İtalya’da yaşayan; İstanbul ile Roma arasındaki sanat köprüsünün elçilerinden olan İrem İncedayı, pandemi günlerinde “Silence” (Sessizlik) adlı heykeliyle, mesaj yüklü bir çalışmaya imza attı. Roma’nın önemli modern ve çağdaş sanat galerisi RestelliArtco’da; Rome Art Week kapsamında 2020’nin son günlerinde sergilenen, ağzı kelebekle kapalı kafatası formundaki heykel, İtalyan basınında övgü dolu yazılarla yer aldı. Sanatçının karantinada yarattığı eser; içe kapanmanın yaşandığı bugünlerde “Sessizlik” çağrısı yapıyor. İnsanları susmaya, düşünmeye; sonrasında yeniden doğuşla, yeni fikirlerle konuşmaya ve umuda davet ediyor. Kelimelerin sessizliğinde barışa çağrı yapıyor. Ama bu sessizlik fazla uzun sürmesin, uçmaya hazır bir kelebek gibi yeni sesler duyulsun istiyor. Sanatını yaratırken, geçmişten beslenen İncedayı; geleceğin dünyasına, doğaya duyarlı felsefesini de bu çarpıcı çalışmayla somutlaştırıyor.
Roma’dan görüştüğümüz İrem İncedayı, “Silence’ adlı çalışmam, karantina döneminde kafamda beliren düşüncenin gelişmesi sonucunda ortaya çıktı. Bu dönemde ‘Masumların Sessizliği’ adını verdiğim bir maske boyadım. Bu maskeden yola çıkarak düşüncemi geliştirdim. Bu tasarımda ‘Kuzuların Sessizliği’ filminin ünlü posterinden ilham aldım” diyor. Sanatçıya göre, dünyada yaşanan herşey “Masumların Sessizliğine” gömülüyor.
Üzeri eski bir boya tekniğiyle bezenmiş kafatası, insanoğlunun uzun yolculuğunu hatırlatıyor; ormanlarda, çöllerde, denizlerde geçen. Umudun uzun yolculuğuna “çölün altını” “cangılın arabesk ışığı” eder. Ve yolun en sonunda bir ışık dalgası, kanatlarını açmış bir kelebek vardır. Herşey “Masumların Sessizliğine” gömülmüştür. Doğanın alarm verdiği bugünlerde bu çalışma; insanlığı durup düşünmeye, kendini yeniden tasarlamaya davet ediyor. “Sessizlik”, bireyin içsel yolculuğunda da, yeniden doğuşu için bir fırsat sunuyor. Ağızdaki kelebek her an uçmaya ve hayata konmaya hazırdır.
İncedayı, akrilik, yağlıboya ve bronz pigmentle boyadığı; ağzı bronz kelebekle kapalı deniz rengindeki kafatasına; Roma ve doğu fresklerinden ilham alan, geçmişin kültürüyle bağ kuran balmumu döküm tekniğini uygulamış. Doğal pigmentler, akrilik ve yağlı boyanın yarattığı paslanma etkisi, geçmiş zamana gönderme yapıyor. Tıpkı denizindeki dibindeki paslanmış enkaz gibi…
Uluslararası sanat dünyasında önemli bir yeri olan; Roma doğumlu İrem İncedayı, sanatçı bir aileden geliyor. Babası, İtalya’da “Metropolizm” akımın öncülerinden olan Timur Kerim İncedayı. Tıpkı babası gibi tablolarında doğu ve batı sanatını harmanlıyor; doğunun simgeleriyle, batının mitoslarından beslenen “rafine” sanatını yansıtıyor. 2007 yılında doğu ve batı kültürü arasında kurduğu ideal köprü nedeniyle, Roma’nın en önemli Simpatia Ödülü’nü alan İrem İncedayı, 2015’te Roma’daki ilk sanat bienali olan RomArt’a çalışmalarıyla katıldı. 2018’de Roma’daki “The Toy” Palazzo Rospigliosi Müzesi’nin ödülüne layık görüldü.
1994 yılında Roma Accademia di Belle Arti’den mezun olan İrem İncedayı; eskiden sık geldiği İstanbul’da saraylar ve camilerin gizemli dünyasından; Boğaz’ın gün doğumu ve gün batımında altın rengi ışık oyunlarından etkilendiğini belirtiyor. Tablolarındaki İtalyan çinileri (majolika), cami ve sarayların izdüşümlerini yansıtan ışık oyunları bu ilhamı yansıtıyor. Sanatçı; evler, oteller ve halka açık yerlerin iç tasarımı, mozaikler, freskler ve restorasyonunu da yaptı. Bunlar arasında Roma St. Regis Grand Hotel ile İstanbul’daki oteller de var. ABD, Fransa ve Türkiye’de sergiler açan sanatçının; babası Timur Kerim İncedayı ile birlikte sergisine Ekavart Gallery de ev sahipliği yapmıştı.