Ece Sükan: Yavaş yavaş adapte olmaya çalışıyorum bu aralar. Pandemi ilk başladığında ben Milano’daydım moda haftası için oradan da Paris’e geçmiştim. O dönem, henüz işin ciddiyeti fark edilmemişti. Paris’te sadece bazı defilelerin kapısında maske veriliyordu. Ama zaten 300-500 kişi bir defileye giriyorsun, kapalı alanda dip dibe oturuyorsun. Sonra mart başında İstanbul’a döndüm ve olaylar hız kazandı. İlk 14 gün kendimi izole ettim. Ardından Türkiye’de de ilk vakalar görülmeye başlandı.
G.Y.E: Şimdi neler yapıyorsun?
E.S: Bir aya yakın bir süredir Istituto Marangoni ile burs projesi üzerine çalışıyoruz. Onun heyecanını yaşıyorum. Geçtiğimiz günlerde duyurusunu yaptık ve süreç başladı. Okul ile sürekli kontakt halindeyim. Başvurular devam ediyor.
G.Y.E: Senden tüm detayları ile bu konuyu baştan sona dinlemek istiyorum. Ne kadar çok gence anlatırsak o kadar iyi. Sadece kazanlar için de değil; aynı zamanda gelecek için umut vaat eden bir iş bu.
E.S: Kesinlikle öyle. Öncelikle desteğin için gerçekten çok teşekkür ederim. Marangoni, moda ile içli dışlı olanların zaten çok yakından tanıdığı, köklü bir kurum. Milano, Firenze, Paris, Londra ve Miami gibi şehirlerde kampüsleri var. Modanın işletme, styling, kreatif direktörlük gibi birçok alanında eğitim veriyor. Burs projesi için Paris kampüsü ile ilerliyoruz. Onlar bana ulaştı.
G.Y.E: Nasıl ulaştılar? O kısmı merak ediyorum.
E.S: Olivia ve Sophia, Marangoni’nin kreatif işlerini yapan arkadaşlarım. Okul, Türkiye ve diğer ülkelerde kimlerle, nasıl iş birlikleri yapabileceğini düşünürken onlar da bizi bir araya getirdi. Sonra toplantılar yaptık. Ekonomik sıkıntılardan da bahsettim ve hedef kitle ile buluşmak için burs vermenin ne kadar önemli olduğunun altını çizdim. Onlar da çok heyecanlandı ve bana hak verdi. Böylece benim adıma Türkiye’den iki öğrenciye burs vermeye karar verdiler.
G.Y.E: Senin adına olması da çok heyecan verici.
E.S: Evet, üstelik bu teklif onlardan geldi. Ben sadece aracı olarak düşünmüştüm kendimi. Durum böyle olunca heyecanım da iki katına çıktı. Burs, önce sadece bir kişiye; lisans ya da lisansüstü olarak yüzde 50 verilecek diye konuştuk. Tabii, ben bununla yetinmek istemedim açıkçası. Aslında yüzde 50 onların maksimumuydu. Normalde yüzde beş ya da 10 veriyorlar çünkü. Ama ısrarlarım sonucu yüzde 100 bursu bir kişi için kabul ettirdim. Bu, Marangoni tarihinde ilk kez olan bir şey. Elbette, kayıt paraları ve Paris’te yaşama bedeli kişiye ait.
G.Y.E: Genel olarak pandemi sonrası moda sektörünün geleceğini nasıl görüyorsun?
E.S: Hem pandemi hem de şu an Amerika’da yaşanan olaylar ile moda dünyası, değişmek zorunda olduğunu gördü. Bu senelerdir konuşulan bir şeydi. Etnik çeşitlilik, güzellik algısı, sürdürülebilirlik, karbon ayak izi… Bugüne kadar tüm bunlar, halihazırda işleyen sistem nedeniyle yapılamadı ve hep –mış gibi kaldı. Ama şimdi öyle bir noktaya gelindi ki, artık ister istemez bir şeyler değişmek zorunda. Dijital ilerleme ile birlikte de şeffaflık ön plana çıktı. Sosyal medyanın en güzel tarafı bu. Bütün markalar bu baskıyı enselerinde hissediyor. Pandemiden sonra Saint Laurent ve Gucci gibi birçok marka, senede beş-altı şov yapmaktan vazgeçti. Üretim ve tüketime dur demek için ufak ufak kararlar alındı bile.