerini tamamladık. Dijital yoğunluğun olduğu bir dönemde, ben biraz daha organik yaklaşmak istedim sürece. Anolog bir çekim yaptık. Fotoğraf sanatçısı ve mimar Can Dağarslanı ile çalıştık. Hayatımızda bazı şeyleri yavaşlatabilme ve sabırsızlığımızdan sıyrılma tavrı, ekip olarak da hepimizin yeni deneyimlediği, farklı bir histi bizim için. “Hemen olsun bitsin ve bir sonraki koleksiyona geçelim” düşüncesinin çok da doğru olmadığını hatta yaratıcılığı körelttiği konusunda bir kez daha hemfikir olduk. Çekimlerden sonra look book’u ve sanatsal video’muzu New York ve Londra showroom’larına yolladık. Bu dönemin bir sonraki koleksiyon satış performansını nasıl etkileyeceğini biraz da bekleyerek deneyimleyeceğiz açıkçası.
Lug von Siga tasarımlarının büyük çoğunluğu geri dönüştürülebilir kumaşlardan oluşuyor bildiğim kadarıyla.
Evet, Lug Von Siga için sürdürülebilirlik konusuna daha fazla yoğunlaşmaya ve kumaşlarda yıllardır vegan cupro kullanarak başlattığımız bu tavrın biraz daha altını çizmenin doğru olacağını düşünüyorum. Bu bağlamda tüketiciyi de yönlendirmek ve bilinçlendirmek bizlerin görevi olmalı. Elimizde kalan kumaşları değerlendirerek faklı tasarımlarla tüketiciye sunmak da bunlardan biri. Sürdürülebilirlik konusu çok geniş bir yelpaze; sadece bir şeyleri doğru yapmak yeterli olmuyor, hali hazırda daha fazla emek harcamak ve derinleşmek gerektiğini düşünüyorum. İsveç ve Danimarka, bu sürecin öncülerinden. Geri dönüşüm konusunda hayranlık uyandıran markaları var. Tekstil devi bir ülke olarak sorumluluklarımızın daha fazla olduğu inancındayım.
Peki, bundan sonrası için neler ön görüyorsun?
Moda tasarımcıları olarak çevreye duyarlı ve geri dönüşümlü ürünlere ağırlık vermeliyiz. Bundan sonrası için pek çok tasarımcının hemfikir olduğu konu, online satışların daha fazla olacağı. Sezon sayıları azalacak. Yerel tasarımcılar ve ürünler daha fazla değer görecek.
Fotoğraflar: Doruk UĞURLUER