Günlük hayatta söylendiğimiz, şikayet ettiğimiz, görmezden gelmeye çalışıp aslında hiç uzaklaşamadığımız ne kadar çok şey var. Bazen insanlar, bazen yaşadığımız şehir, bazen top yekün hayatın kendisi. Günü doldurdukça, kalabalığa karıştıkça, yeni bir şeyleri hayatımıza ekledikçe bir şeyler katlanılabilir olmaya başlayacakmış gibi geliyor. Her geçen gün tempo daha çok yükseliyor, yarış kızışıyor. Bir yanda saat çalışıyor, takvim yaprakları eksiliyor. Yıllar geçiyor, yüzler kırışıyor, kaçınılmaz son yaklaşıyor...
Merak etme karamsar günümde değilim Ya da sana karamsar bir tablo çizmeyeceğim. Sadece unuttuğumuz bir gerçeği ve unuttuğumuz adımları hatırlatacağım.
Tek bir hayatın var ve zaman dolduğunda gideceksin. Nereye gideceğini bilmiyoruz. Herkes bir şekilde kendi inanmak istediğini seçiyor sonrası ile ilgili. Değişmeyen gerçek, bu bedende, bu boyutta tek bir hayatımız var.
Asıl soru bu gerçekle beraber doğuyor. Ne için yaşıyorum? Nereye gidiyorum?
Çoğumuz için bu soruların cevapları çevremiz tarafından verildi. Hepimiz için bu sorunun gerçek yanıtı ise yalnız kaldığımızda, kendimizle olduğumuzda aranıyor. Felsefe yapmayacağım, son dönemlerde sana verilen akılları da vermeyeceğim. İnandığım tek şeyi söyleyeceğim.
Bu senin hayatın. Benim derdim yaşadığın hayattan tat alman, iyi ve mutlu hissetmen, sen gibi yaşaman. Yüreğindekileri gerçek kılarak, hayallerinden vazgeçmeden seni sen gibi yaşaman.
Bana bunu yapmanı engelleyen sayısız bahane sunabilirsin biliyorum. Ancak bu asıl gerçeği ve sonucu değiştirmeyecek. Hepimiz için bir gitme zamanı var. Hepimiz için vazgeçmemiz gerekenler var. Ne için? Senin gerçekten yaşaman , yaşadığını hissetmen için.
Her ne isen osun. Her bir insanın saygı duyması gereken senin ne olduğun... Beni biraz takip ediyorsan biliyorsun. Benim için insanların kim olduklarının bir önemi yok ne oldukları önemli. Yemenden içmene, aşk hayatından iş hayatına, sosyal yaşamına seçimlerine, dinlediğin müziğe, yaptığın tatile kadar senin seçimlerini yaşaman.
Asıl kanayan yarayı iyileştirmedikçe hiçbir sorun çözülmeyecek.
Eğer içinde bir sıkıntı varsa, eğer öfkeleniyor ve gereğinden fazla hırslanıyorsan, eğer mutsuzsan ve söyleniyorsan yüzleşmen gereken şey, hayatında değiştirmen gereken bir şeyler olduğu. Onları değiştirmediğin sürece yaptığın hiçbir yama işe yaramayacak, içindeki boşluk bitmeyecek. gürültü dinmeyecek.
Bir şeylerin değişmesi demek, bir şeylerden gitmek, yeni sonlara başlamak demek. Her başlangıç bir son. Asıl kanayan yarayı iyileştirmedikçe hiçbir sorun çözülmeyecek.
Günlük hayatın içinde o kadar çok kayboluyoruz ki, ne kendimizi dinleyecek zaman kalıyor ne de yaşamsal soruları duyacak hal. Mandra Filozofu güzel bir filmdi ama eksikti. Yaşadığın yeri, birlikte olduğun insanları, sorumluluklarını bırakıp gitmek kolay yol olurdu.
Önemli olan günlük sorumluluklarımla, koşullarımla yüreğimde taşıdıklarımı örtüştürebilmek. Farkındalık burada ortaya çıkıyor. Popüler deyimiyle Mindfulness. Yani, olanı olduğu gibi görmek, yorumsuz hayata bakabilmek ve olduğum yerde olabilmek. Geçmiş ile geleceğin arasında gidip gelirken, zihnimizin oynadığı senaryolarda yaşadığımız hayatı değil, görmek istediklerimizi görüyoruz. Bu yüzden sen değişmedikçe hiçbir şey değişmiyor. Sen değişmeye başladığında her şey değişmeye başlıyor.
Aynı yatağı paylaştığın insanı bile olduğu gibi mi görüyoruz yoksa görmek istediğimiz gibi mi? Kişisel gelişim cümlelerine, guru önermelerine ihtiyacın yok. Çünkü yaşam yaşayarak öğreniliyor, dönüşüm sende başlıyor.
İnsanın dönüşümü kendinden uzaklaştığında başlar. Dönüşmek, aslında kim olduğundan ne olduğuna geçebilmek. Dönüşüm için ilk önce başkaları ne der, ne düşünürden kurtulmamız gerekiyor. Yani, bana verilenlerden bana ait olana geçiş. Birçok insanın hayali bile kendi hayali değil. Ailesinin beklentileri, çevrenin beklentileri. En temelde de sevilmek, sayılmak, değerli olmak için toplumun koyduğu hedefleri başarmamız gerektiğine inanıyoruz. Neden? Çok para kazanamayabilirim, kartvizitimde şatafatlı unvanlar yazmayabilir ama çok mutlu ve huzurlu yaşayabilirim. Ya da maceranın peşinden gidebilirim. Her birimizin hamuru doğrultusunda hayallerimiz de, yapmak istediklerimiz de farklıyken biz bir kalıba girmeye çalışıyoruz. Mutsuzluğun, hayattan kopma noktasına gelmemizin nedeni de bu zaten. Sen, sen olduğunda varsın. Başkaları seni başarısız görsünler. Bir tek hayatımız var bu bedende onu nasıl yaşayacağımıza da kendimiz karar vermezsek nasıl olacak bu iş. İnsan olduğumuzu unutmadan, en temel değerleri unutmadan. İlk soru şu. Ben gerçekten nasıl yaşamak istiyorum, ne yapmak istiyorum. Mevcut koşullara bakmadan bu soruyu cevaplamak gerekiyor. Sonraki süreç koşulları inançla gitmek istediğim yöne göre değiştirebilmek. Ben her gün insanların mucize dediği şeylere tanık oluyorum ve inanın mucize falan değil. Sadece kararlılıkla ve inançla yaşamak istediğin hayata yönelmek. Sen olarak, sen gibi.
İnsanın dönüşümü kendinden uzaklaştığında başlar. Dönüşmek, aslında kim olduğundan ne olduğuna geçebilmek.
Zaten yaşamın en büyük sorunu varoluşu anlamlandırabilmek. Bu da ancak insanın kendi bulabileceği bir cevap. Ancak, bugün insanın sıkışmışlığı bu cevabın hep dışarıdan yükleniyor olması ve beyhude bir yolculukta arıyor olmamız.
Gitmen gerektiğinde gitmemek, bırakman gerektiğinde bırakmamak çok daha yorucu ve yıpratıcı olabilir. Kalmak, gitmekten daha çok kaybettirebilir.
Artık sana ait olmayandan, seni yansıtmayandan, hayatında olmasını istemediğin canlı/cansızlardan gitme zamanın gelmedi mi? Gitmen gerektiğinde gitmemek, bırakman gerektiğinde bırakmamak çok daha yorucu ve yıpratıcı olabilir. Kalmak, gitmekten daha çok kaybettirebilir.
Yarın belki var belki yok. O yüzden aslolan şu anda neler yaşadığın, neler hissettiğin. Yolculuğundan keyif almadığın bir varış noktasının ne kadar değerli olduğu da tartışılır. Şu anda seni kötü hissettirenden, yapmak istemediklerinden, sana ait olmayandan bugün gitmezsen ne zaman gideceksin? Ya yarın yoksa… Belki bugün imkansız görünüyordur o zaman tez zamanda gitmek için ne yapıyorsun? Her şey ilk adımla başlıyorsa; ilk adım için ne yapıyorsun?
Eğer içinde bir sıkıntı varsa, eğer öfkeleniyor ve gereğinden fazla hırslanıyorsan, eğer mutsuzsan ve söyleniyorsan yüzleşmen gereken şey, hayatında değiştirmen gereken bir şeyler olduğu.