Londra‘daki otel sayısı, bir hayli fazla olsa da bazıları çok özel otellerdir. 45 Parklane da servisi, konumu, odaları ve detayları ile tam bir butik otel. Mayfair’e 10 dakika mesafedeki otel, 45 süiti ve Hollywood şıklığı ile sizleri bekliyor. Bazı odaların kendisine ait balkonu da bulunmakta. Otelin girişinde dünyaca ünlü Cut restoran hizmet vermekte. Londra‘nın en iyi üç restoranından biri olan Cut by Wolfgang Puck, geceleri şık misafirlerini, gündüzleri ise kahvaltı servisi ile misafirlerini ağırlıyor. Otelin birinci katında ise çok sevimli bir kokteyl barı yer alıyor.
25 kanal evinden oluşan ve 225 odası bulunan Pulitzer Amsterdam, şehrin en keyifli noktasında. Her odası farklı olan otelde odalar; kanal ve bahçe odaları olarak ikiye ayrılıyor. Otel, şehrin en önemli noktalarına yürüme mesafesinde; otelin bulunduğu sokaklardan biri ise meşhur dokuz paralel caddeden biri. The Pulitzer Amsterdam’ın ayrıca Jansz isimli a la kart bir restoranı da bulunuyor. Amsterdam havalimanından otel 30 dakika olup Uber dahil otele ulaşım çok kolay. Otel çoğunlukla dolu olduğu için önceden rezervasyon yaptırmayı unutmayın.
1894 yılından beri otel olarak kullanılan ve iki senedir renovasyonu süren St. Regis Rome, kapılarını 161 odası ile yeniden açtı. Gerçek saray olan otel, bence İtalya‘nın en güzel oteli. Her detayın çok ince düşünüldüğü St Regis’in ‘butler’ servisi, kahvaltısı ve Lumen Bar’ı görülmeye değer. Burada bir İtalyan markası olan Bottega Veneta ismini taşıyan inanılmaz bir süit de bulunuyor. Havalimanına 40 dakika mesafede olan otel, tren istasyonuna ise beş dakika yürüme mesafesinde. Otelin lobisinden içeri girer girmez, büyülü bir dünyaya adım attığınızı hissedeceksiniz.
Fransa’nın Dordonya Bölgesi’nde yer alan gerçek bir şato burası. Château de la Bourlie, bir ailenin özel mülkü ve onlar tarafından yönetiliyor. 800 yıldan beri aynı aile tarafından kullanılan ve şu andaki jenerasyonun butik otel olarak hizmete açtığı şatoda, kendinizi bir anda başka bir yüzyıla ışınlanmış gibi hissediyorsunuz. Altı süitli oteli, özel davetler için kiralama imkanınız da var. Bu arada süitlerin arasındaki mesafe o kadar uzak ki, diğer süitte kimin kaldığını görmüyorsunuz. Süitlerin her biri, farklı bir temada dekore edilmiş.
Kopenhag, bu butik otel açıldığından beri çok konuşuluyor. Sahibi Alexander Kolpin kraliyet operasında balet olarak görev yapmaktaymış ve senelerin tecrübesi ile ortaya çok güzel bir otel çıkarmış. Nyvahan Kanalı’nın hemen kenarında yer alan 54 odalı otel, ayrıca Stroget Caddesi’nin de çok yakınında. Otelin mimarisi ise Kolonyal tarzı ve her parçayı otelin sahibi kendisi seçmiş. Otele müşterileri dışında dışarıdan da çok sayıda gelen oluyor. Ayrıca Tata isimli bir barı ve gün boyu atıştırabileceğiniz Sanders Kitchen restoranı da otelde mevcut.