Saffet Emre Tonguç / Fotoğraflar: iStock
Eski Şehir (Stare Mesto)
Şehrin batı yakasında yer alan Stare Mesto, aynı zamanda tarihi merkez olarak da kabul ediliyor. Daracık, arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken Ortaçağ’ın gizemini, efsununu ve yoğun karamsarlığını hissediyorsunuz. Sokaklar sizi Eski Şehir meydanına (Staromestske Namesti) ulaştırıyor. Sekiz muhteşem kulenin çevrelediği meydanın tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı Jan Hus’un heykelini göreceksiniz. Meydanda aynı zamanda II. Dünya Savaşı sırasında hasar görmüş Eski Belediye Binası (Staromestske Radnice) ile onun karşısında Tyn Kilisesi yer alıyor. Dışı gotik, içi barok tarzda olan, asimetrik kuleleriyle yeryüzünün dişi ve erkek özelliklerini temsil ettiği söylenen bu muhteşem kilisede ünlü gökbilimci Tyco de Brahe’nin mezarı bulunuyor. Tarihe dokunmanın verdiği keyfi, meydandaki kafé ve pub’lardan birine oturarak perçinleyin.
St. NIcholas Katedrali
14. yüzyılın ikinci yarısında, IV. Charles tarafından yaptırılan bu küçük katedral sizi kristal avizesi ve zarif tavan freskleriyle büyüleyecek. Bahçesinde dolaşırken Prag’ta olmanın ayrıcalığını hissedeceksiniz.
Astronomik Saat
Hazır Eski Şehir meydanına gelmişken 15. yüzyılda Jan Huss tarafından inşa edilen, üzerinde 12 havari heykeli bulunan, zamanı hem Gotik numaralarla hem de günümüz rakamlarıyla gösteren astronomik saati mutlaka görün. O dönem Praglıların en büyük korkuları; Türk istilası (elindeki sazla sefahat ve zevki temsil eden heykel), ölüm, açgözlülük ve kibirmiş, bunlar da dört heykelle temsil edilmiş! Saatin en büyük özelliği, saat dışında ayları, günleri ve burçları da göstermesi.
harles Köprüsü (Karluv Most)
Köprüler şehri olarak da bilinen Prag’ın “görülmezse olmaz”larından. Kral IV. Charles tarafından 13. yüzyılda şövalye dövüşleri için yaptırılan Vltava Nehri üzerindeki bu köprüden geçmek tarihte yolculuk gibi. 19. yüzyıla kadar şehrin tek köprüsü olan ve üzerindeki 33 heykel ve kabartmanın bulunduğu Karluv Most, gün doğumu ve gün batımında, doyumsuz bir güzellik vaat ediyor. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği köprüde göreceğiniz müzisyenler, ressamlar ve hediyelik eşya satıcılarının görevi ise sizi geçmişten günümüze döndürmek.
Prag Kalesi
(Prazsky Hrad)
870 yılında inşa edilen kale, Prag’da yerleşimin ilk başladığı yer olarak kabul ediliyor. Her ne kadar yapımına kale olarak başlansa ve adını bundan alsa da, bina zamanla bir şato haline dönüşmüş ve Çek krallarının ikametgahı olmuş. Rönesans, Barok ve Neo-klasik tarzların güzel özelliklerini bir arada taşıyan kalede, Prag’ın dillere destan bahçelerini de ziyaret edebilirsiniz. Sanatı desteklemesiyle tarihe geçen II. Rudolf’un koleksiyonu da burada bulunuyor.
YAZININ TAMAMI ALEM'DE.