Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Başkanı Fatma Semiz, 22 yıllık tarihinde ANGİAD’ın başkan koltuğuna oturan ilk kadın başkan... Kendisi için ‘işadamı’ kelimesinin bulunduğu güçlü bir STK’ya başkan seçilmenin olağanüstü bir deneyim olduğunu anlatan Fatma Semiz, kimilerine göre ‘imkansızı’ başardı, kimilerine göre diğer STK’lara ‘rol model’ oldu, kimilerine göre de ‘azmin zaferi’ oldu. İşte bu süreklilik arz eden başarısının sırrını öğrenmek üzere Fatma Semiz ile bir araya geliyor ve keyifli bir sohbete başlıyoruz.
ANGİAD Başkanı olma serüveninizi ve hislerinizi anlatır mısınız?
ANGİAD’la yollarımız 2001 yılında kesişti. Tabi o yıllarda çok genç, dernekçilik konusunda tecrübesiz ancak öğrenmeye, çalışıp üretmeye çok açık bir insandım. Düz üye olarak adım attığım derneğimizde aradan geçen zaman içinde çok önemli görevler üstlendim. Üstlendiğim her görev bana eşsiz deneyimler kazandırdı. Aradan geçen yıllar iki tarafın da birbirine çok şey kat etmesine vesile oldu. Çok şey öğrendim, sıra dışı projeler ürettim, toplumun değişik kesimlerini ilgilendiren çalışmaların içinde yer aldım. Zannederim ANGİAD içindeki bu yoğun çalışmalarım, çabalarım ve etkinliğim başkanlık serüvenimin de temel taşları oldu. Derneğimizin yapısını, işlerliğini, önemini çok yakından tanıyan, kadınlara verdiği değeri iyi bilen biri olarak hiç tereddüt etmeden başkanlığa talip oldum.
22 yıllık tarihinde ANGİAD’ın başkan koltuğunda ilk kez kadın bir başkan görüyoruz. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Kadın aday olarak adında ‘işadamı’ kelimesinin bulunduğu güçlü bir STK’ya başkan seçilmek kuşkusuz olağanüstü bir deneyim oldu benim için. Kimilerine göre ‘imkansızı’ başardım, kimilerine göre diğer STK’lara ‘rol model’ oldum, kimilerine göre de ‘azmin zaferiydim’… Sonuçta seçimde aldığımız sonuç kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Dolayısıyla yaşadığım gurur, onur, mutluluk ve heyecanı tarif edecek kelime bulamıyorum. Genel kurulun üzerinden aylar geçmesine rağmen başkanlığım hala ilgi uyandırıyorsa bu her şeyden önce ülkemizin böyle şeylere ihtiyacının olduğunu gösterir. O nedenle ülkem adına, Türk kadını adına da önemli bir misyon üstlendiğimi düşünüyor ve bu misyonun gereğini yapmak için gece gündüz çalışıyorum.
Peki, ANGİAD Başkanlık görevini hemen hemen bir yıldır sürdürüyorsunuz. ANGİAD organizasyonel yapısına kadın eli değmesi neleri değiştirdi?
Her şeyden önce erkek egemen bir toplumda yaşıyoruz. Dahası başkanı olduğum STK’nın adı da İşadamları Derneği ve erkeklerin hâkimiyeti burada da söz konusu. İş kadınlarının ilgisinin son yıllarda arttığı, yönetimde daha fazla oranda temsil edildikleri ANGİAD’da, benim başkanlığımla birlikte kadın bakış açısıyla farkındalık yaratılmaya başlandı. Kadınlara dönük çalışmalarımız artarken, yönetim kurulunda kadın üyelerimizin ağırlığı, karar mekanizmasındaki rolleri arttı. Bizler başından beri toplumsal cinsiyet eşitliğini savunuyoruz ve çalışmalarımızı da bunun etrafında yoğunlaştırıyoruz. Kadınların iş yaşamında, siyasette, sosyal yaşamda, kısacası hayatın her alanında varlık göstermesi, söz sahibi olması, yönetimlerde yer alması ve üretmesi hepimizin öncelik verdiği konular. Kadınların dâhil edilmediği ekonomilerin güçlü olmasına, dünyayla rekabet etmesi mümkün değil. Onun için yeni dönemde tüm çalışmalarımızı kadın-erkek ayırımı yapmaksızın herkese hitap edecek şekilde gerçekleştiriyoruz.
Siyasi ve sosyal kimliğinizle oldukça etkin ve yoğun bir isimsiniz… Aile üyeleri bu yoğunluktan şikayetçi mi? Bir araya geldiğinizde neler yapar, neler konuşursunuz?
Benim ve aile bireylerimin iş ve sosyal yaşamı eskiden beri bir hayli hareketli zaten. Yoğun tempoya alışık ve uyumlu bir aileyiz. Tabi ki benim ANGİAD Başkanlığı görevimden dolayı özellikle son bir yıldır yoğunluğum daha da arttı. Dışarıdan çok karmaşık gibi gözükse de belli bir program çerçevesinde hareket ettiğinizde herkese ve her şeye vakit ayırabiliyorsunuz. Ben de yaşamımda daima dengeyi korumaya özen gösteriyorum. Bu dengeyi sağladığım sürece de hem yaptığım işlerde başarılı oluyorum hem de ailemi ihmal etmemiş oluyorum. Mühim olan vakti doğru kullanmak. Ben bunu başardığımı düşünüyorum. Kısacası yakınlarım yoğunluğumdan çok da şikayetçi değil. Şikayetçi olmadıkları gibi bana her konuda destek olmak için ellerinden geleni yaparlar. Bir araya geldiğimizde ise zamanımızı son derece kaliteli geçirmeye gayret ediyoruz. Sosyal, kültürel ve sanatsal etkinliklere, çalışmalara katılmaktan büyük keyif alıyor, konuşulması gereken her şeyi konuşuruz.