Röportaj: Hasan YÜKSEL
Fotoğraflar: Ece OĞULTÜRK
Cemiyet hayatının tanınmış renkli çifti Enis-Nergis Pekuysal ile Bodrum’un Cennet Koyu’ndaki Il Riccio Restaurant &Beach Club’ta bir araya geldik. Pekuysal çifti 8 aylık oğulları Nevzat ile birlikte ilk kez ALEM Dergisi için objektifimizin karşısına geçtiler. Cennet Koyu’na demirledikleri teknelerinde haftasonu tatillerini geçiren Pekuysal çifti ile Bodrum’da keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Enis Bey sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Enis Pekuysal: Osmanlı’nın önemli devlet adamlarından, Muhsinzadeler’in torunuyum. İstanbul’da doğup büyüdüm. Orta öğrenimimi Viyana’da devamını Avusturya Lisesi ve üniversite eğitimimi yine Viyana’da tamamladıktan sonra aile şirketi olan Varan Grubu’nda çalışma hayatıma başladım. İleride benim yoluma ışık tutacak hayat dersini de rahmetli babamın yanında aldım. Uzun yıllar beraber çalıştık. Yurt içi yurt dışı gezilerinde, iş toplantılarında hep onun sağ kolu oldum ve onun yanında yetiştim. Bu benim için hayatım boyunca hiçbir yerde bulamayacağım hayat okuluydu. Hiç evlenmeyi düşünmüyorken Nergis Hanım’la tanıştık ve hayatım boyunca beklediğim insanı buldum, evlendik. Şimdi bir oğlumuz oldu. Adını da rahmetli babamın adı Nevzat koyduk. Onun yolunda gitsin, dedesi gibi sevilen ve başarılı bir insan olsun diye.
Nergis Hanım biraz da sizi tanıyalım bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Nergis Pekuysal: Göçmen bir anneanne-dedenin torunu ve hayranı olarak eski örf adet geleneklere bağlı büyümüş, doğma büyüme İstanbulluyum. Üsküdar Fen Lisesi ardından da Işık ve UCLA’da Bilgisayar Mühendisliği okudum. TÜBİTAK Kimya ve Matematik dalında ödüllü çalışmalarım oldu. Master’ımı en sevdiğim şehir olan San Francisco State’te tamamlayıp, dünyanın lider Amerikan Danışmanlık şirketi Arthur Anderson, Accenture’da, 8 yıla yakın strateji ve yönetim danışmanlığı yaptım. Her zaman eğitimin, öğrenmenin, kişisel gelişimin ömür boyu devam ettiğine inanırım. İtalyancamı geliştirmek için bir dönem İtalya’da da kaldım. Paralelinde aile şirketimizde ve 4 yıl önce kurduğum tekstil markam olan Nelida’ da çalışmalarımı devam ettirdim.
Enis Bey turizm sektörünün içinde taşımacılıktan sıyrılıp otelcilik işine yoğunlaştınız bu proje nasıl gerçekleşti, biraz otelcilik serüveninizden bahsedebilir misiniz?
E.P: Varan ile 1946 yılından beri turizm ve taşımacılık sektöründeydik. İlk hattımızı İstanbul – İzmit ve Ankara ile açtık. Türkiye’ye taşımacılık sektöründe daima ilkleri getiren firma olduk. Ancak 6-7 yıl önce uçaklara verilen destek ile hava taşımacılık cazip hale gelmeye başlamıştı. Bunun yanında İstanbul-Ankara gibi hızlı tren projeleri de gündemdeydi. Biz bu durumu erken görerek rotamızı turizmin başka bir alanı olan otelciliğe çevirmeyi uygun bulduk. Türkiye’nin birçok yerinde çok değerli arazilerimiz vardı ve bunları nasıl değerlendiririz diye düşünürken zaten içinde olduğumuz turizmin otelciliğe uygun olacağına karar verdik. Otelcilik serüvenimiz; Ankara’da kalkış terminalimizin olduğu araziyi değerlendirmek ile başladı. Ve şu an 5 yıldızlı Ankara Mövenpick Otel’imiz ve İstanbul’da Taksim 15 adında bir butik otelimiz, grubumuzun bünyesinde faaliyetlerine başarıyla devam ediyor. Açıkçası; biz zaten hizmet sektöründeydik yine hizmet sektöründeyiz. Sadece karayolu taşımacılığından çıktık. Yol üzeri konaklama ve dinlenme tesislerimizi çalıştırmaya halen devam ediyoruz. Afyon, Susurluk ve Kapıkule Varan tesislerimiz başarılı bir şekilde hizmet veriyor. Yeni açılacak İstanbul-İzmir otoyolunda da olacağız inşallah.
Nergis Hanım, Nelida tekstil markanız nasıl doğdu? Kuruluş hikayesini anlatır mısınız?
N.P: Benim hayatımda elbiseler, günün her saati bir bayanın rahatlıkla giyebileceği ve daima feminen olmakla birlikte, zarifliğini narinliğini gösteren parçalar olmuştur. Amerika’da öğrenci olduğum ve yaşadığım dönemlerde ünlü 5-6 katlı zincir mağazalara girdiğimde bir katının sadece elbiselerle dolu olmasına bayılmışımdır. Oraya girdiğinizde iş, kokteyl, davet, düğün nasıl bir gününüz olursa olsun kendinize uygun en şık elbiseyi bulursunuz. Türkiye’de maalesef konu elbiseye geldiğinde ünlü markalar dışında, fazla seçenek olmadığını gördüm. Sonunda eğlenceli bir hobi olarak başta kendim ve çevrem için “Elbiseye Dair Herşey” adı altında markamı kurdum. Elbiseye dair herşeyi bulabileceğiniz Nelida, özel günlerinizi unutulmaz kılacak giysiler için tek adres olmayı amaçladı. Hobi olarak başlayan serüvenim şimdi neredeyse tüm zamanımı alıyor diyebiliriz. Bu ayın sonunda 3. şubemizi açıyoruz. Türkiye ve yurt dışında 20’ye yakın satış noktamız oldu. Kendi bünyemizde üretimimiz var. İran, Suudi Arabistan ve Dubai’ye toptan satışlarımız mevcut. Şu an da Dubai, Miami ve Londra için franchise görüşmeleri yapıyoruz. Oralarda da çok yakında markamızı göreceksiniz.
Peki Nelida’nın anlamı nedir?
N.P: Nelida, mitolojide tarihin en güzel kadınlarından biri olarak anılır ve Helen isminin bir varyasyonudur. Çevresine ışık saçan kadın anlamına gelir.
Abiye elbiseleriniz beğeni topluyor, ürünlerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?
N.P: Çoğu zaman birbirinin kopyası olan sıradan modeller yerine, her birinde farklı dokunuşların yer aldığı ve sürekli yenilenen bir koleksiyon yaratmaya özen gösteriyoruz. Kumaş kalitesinin, modellerin, dikimin ve küçük ayrıntıların ne kadar önemli olduğunu bilerek tek tek ilgileniyorum. Büyük bir ürün yelpazesi yaratırken aynı zamanda her bir elbiseyi kişiye özel ve tek olarak oluşturuyoruz.
Modayı nasıl tanımlarsınız? Özel bir geceye elbise seçerken nelere dikkat edilmeli?
N.P: Benim için moda insanın iç dünyasının dış görüntüsüne yansımasıdır. Dünya trendlerini takip edip, harmanlayarak, günün sonunda kendine yakışanı kombinlemektir.
2015 yaz koleksiyonunuzdan bahseder misiniz, öne çıkan kıyafetler, renkler neler?
N.P: Yaz koleksiyonumda tamamen rahat ve doğal güzellikten yana modeller oluşturdum. Yaza en çok yakışan renk benim için “beyaz”. Krep kumaşlar ile kombinlenmiş renkli file detaylı elbiseler dikkat çekiyor. Dantel ve güpür kumaşları yine zevkle tüm modellerimde kullandım. Bu yıl bohem stilinin gece kıyafetlerine yansıdığını göreceğiz. Çiçek desenler, pastel tonlar enerjimize enerji katacak. Elbise detaylarında püsküllerin yine karşımıza çıkacağı bir yaz mevsimindeyiz.
Annelik mutluluğunu yeni tatmış biri olarak, duygularınız neler?
N.P: Anne olmak sanırım hayatta bambaşka bir boyuta geçmek. Güçlü aile bağlarının köklerinin daha da büyüdüğü, insanın içinde daha çok merhameti, koşulsuz sevgiyi, şefkati, sabrı, mutluluğu, fedakarlığı ve tarifi olmayan nice duyguları büyüten en yüce duygu. Önce SEN, sonra BEN dediğiniz bir yaşam biçimidir. Size kısaca şöyle özetleyeyim; bebeğinizin ilk dişi çıktığında eğer karı koca birbirinize bakıp, gözlerinizden mutluluk gözyaşları akıtıyorsanız, işte o an hayattaki eksik parçanız tamamlanmıştır.
Enis Bey, eşiniz ve oğlunuzla birlikte boş bir gününüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?
E.P: Nevzat daha ufak olduğu için kalabalık mekanlar yerine, onunla rahat oyun oynayıp, aktiviteler yapabileceğimiz ortamları tercih ediyoruz. Aile arasında pazar brunch’larımız, ziyaretlerimiz oluyor. Birbirimizle uzun sohbetler etmekten çok keyif alırız. Eşimle ikimiz boş zamanlarımızda, güncel sanatsal etkinliklerine gider, arkadaşlarımızla yemeğe çıkarız. Sahilde yürümeyi ve sık sık kısa seyahatler yapmayı, yeni yerleri keşfetmeyi çok seviyoruz.
Nergis Hanım, Enis Bey’le tanışma hikayenizi anlatır mısınız, hayat sizi nerede bir araya getirdi? Evlilik teklifini nasıl yaptı?
N.P: Kendisi ile arkadaşlarla düzenlenen bir yemekte tanıştık. Çok keyifli ve eğlenceli bir zaman geçirmiştik. Devamında benden habersiz, hemen kendisi 2. buluşmayı organize etti. İkinci görüşmemizde kalabalık masada herkesten soyutlanmış sadece başbaşa sohbete dalmıştık ve ben de ilk elektriği o gün almıştım. Enis her zaman, “ilk görüşte aşktı benim için” der ve kısa zaman sonra evlenme teklifi aldım. Ancak sanırım kız tarafı naz tarafı derler, teklif sonrası biraz nazlandım diyebiliriz. Bana kararının asla değişmeyeceğini ve hayatı boyunca benim gibi birini beklediğini söyledi. Zaman geçtikçe birbirimizi çok daha iyi tanıdık ve aşkımız sağlam temellere oturarak büyüdü. Enis, saygılı, cana yakın, pozitif ve sevgi doludur. Aile değerlerimiz, hayata bakış açılarımız, zevklerimiz birbirinin aynısıydı. Biz birbirimizin bu hayattaki diğer yarısıymışız. İkimiz de bunlardan emin olduktan sonra, manzarası muhteşem bir yerde, hiç beklemediğim bir anda 2. kez evlenme teklifi etti ve EVET dedim.
Enis Bey baba olunca hayatınızda neler değişti, duygularınızı öğrenebilir miyiz?
E.P: Çok güzel bir duygu diyerek başlamak istiyorum. İnsanın özel hayatında bir dönüm noktası diyebilirim. Nevzat’tan öncesi ve sonrası. Sorumluluklarımız iki katı arttı tabii ki. Kendiniz için yaşamıyorsunuz artık. Tam anlamıyla bir aileniz oluyor. Onlar içinde var olduğunuzu anlıyorsunuz. Nevzat büyüdükçe, Allah uzun ömür versin hayata bakış açımız değişiyor. Onun size bir bakışı yetiyor. Hele iki üç günlük iş seyahatlerimden döndüğümde bana bir bakışı var, inanın gözlerim doluyor. ‘Seni çok özledim’ diyor o gözler. Daha baba diyemiyor haliyle. Ancak onu da derse, herhalde ben mutluluktan havaya uçarım.
Tatillerinizin büyük bir bölümünü Bodrum’da teknenizde geçiriyorsunuz. Bodrum sizin için ne anlam ifade ediyor, deniz tutkunuz var mı?
E.P: Kesinlikle. Benim için deniz olmazsa olmaz. Yoğun iş hayatının temposundan uzaklaşıp, zihnimi dinlendirip, sevdiklerimle mutlu olduğum en güzel yer. Küçüklüğümden beri denizin içinde büyüdüm. Daha 16 yaşında kendi sürat teknem, ailemizinde yatı vardı. Bayramoğlu’nda yazlığımızın önüne çeker, her hafta sonu adalara gider gelirdik. Deniz tutkum babamdan geliyor diyebiliriz.
Şimdilerde ise Bodrum’da yazlığımızda zaman geçiriyoruz. Teknemi Göcek’e bağlıyorum, sadece Temmuz ve Ağustos’ta Bodrum’a getiriyorum. Ailemsiz ve onsuz bir hayat düşünemem herhalde...
Nergis Hanım Nelida markanız hangi kadına hitap ediyor?
N.P: Zarafetiyle ön planda olan, feminen, şık ve çevresine ışık saçan bir kadını tanımlıyor.
Sizin favori ya da sürekli takip ettiğiniz modacılar var mı?
N.P: Elie Saab, Zuhair Murad, Roland Mouret tasarımlarını her zaman beğenmişimdir. Son dönemlerde Türkiye’de takip ettiğim çok başarılı genç modacılarımız var.
Çok sık seyahat eden bir çift olarak birlikte nerelere seyahat etmeyi seviyorsunuz?
N.P: Yurt dışı için Paris, Londra, Mykonos ve Los Angeles favori lokasyonlarımızdan. Kışın ise sıcak ikliminden dolayı Dubai, kayak seven bir aile olduğumuz içinde Zermatt ve St. Moritz’i tercih ediyoruz. Ülkemizde de Göcek- Bodrum favori hattımızdır.
Enis Bey, yurt dışında favori seyahat adresleriniz var mı? En beğendiğiniz otel ya da oteller hangileri?
E.P: Tabii ki en sık gittiğimiz yerler Viyana, Paris, Londra. Kışları ise Dubai. Aynı zamanda Avusturya ve İsviçre’de kayak yapmayı çok seviyoruz. Viyana’da ve Londra’da kendi evimizde kalıyoruz, onun dışında favori otellerimiz Four Seasons, Mandarin Oriental ve tabii ki Mövenpick. Bir de Kitzbuhelde Tennerhof favori otelim.
Enis Bey iş dünyasında olmazsa olmazlarınız var mıdır? Kendinizi nasıl bir yönetici olarak tanımlarsınız?
E.P: Öncelikle dürüst olacaksınız. İşinizi ve işvereninizi seveceksiniz. Çalışanlarımla hep sevgi ve saygı ortamında beraber oluruz. Benim için muavin de birdir üstdüzey yönetici de. Kapım herkese açık olmuştur. Tepeden bakan bir işveren hiç olmadım. Herkesin fikirlerine saygılıyımdır. Zaten işyerimizde “Altın fikir” diye bir uygulama vardır. Her ay herkes bir fikrini söyler ve bunun içinde hangisi benimsenirse o kişiye yarım altın verilir. Her çalışanım da işini kendi işi gibi çalışmış ve benimsemiştir. Ortalama çalışma yılları da yüksektir bizde. Zaten bunlar olmazsa başarı da olmuyor. Hizmet sektörü en güzel ama en zor sektördür.
Enis Bey babanızdan kulağınıza küpe olacak nasihatlar almışsınızdır mutlaka, siz oğlunuz büyüdüğünde ne gibi öğütler vermeyi düşünüyorsunuz?
E.P: Babam benim için hayattaki en önemli öğretmendir. Benim de oğluma verebileceğim en büyük nasihat, yalan söylememek, dürüst olmak, çalışkan olmak. Babam hep derdi “Önce çalış çabala sonra Allah’tan iste” diye. Çok güzel bir söz. Son olarak; babamın ölmeden önceki nasihatlarından biri de; “Bu hayatta ne iş yapıyorsan yap, karşılıksız hiçbir şey beklemeden yap”... Beklenti içinde olmamayı oğluma mutlaka aşılayacağım.
Sizin için doğru bir proje mi önemlidir, yoksa çok çalışmak mı?
E.P: Kesinlikle önce doğru projedir. Doğru projeyi seçtikten sonra, ekip ruhu ile çalışarak başarıyı elde edersiniz.
Otelcilik sektöründe aldığınız ödüller ile oldukça iddialısınız, bundan sonraki hedefleriniz neler?
E.P: Teşekkürler. 5 yıldızlı Ankara Mövenpick Oteli’miz ve İstanbul’daki Taksim 15 butik otelimiz bu yıl çeşitli ödüller alarak bizleri sevindirdi. Öncelikle Mövenpick Oteli olarak “Doğa Dostu Çevreye Duyarlı Tesis” seçilmek gurur vericiydi. Üzerine her iki otelimiz de Tripadvisor’ın Mükemmellik Sertifikaları’nı aldı. Son olarak da, Luxury Travel Guide Global Awards 2015 ve Best Commercial Performance Europe 2015 ödüllerinin sahibi oldu. İşimizi başarı ile yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ayrıca Türkiye’nin iki noktasında iki adet butik otelimiz daha olacak. Şu anda da yurt dışında Orta Avrupa’da bir otel bakıyoruz. Bu alanda yurt içi ve yurt dışında büyümeyi planlıyoruz.
Birlikte neler yapmaktan hoşlanırsınız? Hobileriniz var mı?
E.P: Birlikte seyahat etmekten, alışveriş yapmaktan, opera ve müzikallere gitmekten, evde Amerikan dizilerini izlemekten ve arkadaşlarımızla yemeğe gitmekten çok keyif alırız. Hobilerimiz içinde, yüzmek, kayak yapmak, tenis oynamak ve birlikte yürüyüş yapmak var.
Nergis Hanım, sosyal sorumluluk projelerinde adınızı ve markanızı sık sık duyuyoruz. Aktif çalıştığınız sosyal sorumluluk projelerinden bahseder misiniz?
N.P: Yapı olarak birçok işle uğraşmayı seven, yerinde duramayan bir karakterim var. Üretmeyi ve yardım etmeyi çok severim. Öğrencilik yıllarımdan beri aktif olarak çeşitli projelerde rol aldım. Örneğin, üniversitedeyken; görme engellilere, kütüphanelere dağıtılmak üzere sesli kitaplar hazırladım. Van depremi sonrasında afet çalışmalarında yer aldım. Türk Eğitim Gönülleri Vakfı’nda ilköğretim çağındaki çocuklarımıza dersler verdim. Şu anda da markam ile birlikte önüme gelen fırsatları iyi değerlendirmeye çalışıyorum. Bu yıl aktif olarak Dida Kaymaz ile birlikte Kansersiz Yaşam Derneği’nin Yönetim Kurulu’nda yer alacağım. ÇABA Derneği ve sevgili dostumuz Fery Elhadef’in başkanlığında kurulan Down Sendromu Derneği’nde de katılımcı olarak yardım projelerinde bulunacağım.
Enis Bey başarılı bir iş adamı olmasının yanı sıra evde nasıl bir baba ve eş?
N.P: Güleryüzlü, vicdanlı ve her zaman neşelidir. Baba olarak daima fedakar, destekleyici ve sevgi doludur. Hatta hemşiremiz , “Çok babalar gördüm fakat Enis Bey kadar ilgili ve sorumlu bir baba görmedim” diyor. Eş olarak ise, çocuk ruhlu, uyumlu, hayata pozitif bakan, aşk dolu ve daima duyarlıdır.
Peki Enis Bey, Nergis Hanım nasıl biridir?
E.P: Hayat dolu, sevecen, yardımsever, mükemmelliyetçi, düşünceli ve saf, tertemiz bir kalbi vardır. Sevgi dolu bir hayat arkadaşı, başarılı bir iş kadını ve mükemmel bir annedir. Her sabah saat kaç olursa olsun, beni işe güleryüzüyle uğurlar ve her akşam kapıyı bana kendisi açar. Çok güzel yemekler yapar, elinden her iş gelir.
Mutlu evliliğin sırrı nedir sizce?
E.P: Mutlu evliliğin sırrı hoşgörüden, şefkatten, saygı ve sevgiden geçer. Sabırlı olmak ve beklenti içinde olmamak mutlu bir evlilik için gereken etkenlerden diğerleridir. Aşksız bir evlilik düşünülemez, ancak aşkın yanında ailelerin anlaşması da bize göre çok önemlidir. Yıllar içinde ilişkiyi korumak için iki tarafın da birbirine ilk günkü gibi özen göstermesi, düşünceli olması aşkı taze tutacaktır.
Enis Bey, iş ya da özel hayatınızda mutlaka olmazsa olmazlarınız var mıdır?
E.P: İnsanların birbirine mutlaka saygılı olmasını, baskıcı olmamasını ve karşımdakilerin temizliğine önem vermesini isterim.