Galler Prensesi Catherine, Resmi Olarak Kamusal Kraliyet Görevlerine Geri Döndü
2 dakika okunma süresi
Kenan HÜRDENİZ
Yaklaşık 1 saat 20 dakikalık bir uçak yolculuğu sonrasında Saraybosna havaalanına ulaşıyoruz, uçak alçalmaya başlayınca ilk dikkatimi çeken, göz alıcı yeşil bitki örtüsü oluyor. Havaalanından 5-10 dakikada Saraybosna’ya ulaşabiliyorsunuz. Aynı zamanda tren veya otobüsle Mostar’a ulaşabilir, bir diğer seçenek ise alandan araç kiralayarak yol alabilirsiniz. Biz alandan kiraladığımız araçla, kah nehir kenarı, kah alabildiğine yeşillikler içinde yaklaşık 2 saatlik keyifli seyahatten sonra Mostar’a vardık. Şehrin girişinde oldukça büyük şehitlikler karşıladı bizi... Sanırım ilk kez bu kadar büyük bir şehitlik gördük ve içimiz acıdı. Çekişmenin en acısına, savaşın ve politikanın masum insanları hedef alan yıkıcılığına geçmişinde tanıklık eden kent bu sebeple fısıldadıklarıyla aynı zamanda bir hüzün şehri...
Kendinize bir Boşnak kahvesi söyleyin!
Otelimize yerleşikten sonra, Old Town’a indik, nehir kenarında hoş bir kafeye oturup, hemen olmazsa olmaz bir kahve siparişi verdik. Tabii ki öncelikle vazgeçilmezimiz Türk kahvesini sorduk gelen garsona... Maalesef Türk kahvesi olmadığını ama Boşnak kahvesinin de Türk kahvesine çok bezediğini öğrendik. Boşnak kahvemizi keyifle içtik. Cezveyle servis edilen Boşnak kahvesini gerçekten tavsiye ediyor, mutlaka denenmesi gerekenler listenize eklemenizi öneriyoruz. Yorgunluğumuzu attıktan sonra, sıra tarihi Bakırcılar Çarsı’na geldi. Biraz bakırcılar çarsısında gezindik... Gezerken sanki bu şehir bir yerden tanıdık diye düşündük. Her yerde Osmanlı izlerini görmek mümkün, camiler, pazarlar, köşkler, Türk evleri...
Önce fotoğraf sonra yemek
Bizim gezimizin ana amacı fotoğraf olduğu için gün batımına kadar vaktimiz vardı. Dolayısıyla şehrin merkezini köşe bucak gezdik ve bol bol muhteşem fotoğraflar çektik. Fotoğrafın ardından sırada, benim için en keyifli bölüm geliyor... Ziyaret ettiğiniz bölgenin lezzetlerini tatmak! Mostar Köprüsü’nün çok yakınında bulunan Şadırvan Restoran’da Bosna’ya özgü oldukça lezzetli tatları bulabilirsiniz. Bizim gibi tavsiye edilen “Cevabi” denilen İnegöl köfteyi andıran Bosna’ya özgü köfte ve karışık kebap yiyebilirsiniz. Zira bu keyifli lezzet adına hiç pişman olmayacağınızı söyleyebilirim. Diğer yandan Bosna’da mutlaka “burek” (börek) denemelisiniz... Restoranda geleneksel kıyafetleri içindeki güler yüzlü garsonların servisleriyle adeta zaman yetinizi kaybedebilir ve kendinizi gerçek bir Bosnalı gibi hissedebilirsiniz. Bosna’da genel itibariyle herkes güler yüzlü ve misafirperverler... Hele sizi ağırlayan Bosnalılar Türk olduğunuzu öğrendiler mi sıcaklık daha da artıyor.
Neretva’nın dingin süzülüşü
Mostar’ın ihtişamı Mostar küçük ve şirin bir kasaba... Dolayısıyla kolayca gezilebilir, her yer yürüyüş mesafesinde. Tabii ki buranın en etkileyici yeri tarihi Mostar Köprüsü... Köprünün günbatımı, gecesi, gündoğumu her biri ayrı güzel. Neretva Nehri’nin köprünün altında harika rengiyle süzülüşü, ışıkların bu nehre yansıması hayallere dalmanıza olanak tanıyor. Mostar Köprüsü’nün “ben hala buradayım” dercesine ihtişamlı duruşu benim gibi sizleri de mutlaka etkileyip geçmişe yolculuk yaptıracaktır.
Blagaj Alperenler Tekkesi ve dervişler
Bosna Hersek’in güneyindeki Mostar kenti yakınlarında bulunan Blagaj Alperenler Tekkesi, Buna Nehri’nin kaynağının bulunduğu yere 600 yıl önce Anadolu’dan gelen dervişler tarafından kurulmuş.Tekkede Sarı Saltuk’a ait olduğu sanılan bir mezar da bulunuyor. Tekke, başta Türkiye olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinden gelen turistler tarafından ülkede en çok ziyaret edilen yerler arasında... Hal böyle olunca Mostar’a gitmişken 14 kilometre mesafedeki Blagaj Alperenler Tekkesi’ne de uğranmalı, nehir yanınızda akarken güzel bir öğlen yemeği yemelisiniz... Öğle yemeğinde ise bu kez alabalık tercih edebilir ya da “ben kebaba doymadım” diyerek kebap ziyafetine devam edebilirsiniz.
Poçite ve Kraviçe Şelalesi peşinde
30 kilometre mesafede ise tamamıyla bir Osmanlı köyü olan Poçitel bulunuyor. Bosna Hersek bölgesinin hayat kaynağı olan “Neretva”nın hemen yanında bulunan Poçitel, aslında Osmanlıların sınır kasabasıymış. Poçitel, Osmanlı’nın Batı’daki en büyük rakiplerinden olan Venediklilere bağlı Dubrovnik ile sınır komşusu. Tamamen taştan inşa edilmiş bu sınır kenti, Osmanlı’nın askeri mimari dehasının en iyi örneklerinden biri olarak anılıyor. Son olarak Kraviçe Şelalesi’ni görmenizi önerebilirim. Pek çok basamaktan inilerek ulaşılan şelaleler bakir kalmış. Şelale Mostar ile Saray Bosna arasında güzel bir mola noktası olabilir. Şehre 46 kilometre uzaklıkta olmanıza rağmen gittiğinize değecektir.