Son Fransa kraliçesini, zamanı ve mekanı aşan ünlü sözü "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" ile tanıyoruz. Muhtemelen Marie Antoinette, Fransa kraliyet tarihinin en kötü şöhretli isimlerinden biri. Peki, bütün bunlar bir yanlış anlaşılmadan ibaret olabilir mi? Marie Antoinette, koşulların kurbanı olabilir mi?
Marie Antoinette, 1755 yılında Avusturya'da doğdu ve Alman asıllı olması, Fransa'nın tahtına geçerken pek de hoş karşılanmamasının ilk temellerini attı. Fransa ve Avusturya, büyük savaşların ardından Avrupa'yı yeniden şekillendirmeye çalışırken Marie Antoinette, bu satranç oyunundaki piyonlardan biriydi. Kutsal Roma İmparatoru 1. Francis ve Maria Theresa'nın 11'inci kızı olan Marie Antoinette, 1770 yılında henüz 14 yaşındayken Fransa Kralı 15. Louis'nin torunu ve veliahtı olan 16. Louis ile evlendirildi. Ancak Fransa sarayının merkezine ve kraliçe koltuğuna, Viyana'yla güçlü bağları olan bir figürün getirilmesi hiç de hoş karşılanmadı.
Marie Antoinette, döneminin en büyük moda ikonlarından biriydi. Partilere ve gösterişe olan düşkünlüğü de problemlerle boğuşan halkın gözündeki popülerliğine katkı sağlamadı.
1789 yılında Fransız Devrimi ve sonraki krizler sırasında Marie-Antoinette, kocasından daha güçlü ve kararlı olduğunu kanıtladı. 14 Temmuz 1789'da bir kalabalığın Bastille'e saldırmasının ardından kraliçe, Louis'i ordusuyla birlikte Metz'e sığınmaya ikna edemedi. Ancak kraliyet ayrıcalıklarını kısıtlama girişimlerine direnmesi için onu yönlendirdi.
"Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözü de bu döneme ait. Orijinali olan "Qu'ils mangent de la brioche"un çevirisi İngilizceye ve dilimize "pasta" olarak geçmiş olsa da aslında 'brioche' tam olarak bir pasta değil. Tereyağı ve yumurta ile zenginleştirilmiş bir ekmek çeşidi. Yani bu söz, Marie Antoinette'e aitse bile ekmek ile 'brioche' arasındaki yapım farkından haberdar olmayabilir ve saf bir şekilde bir ekmek çeşidi yoksa, diğer bir ekmek çeşidini bulabileceklerini ummuş olabilir. Yine de bu cümle ya kraliçenin, açlıktan ölmek üzere olan köylülere karşı umursamazlığını ya da onların içinde bulunduğu kötü durumu yetersiz anladığını yansıtıyor. Ancak bu söz, Marie Antoinette'e atfedilse de Fransız Devrimi'nden önce de buna söze referanslar var ve tarihçiler, bunu Antoinette'in söylemiş olabileceği konusunda hemfikir değil.
Ekim 1789'da halkın baskısı, kraliyet ailesini Versailles'den devrimci hareketin rehinesi oldukları Paris'e dönmeye zorladı. Kral 16. Louis'nin kararsızlığı nedeniyle Marie Antoinette, kraliyet ailesini Paris'teki fiili tutsaklığından kurtarmaya yönelik gizli entrikalarda giderek daha önemli roller oynamak durumunda kaldı. Fransa'nın içlerine bir kaçma planı yaparak, eyaletlerdeki kraliyet desteği için çağrıda bulundu. Yurt dışındaki müttefiklerinden destek almaya çalıştı. 20 Haziran gecesi kral ve kraliçenin Paris'ten kaçması sağlandı, ancak devrimci güçler, kraliyet çiftini Varennes'de yakaladı ve Paris'e geri götürdü.
1792 yılında monarşinin tamamen devrilmesi ile Marie Antoinette, hapse atıldı. Eşi 16. Louis, Ocak 1793'te Ulusal Konvansiyonun emriyle idam edildi. Ekim 1793'te ise 38 yaşındaki Marie Antoinette, devrim mahkemesinin önüne çıkarıldı ve iki gün sonra giyotinle idam edildi.
Marie Antoinette, muhtemelen tasvir edildiği ve suçlandığı kadar kötü biri değildi. Belki de en büyük suçu, ölmekte olan eski bir rejimin ürünü olmasıydı. Hatta kendi yöntemleriyle bunu değiştirmeye bile çalıştı ancak bu küçük dünyanın dışına çıkmayı başaramadığı için yeterli aksiyonu alamayıp, başarısız oldu. Belki de idam kürsüsündeki son sözleri, onu en iyi özetleyen cümledir: Yanlışlıkla celladın ayağına bastıktan sonra, "Özür dilerim, bilerek yapmadım" dedi.
Daha önce hakkında filmler ve belgeseller çekilse de Fransa'nın son kraliçesinin detaylıca anlatıldığı bir dizi izlememiştik. Deborah Davis'in yaratıcılığını üstlendiği "Marie Antoinette" isimli dizi, sekiz bölümlük ilk sezonu ile Aralık 2022'de ekranlardaki yerini aldı. Marie Antoinette'in tahta gelmesiyle başlayan hikayesini izlediğimiz yapım, muhtemelen kraliçenin idamına kadar geçen hayatını konu alacak.
Marie Antoinette'i Emilia Schüle canlandırırken, Kral 16. Louis'ye Louis Cunningham hayat veriyor. Marie Antoinette'in en büyük dostu ve monarşi çöktüğünde ve mahkemeye çıkarıldığında bile kraliyeti reddetmediği için elleri kesilerek işkenceyle ölüme mahkum edilen Prenses Lamballe'i ise Jasmine Blackorrow canlandırıyor.
W. S. Van Dyke'ın yönettiği Amerikan filminde Marie Antoinette rolünde Norma Shearer'i izliyoruz. Stefan Zweig'in 1932 tarihli Marie Antoinette biyografisine dayanan film, Marie Antoinette ile 16. Louis arasındaki ilişkinin yanı sıra Kont Fersen ile olan ilişkisine de odaklanıyor. Norma Shearer, performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar adaylığı kazandı. "Marie Antoinette", 1930'larda yapımı en pahalı filmlerden biri olmasına rağmen, aynı zamanda en başarılı filmlerden de biriydi.
"La Marseillaise" 1938'de Marie Antoinette hakkında yapılmış iki filmden diğeri. "Marie Antoinette", ABD yapımı; "La Marseillaise" ise Fransa yapımı olarak karşımıza çıkıyor. Bu filmde Marie Antoinette'i Lise Delamare canlandırıyor. Yönetmenliğini Jean Renoir'ın üstlendiği yapım, Marsilya şehrinde yaşayanları ve yaşananları konu alıyor. Film, aslında kurgusal karakterler ile gerçek dünyadaki tarihsel olay ve insanların bir karışımı. Tamamen Marie Antoinette'in hayatı hakkında olmasa da kraliçenin saltanatının gerilediği bir zamanda geçiyor ve Marie Antoinette, birkaç sahnede yer alıyor.
"Royal Affairs in Versailles" filmi, 17. yüzyıl Fransa'sındaki sarayın ilginç dedikodularıyla ilgilenen herkesin mutlaka izlemesi gereken bir yapım. Film, Fransız Sarayı'nın kuruluşundan günümüze kadar olan tarihini anlatıyor. Aktris Lana Marconi, Marie Antoinette rolünü oynuyor.
Tamamen Fransız Devrimi'ni konu alan ve Marie Antoinette'i izlediğimiz bir başka film de Fransızca, Almanca ve İngilizce dilinde çekilen "La Révolution Française". Bu, aslında iki bölümlük bir film ve toplam 360 dakika sürüyor. Filmin yönetmenliğini Robert Enrico ve Richard T. Heffron üstlenirken, Marie Antoinette'i Jane Seymour canlandırıyor. Film, Fransız Devrimi'ni tamamen tarafsız bir şekilde anlatma iddiasıyla ortaya çıktı.
Ute Lemper, Pierre Granier-Deferre tarafından yönetilen "L'Autrichienne" filminde Marie Antoinette'e hayat veriyor. Hikaye, sadece birkaç günlük kısa bir süreyi konu alıyor. Marie Antoinette'in davasını ve 16 Ekim 1793'te Paris'teki idamına kadarki dört gününü izliyoruz.
"The Affair of the Necklace", özellikle Marie Antoinette'in hayatı ve ölümüyle ilgili olmasa da Fransız kraliçesi filmde bu listeye eklenecek kadar görünüyor. Joely Richardson'ın Marie Antoinette'i canlandırdığı yapımın yönetmenliği Charles Shyer'a ait. Filmin konusu, birçok tarihçi tarafından Fransız Devrimi'ne giden yolda önemli bir dönüm noktası olduğu söylenen tarihi bir olaya dayanıyor.
Tüm zamanların en iyi Marie Antoinette filmlerinden biri olarak kabul edilen 2006 yapımı "Marie Antoinette", sinematografisinden kostüm ve set dekoruna kadar oldukça övülüyor. Yönetmenliğini Sofia Coppola'nın üstlendiği filmde Marie Antoinette'i Kirsten Dunst canlandırıyor. Bu film, aynı zamanda Dunst'ı üne kavuşturan yapım olarak da anılıyor.
Benoit Jacquot tarafından yönetilen "Farewell, My Queen" filmi, yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuna sahip. Filmde Marie Antoinette'i Diane Kruger canlandırıyor. Chantal Thomas, Léa Seydoux ve Virginie Ledoyen de oyuncu kadrosundaki diğer önemli isimlerden. Film, 1789 Fransız Devrimi arifesinde başlıyor. Hikayeyi Marie Antoinette'in genç bir hizmetkarı olan Sidonie Laborde'un gözünden izliyoruz.