Çise GÜNGÖR – [email protected]
Onu ilk kez oynadığı romantik-komedi filmleri ile tanıdık. Daha sonra “Philadelphia” filmi ile büyük çıkışını yaptı. Eşcinsel bir avukatı canlandırdı film, onu hem daha geniş kitlelere tanıttı, hem de ilk Oscar Ödülü’nü kazandırdı. Sonraki yıl “Forrest Gump” ile Oscar’ına bir yenisini daha ekledi ve artık en çok aranan oyunculardan biri oldu.
Her rolün üstesinden geliyor ve birbiri ardına filmler çekmeye devam ediyordu. Tutkulu aşık, disiplinli bir profesör, aile babası, vicdanlı gardiyan, hayatta ikinci şansını elde etmeye çalışan bir adam… Neredeyse düş kırıklığına uğrattığı tek bir filmi dahi yok. Herkes tarafından çok seviliyor. Filmleri gişede büyük başarılar kazanıyor ve kazanmaya da devam ediyor.
Amerika’da doğan oyuncunun annesi hastane görevlisi, babası aşçıydı. 3 kardeşi vardı. 5 yaşına geldiğinde anne ve babası boşandı. Babası ikinci evliliğini yaptıktan sonra onunla yaşamaya başladı. Üvey annesinin çocukları da aileye eklenince, ev kalabalıklaştı.
Oyunculuğa ilk adımı ise lisede tiyatro eğitimine gitmesiyle başladı. Üniversite sessiz ve çekingen yapısı yüzünden bir süre geri planda kaldı. Tiyatro öğrenimi gördüğü yıllarda, Cleveland’da, bir tiyatro festivalinin yöneticisiyle tanıştı. Yöneticinin teklifi ile festivalde stajyerlik yapmaya başladı. Böylece tam 3 yıl boyunca set dizaynından sahne yönetmenliğine kadar her şeyi öğrendi. Bu sırada Shakespeare’in "Two Gentlemen of Verona" oyununda sergilediği performansla “Cleveland Eleştirmenler Ödülü”nü aldı. Böylece ufak rollerde rol almaya başladı ve şimdilerin tartışılmaz en iyi aktörlerin biri oldu. İyi ki doğdun Tom Hanks…