‘Printwear’a olan ilginiz nasıl başladı, nasıl bir eğitim aldınız?
Atelier Tenera’nın kurucuları olarak Londra Central Saint Martins’de tekstil tasarımı ve mimarlık alanlarında eğitim alıyoruz. Markamız bu iki benzer fakat tezat sanat dallarının vizyonlarını taşıyor. Çok yönlü bir marka olarak ilerleyişimizde hem tekstil tasarımının deneyselliğini hem de mimarlığın teknik alt yapısını barındırmaya çalışıyoruz.
Kumaş boyama teknikleriniz neler?
Ürettiğimiz her koleksiyonda farklı bir teknik uygulamaya özen gösteriyoruz. Farklı kültürlerden tradisyonel boyama tekniklerini birinci elden tecrübe edip, bunları kendi yaratıcılığımızla birleştirerek doğal kumaşlar üzerine uyguluyoruz. Bazen doğal gıdaları, tencerelerde kaynatıp boyama işlemlerini yaparken, bazen de kök boya, dijital baskı, emprime baskı gibi teknikleri kullanıyoruz. Bu yöntemler hem bizi tecrübe açısından besliyor hem de Tenera’yı görsel ve çok yönlülük açısından zenginleştiriyor.
Tenera’yı sürdürülebilir kılan da bu özellikleri olmalı.
Atelier Tenera olarak kullandığımız yüzde yüz doğal malzemeler ve boyama yöntemleri ile maksimum sürdürülebilirlikte bir marka olmayı hedefliyoruz. Bizim için sürdürülebilir olmanın tanımı, hem üretim hem de kullanım sürecinde markamızın doğaya ve insana olabilecek en hassas şekilde yaklaşmasıdır.
Peki, benimsediğiniz bu değerleri tekstil sektörüne nasıl entegre ediyorsunuz?
Üretim sürecimizde doğal kumaşlarımızın bütününden yararlanmayı hedeflemekle beraber kalan kumaşlarımızı yeniden kullanabileceğimiz tasarımlar yaratıyoruz. Böylece atık miktarını en aza indirgiyoruz. Beraber çalıştığımız zanaatkarların hak ettiği değeri bulduğu ve emeği geçen herkesin ön planda olduğu bir düzen yaratmaya çalışıyoruz. Hassas bir şekilde ürettiğimiz her ürünün ona sahip olan insanın bedenini ve zihnini huzurlu hissettirmesini diliyoruz. Tenera olarak bizi besleyen değerlerimiz ile daha fazla insana dokunabileceğimiz sosyal sorumluluk projelerini kısa zamanda hayata geçirecek olmanın heyecanındayız.