Atelier38'in Tasarım Hikayesi

Didem Karagöz Yıldız

Stilinizi nasıl tanımlarsınız?

Nihan Kayabal: Klasik ve spor diyebilirim. Kıyafetlerimin içinde konforlu ve şık hissetmek benim için önemli, hatta çok sevdiğim parçaların farklı renklerini satın alırım ve genelde aynı markaları tercih ederim.

Didem Karagöz: Genellikle klasik giyinirim. Rahatlık benim için en önemli kriter. Kıyafetlerimin içinde kesinlikle huzurlu hissetmek isterim, kalıp ve dikiş takıntım olduğu için güvendiğim belli başlı markaların oturmuş ürünlerine öncelik veririm.

Asla giymem dediğiniz bir parça var mı?

N.K: Altı yüksek sneaker'lara kesinlikle alışamadım ve giyeceğimi düşünmüyorum.

D.K: Üzerinde marka ismi abartılı şekilde yazan ürünler beni çok rahatsız ediyor.

Atelier 38 nasıl ortaya çıktı?

N.K: Yıllardır, birçok dünya markasının triko üretimini yapıyoruz. Bu tecrübeyi kullanmak ve dolabımız için istediğimiz ürünleri kendimiz üretmek, hep yapmak istediğimiz bir projeydi. Yoğun iş temposu nedeniyle hep erteledik, yaklaşık üç sene önce ise ufak ufak başlayalım derken proje olgunlaştı...

Atelier38 beklediğimizden daha hızlı bir ivmeyle şekillendi. İsmin özel bir anlamı var mı?

D.K: Bizim için çok özel; şimdiye kadar iki farklı üretim merkezimiz oldu ve tesadüfen ikisinin de kapı numarası 38. Bu sayı bize uğurlu geliyor ve yeni markamız da 38 ile çıkış yapsın istedik.

Bu sene Ezgi Apa ve Tuğçe Yüzbaşıoğlu ile iş birlikleriniz oldu. Başka sürpriz isimler de olacak mı?

N.K: Biz Atelier38 ürünlerini severek taşıyabilecek, gardırobuna ve yaşam stiline beğenerek entegre edebilecek kişilerle iş birliğine her zaman açığız. Hem Ezgi Apa hem Tuğçe Yüzbaşıoğlu, Atelier38 trikolarını o kadar güzel taşıdı ki bizim açımızdan çok güzel, çok keyifli iki çalışma oldu. İlişkilerimiz çok organik gelişti, hatta Ezgi toplantılarımız sırasında spontan olarak Atelier38 için iki model tasarladı. Eğer kimyası markamıza uygun isimlerle denk gelirsek yine bu tip çalışmalar yapabilmeyi isteriz memnuniyetle.

Tekstil sektöründe sürdürülebilirliğin önemi yadsınamaz. Siz bu anlamda neler yapıyorsunuz?

D.K: Sürdürülebilirlik anlamında modada en büyük sıkıntı, bir yılda 5-6 koleksiyon çıkarmak, hızlı satılıp hızlı tüketilen ürünler hazırlamak. Biz bunun tam tersini yapmaya gayret ediyoruz. Ürünlerimiz düşünülerek satın alınsın, bir ihtiyaca hizmet etsin ve uzun yıllar kullanılsın istiyoruz. Her sezon koleksiyonumuzdaki en az 3-4 ürünümüzü stokta atıl bulunan kaşmir veya yüzde 100 yünlerimizi kullanacak şekilde tasarlamaya önem veriyoruz. Yüzde 100 pamuklarımız organik sertifikalı ve organik üretim yapıyoruz. Sosyal sürdürülebilirlik anlamında kadın istihdamına, kadınların ekonomide söz sahibi olmasına çok önem veriyoruz.

Favori kombininiz nedir?

N.K: Jean, ince bir triko üzerine blazer.

D.K: Kargo pantolonlarımın veya işe giydiğim bol kumaş pantolonlarımın üzerine Atelier38 kazaklarım.

Gardırobunuzun öne çıkan en değerli üç parçası nedir?

N.K: Bol paça pileli kumaş pantolonlarım yaz-kış benim için çok kurtarıcı ve önemli. Mutlaka benzer pantolonlarımın 3-4 rengi bulunur ve çok düşünmeden kombin yapmama yardımcı olur.

D.K: Her sezon ürettiğimiz basiclerden renk renk alıyorum; ister etek, ister pantolon, ister jean her şeyin üzerine kombinleyebiliyorum. Çok büyük rahatlık.

Aksesuarla aranız nasıl?

N.K: Takılarım benim için çok önemli. Küpelerim ve yüzüklerim olmadan evden çıkmam ama çok sık takı alan bir insan da değilim. Kullandığım çoğu takı ya aileden kalma ya sevdiklerimin hediyesi ya da çok sevdiğim arkadaşlarımın tasarımları. Yeni bir şey alıp takmam için gerçekten çok beğenmem lazım.

D.K: Aksesuar takmayı çok severim; özellikle küpe ve kolye. Kıyafetin havasını, insanın ruhunu tamamen değiştirdiğine inanıyorum.

Koleksiyon tasarım sürecini bizimle paylaşır mısınız?

N.K: Tasarıma her sezon bizi etkileyen bir hikayeyle başlıyoruz; bazen bir kitap, bazen bir şehir bazen de bir eser veya artist olabiliyor. Koleksiyondaki detaylarda hep bu etkinin ufak ipuçları oluyor; örneğin 2024 kışı için ilham kaynağımız modern öncü Türk kadın sanatçılar. Koleksiyonun detayları bu konsept üzerinden şekilleniyor. Tasarımcı Tuğçe Özocak ile 3-4 sezon boyunca çok başarılı ve keyifli bir iş birliğimiz oldu. 2024 yazı için İngiliz triko tasarımcısı Lily Gill ile çalışmaya başladık. Tasarım sürecini Lily ve marka ekibi beraber götürüyoruz.

Nihan Kayabal

İlham kaynaklarınız neler?

D.K: Esasında hayat insan için bir ilham kaynağı; yaşadığımız çevre, etrafımızda gördüğümüz insanlar, yaşamlar, izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, gittiğimiz sergiler, seyahatler, yaptığımız sohbetler. Bunların hepsi bir bütün olarak farklı şekilde ve zamanlarda insana ilham veriyor.

Koleksiyonunuza triko dışında başka ürünler de eklemeyi düşünüyor musunuz?

N.K: Triko dışında bir ürün eklemek şu anda planlarımızda yok, fakat trikonun hayal edilemeyecek kadar çok kullanımı var. Ayakkabıdan dış giyime, ev tekstilinden mobilyaya kadar bu opsiyonları zamanla değerlendirmeyi düşünebiliriz.

İki kardeş marka kurmak, birlikte çalışmak nasıl hissettiriyor?

D.K: Çok uzun yıllardır beraber çalışıyoruz. İlk yıllar biraz zorlanmıştık. Ne zaman ki herkesin şirketteki rolü belli oldu, sınırlarımızı çizdik ve beraber çalışmak kolay bir rutine girdi. Artık bir arada olmak bize güven veriyor. Başka türlüsünü düşünmek zor açıkçası.

Size ilham veren seyahat rotaları nereler?

N.K: Ben şehir insanıyım ve tatillerimi farklı şehirlerde geçirmeyi seviyorum. Sokaklarda gezmek, insanları izlemek, farklı kültürleri incelemek, sergi ve müze gezmek, farklı mutfakları tatmak benim için en büyük ilham kaynakları.

D.K: Her tür yeni yer benim için seyahat rotası olabilir. Farklı ülke, farklı kültür, farklı yaşamlar beni besliyor. Dinlenmem için hareket etmem, gezmem, görmem, tanımam gerekiyor. Açıkçası deniz seyahatine bile gitsem mobil olmam lazım.

Sonbahar-kış sezonu için gardırobunuza neler eklediniz?

D.K: Ezgi Apa iş birliğimiz için ürettiğimiz "sleeve drama" modelinin her renginden aldım. Bir de Tanya modelimiz için styling yaparken Bengisu Gürel özellikle takılıp çıkarılabilir çiçekler istedi. Atölyede kızlar harika çiçekler yaptılar. Renk renk aldım, çok güzel bir aksesuar oldu.

En çok ne satın alırsınız?

N.K: En çok kitap ve kozmetik alırım, kitapçılara ve kozmetik mağazalarına girdiğimde kendimi engelleyemiyorum.

D.K: Evime obje almayı çok seviyorum. İki obje arasında kararsız kalırsam birini kendime, diğerini sevdiğim birine alıyorum.

Tasarımlarınızı başkalarının üzerinde görünce neler hissediyorsunuz?

D.K: Çok büyük mutluluk, tasarladığınız bir şeyin beğenilmesi, birinin üzerinde olması. Yıllardır üretim yapıyoruz; yurt dışında mağazalarda, İstanbul'da insanların üzerinde üretimlerimizi görmeye çok alıştık ama kendi markanı görmek bambaşka bir gururmuş.

Tasarladığınız ilk parçayı hatırlıyor musunuz?

D.K: İlk tasarımlarımız pandemi zamanında ortaya çıktı. Sürekli açık havalarda, bahçelerde; arkadaşlarımızla, ailemizle bir araya geliyorduk. Biz de pançolar, şallar yaptık.

Fotoğraflar: Selin Saral