GÖBEKLİTEPE
Bugünlerde popüler kültür içerisinde kendisine yer bularak “Atiye” dizisinde yardımcı rol oynayan Göbeklitepe, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesi tarafından yürütülen kazılarda gün yüzüne çıkarıldı. İnsanlığın tarihinin aydınlatılmasında son derece önemi olan kent, dünyanın bilinen en eski kült yapılar topluluğu olması bakımından dikkat çekiyor. Yapılan kazılarda herhangi bir mimari yapıya rastlanılmasa da ortaya çıkarılan dikilitaşlar görülmeye değer. Kuruluşu M.Ö. 10000 yılına tekabül eden kentte kendinizi bir zaman yolculuğunda hissedeceğinize eminiz.
ÇATALHÖYÜK
Günümüzden dokuz bin yıl önceye gidersek Orta Anadolu’da Çatalhöyük Neolitik Kenti’ni buluruz. Kent 1958 yılında arkeolog James Mellaart tarafından keşfedilmiştir. Neolitik Çağ’da yerleşim yeri görevi gören Doğu ile Kalkolitik Çağ’da iskan edilen Batı höyükleri iki bin yıl boyunca insanlara ev sahipliği yapsa da Tunç Çağı’nda terk edilmiş. Son derece gelişmiş bir mimari yapıya sahip olan şehirde sokaklar, su ve drenaj kanalları, avlular ve konutlar yer alıyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan şehri gezerseniz dokuz bin yıl öncesinin insanlarının nasıl yaşadıklarına tanık olabilirsiniz.
HATTUŞAŞ
Çorum Boğazkale’de yer alan Hattuşaş kenti, bir diğer UNESCO Dünya Mirası. M.Ö. 1600 yılı ile M.Ö. 1178 yılları arasında Anadolu’da hüküm sürmüş olan Hitit İmparatorluğu’na başkentlik yapan şehir, geç Tunç Çağı’ndan kalma. Fransız arkeolog Charles Texier tarafından 1893 yılında keşfedilen şehirde beş kültür katı ortaya çıkarıldı. Hatti, Asur, Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntıları görmek adeta Anadolu’nun binlerce yıllık tarihine tanık olmak gibi bir şey.
LAODIKEIA
M.Ö. 1. yüzyıldan kalan Laodikeia, Anadolu’nun fazla bilinmeyen ama tarihi kalıntıları ile büyüleyen Ege kentlerinden biri. Kentin adı eski kaynaklarda “Lykos Nehri’nin kıyısında yer alan Laodikeia” diye geçiyor. Milattan önce 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulan kent, ismini Antiokhos’un eşi Laodike’den alıyor. Kumaşları ile ünlü olan Laodikeia, 1961-1963 yılları arasında Quebec Laval Üniversitesi tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Büyük ve küçük tiyatro, stadyum ve gimnazyum, anıtsal çeşme, meclis binası ve tapınaktan oluşan kent bugün Denizli ilinin sınırları içerisinde yer alıyor.
MİLET
Ege’nin en önemli antik kentlerinden olan Milet’ten çıkarılan kalıntılar, bugün dünyanın çeşitli müzelerinin olmazsa olmaz parçaları arasında yer alıyor. Berlin Bergama Müzesi’ndeki Miletos Agora Kapısı Milet’ten çıkarılan en önemli parçalardan biri. Kökeni Cilalı Taş Devri’ne dayanan kent, Bronz Çağı’nda Anadolu ile değil, Ege ile ilişki kurarak gelişmiş. Fransız arkeolog Olivier Rayet tarafından 1873 yılındaki kazılarda ortaya çıkarılan Milet, sanat eserleri ile öne çıkmakla beraber, Ege tarihini aydınlatması bakımından günümüzde önem taşıyor.
PERGAMON
2014 yılında UNESCO Dünya Mirası olarak tescillenen Pergamon, M.Ö. 282-133 yılları arasında Pergamon Krallığı’na başkentlik yapmış bir şehir. Pergamon’un ismi Pergamos isimli bir mitolojik kahramandan geliyor. Denilen o ki, Pergamos Teuthrania kralını öldürüp kenti ele geçirmiş. Kentin önemli simgelerinden olan Pergamon Büyük Alterı bugün Berlin’de sergileniyor. Kent akrapol, orta kent ve aşağı kent olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Pergamon derisi olarak bilinen parşömenin bulunduğu şehre giderek insanlık tarihinin izlerini sürmenizi tavsiye ederiz.
SAGALASSOS
Bugün Burdur ilinin sınırları içerisinde yer alan Sagalassos antik kentini görkemli çeşmeleri ile biliyoruz. 1706 yılında Fransız bir gezgin olan Paul Lucas tarafından keşfedilen kent, dünyanın en yüksek rakımlı tiyatrosuna sahip. 1999 yılında kentte bulunan iskeletlerden alınan DNA, Türklerin Rum ve Ermeniler’in yanında Anadolu’nun yerel halkları ile de kaynaşmış olduğunu göstermesi bakımından önemli. Ayrıca antik dönem heykel sanatının en güzel örneklerinden kabul edilen Zeus, Hera, Ares, Athena ve Poseidon heykelleri Antik Yunan’da Pisidya bölgesinin başkentliğini yapan Sagalassos’ta üretilmiş.
SARDES
Hepimiz ilkokulda öğrenmişizdir. Tarihte bilinen ilk para Lidyalılar tarafından kullanıldı. M.Ö. 1300 ile 546 yılları arasında Gediz Nehri ve Küçük Menderes arasındaki coğrafyada hüküm süren Lidya’ya başkentlik eden Sardes bugün Manisa ilinin sınırları içerisinde yer alıyor. Sardes yalnızca tarihte ilk paranın değil, aynı zamanda ilk turistik otelin ve ilk karlı zeka oyunun da kullanılmaya başladığı kent. Kral Yolu’nun başlangıcı kabul edilen Sardes, kuvars taşı ve altın rezervleri ile de ünlü. Sardes’e giderseniz Batı Anadolu’nun yedi tapınağından biri olan Artemis Tapınağı’nın burada inşa edildiğini unutmayın.