1996’dan bu yana UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan Salzburg, Ortaçağ’dan kalmış tarihi dokusu, zarif meydanları, görkemli kale ve katedralleri ile butik bir Avrupa kenti. Klasik müzik dehası Wolfgang Amadeus Mozart’ın doğup büyüdüğü, besteleriyle tüm dünyayı bambaşka rüyalarla buluşturduğu kent, görmeniz gereken adresler arasında yer alıyor. Salzburg bu yüzden Mozart’ın şehri olarak da anılıyor. Olmazsa olmaz Mozart çikolataları ve daracık sokaklarında gezinen şık insanlarıyla keyif alacağınız bir rota!
Bu kentte gezerken iki farklı duyguya kapılabilirsiniz. Sanat tarihi kitaplarında dolaştığınızı ya da canlı bir film platosunda olduğunuzu hissedebilirsiniz. Festival zamanında gidecek olursanız, tarihi binaların açık hava tiyatro ya da opera sahnelerine dekor olduğuna da şahit olabilirsiniz. Bu kentte; ünlü markaların yer aldığı alışveriş noktalarıyla karşılaştığınız zaman ise aynı zamanda popüler, lüks bir şehirde de olduğunuzu anımsayacaksınız. Alpler’in kuzeyinde Mönchsberg dağlık bölgesiyle hem doğanın hem de tarihin nimetlerini aynı anda keşfediyorsunuz. Keyfini çıkarmalısınız! Çevresinde tuz madeninin çıkarıldığı Salzburg ismini tuzdan kale anlamına gelen Almanca tuz (Salz) ve kale (Burg) kelimelerinin birleşiminden almış. Zengin tuz yatakları sayesinde ekonomik olarak gelişen Salzburg, günümüz Avusturya eyaletleri içinde bir başpiskopos-prens tarafından bağımsız olarak yönetilmiş tek bölge. Kendisi ile aynı adı paylaşan eyaletin de merkezi olma özelliğini taşıyor.
Kentin nüfusu ise 150,000. Bu sayede Viyana, Graz ve Linz şehirlerinden sonra Avusturya’nın 4. büyük kenti. Almanya sınırına yakın, başkent Viyana’nın yaklaşık 295 kilometre uzağında yer alan şehre ulaşmak için tren yolunu tercih edebilirsiniz.
Tarih kokan eski binaları, Arnavut kaldırımlı dar sokakları ile Ortaçağ’a ışınlandığınızı düşünürken görmeniz gereken adreslerin başında Mozart’ın müze haline getirilen doğduğu ve yaşadığı evler geliyor. Badem ezmeli çikolatalarını da yemeyi bu esnada ihmal etmeyin. Mozart Wohnhaus, Mozart’s Geburtshaus ve tabii Mozartplatz, adından da anlaşılacağı üzere Mozart’ın heykelinin yer aldığı hoş bir meydan. Bir Barok katedrali olan Salzburger Katedrali, Avrupa’nın en büyük Ortaçağ kalelerinden biri olan Hohensalzburg Kalesi, Hellbrunn Hellbrunn Palace ve Kalesi, Arenberg, Johannes, Leopolsdkron, Fransis Sarayları, St. Peter ve St. Sebastian Kiliseleri de ziyaret edilmesi gereken diğer yerler arasında yer alıyor. Şehrin içinde soluklanabileceğiniz yeşilin binbir tonuna sahip, form verilmiş bitkilerle çevrili parkların yanında doğal vistası da yine sizi tam kalbinizden etkileyecek.