Zafer Kozanoğlu yoğun sosyal sorumluluk projeleri ile geçen bir yılın sonunda tatilini Bodrum’da geçiriyor. Mikader, Epos 7 ve Türkiye Alzheimer Derneği için çalışmalara devam eden Zafer Hanım derneklerde çalışmanın yaratıcılık ve bilgi gerektirdiğini söylüyor. Zafer Kozanoğlu ile Avantgarde Hotel Yalıkavak’ta buluşarak dernek çalışmalarını ve Bodrum’daki tatilini konuştuk.
Sosyal sorumluluk projelerinde sıkça yer alıyorsunuz sosyal sorumluluk projelerinin hayatınızdaki öneminden bahseder misiniz?
Ben aktif olarak iki dernekte çalışıyorum, biri Türkiye Alzheimer Derneği diğeri ise kurucusu olduğum Epos 7 Derneği. İkisi çok farklı görünse de çalışma şekli aynı arkadaşlarımla birlikte neler yapabiliriz tartışıyor sonuçta birleştiğimiz konularda çalışmalarımıza başlıyoruz. Derneklerde çalışmak yaratıcılık istiyor, çevre istiyor, bilgi istiyor örneğin ben doktor olmadığım halde alzheimer konusunda birçok bilgiye sahibim. Epos7 içinde aynı şekilde geçmiş birikimlerim, yeni oluşumlar, yeni bilgiler hepsini harmanlayıp bir sonuca ulaşıyorum.
EPOS 7 Derneğinin Başkanı olarak derneğinin faaliyetlerinden ve amacından bahseder misiniz?
Epos7 Derneği tarihimizi, kültürümüzü gelecek nesillere taşımak, onları korumak, tanıtmak amacı ile kuruldu. Arzu Sabancı ve ben Profesör İlber Ortaylı’nın siz ikiniz birikimlerinizi bir dernek çatısı altında birleştirmelisiniz demesi üzerine düşündük ve derneğin kuruluş çalışmalarına başladık. Şu anda da bir dizi çalışma eş zamanlı olarak sürüyor Strotenekia Antik Kenti tanıtımı devam ediyor, Unesco özel günlerini kutluyoruz. 21 Eylül Unesco Dünya Barış Günü Türkiye’de yaşayan konsoloslarla ortak bir çalışma başlattık. Konferanslarımız sürüyor, önümüzdeki eğitim dönemi arkeoloji havuzu projesini İstanbul’daki okullarda hayata geçireceğiz. Tarihi çeşmelerin onarılması için belediyelerle temastayız. Sky Tv taşların dili programına destek oluyoruz.
Bu sene gerçekleştirdiğiniz Stratonikeia Antik Kent projenizden bahseder misiniz?
Stratonikeia antik kentini ilk gördüğümüzde ben ve arkadaşlarım çok etkilendik bu kadar yakınımızda bu kadar güzel bir antik kent var ve çevremizde kimse bilmiyor, onun üzerine önce tanıtılmasına destek verip, sonra da ihtiyaçlarını sağlamaya çalıştık. Desteğimiz sürüyor, Unesco Dünya Kültür Mirası Listesi'nde aday adayı olmasını sağladık. Yaz mevsimi boyunca çalışmalarına destek için vinç kiraladık, başka düşündüğümüz çalışmalar da var, bu konuda Yatağan Belediyesi Kazı Başkanı Bilal Söğüt ve Kültür Bakanlığı ile uyumlu bir çalışma gerçekleştiriyoruz.
MİKADER (Minik Kalplerle Elele Derneği) olarak ne gibi çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?
Mikader Derneğini üç kişi kurduk; Nesrin Ercan, ben ve Arzu Sabancı daha sonra ben ayrılmak zorunda kaldım o dönem çok fazla sorumluluklarım vardı. Türkiye Inner Wheel Kulübü’nün Türkiye Başkanıydım. Koruncuk Vakfı mütevellisi aynı zamanda Sosyal Gurup Başkan Yardımcılığı, Alzheimer Yönetim Kurulu Başkan yardımcılığı gibi, bu arada Epos7 çalışmaları da başlamıştı. Çalışmalarımın daha sağlıklı olması için tercih yapmam gerekiyordu tabii ki daha önce çalışmalarına katkım olan tüm derneklere hala desteklerim sürüyor.
Son dönemde toplumuzda da dikkat çeken alzheimer hastalığı ile ilgili Alzheimer Derneği’ nde çalışmalar yürütüyorsunuz, dernek olarak neler yapıyorsunuz?
Alzheimer Derneği’nde toplumu bilinçlendirmeye çalışıyoruz, hasta yakınlarına destek oluyoruz, bu hastalık hastaya bakan kişiyi de çok etkiliyor, gündüz bakımevimiz var, evlere parasız hemşire ve hastabakıcı yolluyoruz, tüm Türkiye’de şubelerimiz var onlara destek oluyoruz. Örneğin ben, Mersin’de yapılmakta olan bakımevi için Bodrum’da yemek organize ettim. Almanya’da yaşayan Almanca bilmeyen hastalara Alman Alzheimer Derneği ile birlikte Türkiye’den doktor gönderip onların sorunlarını çözüyoruz.
Yoğun tempo içinde bu kadar derneğe nasıl vakit ayırıyorsunuz?
Tüm bu çalışmalar gönül işi insan bir şeyi yapmak istediği zaman ona göre organize oluyor.
Bodrum’da nasıl zaman geçirirsiniz, senenin ne kadar kısmında Bodrum’da oluyorsunuz?
Bodrum ilk gençlik yıllarımdan beri geldiğim doğası, denizi, eğlencesi ile insana enerji veren bir yer ayrıca benim için tüm ailemin hep birlikte olduğu birlikte tatil yaptığı torunlarla iç içe olduğum keyifli bir tatil beldesi. Bodrum’da 2.5 -3 ay kalıyorum.
Bodrum’un dışında Türkiye’de hangi rotaları tercih ediyorsunuz?
Türkiye’de diğer sevdiğim yeler İzmir, Çeşme, Antalya, Belek, Fethiye.
Golf oynuyorsunuz, golf sporunun olmazsa olmazı nedir sizce?
Son yıllarda pek golf oynayamıyorum ama golf doğada keyifle oynanan bir oyun tam bir konsantrasyon gerektirir. Güzel bir oyunun sonundaki keyif çok güzeldir.
Sanatın hangi dallarına ilginiz var?
Ben bakmasını, dinlemesini seviyorum özel yeteneklerim yok.
Kızınız Burcu Hanım’la birlikte neler yapmaktan keyif alırsınız?
Kızım Londra da yaşıyor, sık sık Londra’ya gidiyorum her gittiğimde Londra da yeni açılan ya da benim sevdiğim lokantalara gideriz, o dönem Londra’da oynayan yeni tiyatro oyunlarına özel gösterilere gideriz. Çocuklar olmadan önce sık sık trenle Paris’e gidip bir kaç gün geçirirdik, şimdi gene gidiyoruz ama çocuklar olduğu için farklı bir Paris yaşıyoruz.
Moda sizin için ne ifade ediyor?
Moda kendine yakışandır diyerek beylik bir laf edeyim. İnsan ne kadar ben modayı takip etmem dese de alışveriş yaptığınız tüm dükkanlar o sezon moda olan renkleri, ürünleri satıyorlar ister istemez moda hayatınıza giriyor. Ben içinde rahat edeceğim giysileri tercih ederim.
Bodrum’un en sevdiğiniz bölgesi neresi ?
Bodrum’da en sevdiğim bölge Türkbükü, neden Türkbükü derseniz hem inekleri, koyunları, tavukları ile bir köy. Hem alışveriş yeri, yürüyüş ve eğlence yeri. Güzel lokantalar, güzel bir deniz, canlı bir tatil için her şey var, insan daha ne ister.
Röportaj: Petek KIRBOĞA
Fotoğraflar: Oğuz BİRKARDEŞLER
Mekan sponsoru Avantgarde Hotel Yalıkavak'a
teşekkür ederiz.