Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Başkanı Nilüfer Bulut’un, mücevher tasarımcısı kızı Nida Bulut annesi gibi girişimci bir ruha sahip. İş hayatına atılan Nida Bulut geçtiğimiz günlerde, By Nida Bulut “Renklerin Rüyası” isimli ilk koleksiyonunu, dünyaca ünlü markaları ve en yeni koleksiyonlarını moda tutkunlarıyla bir araya getiren Brandroom Bodrum Resort’ta özel bir davetle tanıttı. Nida Bulut’la takı koleksiyonundan modaya uzanan keyifli bir söyleşi yaptık.
By Nida Bulut “Renklerin Rüyası” İsimli ilk koleksiyonunuzun tanıtımı geçen hafta yaptınız. Bu ilk koleksiyon size neler hissettirdi? Nasıl tepkiler aldınız?
Aslında “Renklerin Rüyası” koleksiyonu 2015 yılında çıkardığımız 5 farklı koleksiyondan biri. Bu koleksiyonu biz Mart ayında çıkartmıştık. Yaz mevsiminde, doğadaki cıvıl cıvıl renklerden esinlenerek hazırladığım için güzel bir lansmanla tanıtmak istedim. İlk koleksiyonumu geçen yaz tanıtmıştım. Bu yaz da birbirinden farklı değerli renkli taşlardan hazırladığım koleksiyonu tanıttım. Uzun çalışmalar sonucunda ortaya çıkardığınız tasarımların beğeni alması, değerli insanlardan güzel tepkiler almak insanı çok mutlu ediyor ve doğru yolda olduğunu gösteriyor.
Koleksiyondan bahseder misiniz ? Koleksiyonu tasarlarken nelerden esinlendiniz? Takılarda hangi taşları kullandınız, ne tür takılar var, kimlere hitap ediyor?
Koleksiyon tam anlamıyla renkli taşlardan oluşuyor. Tasarlarken yaz mevsiminde doğada bulunan renklerden esinlenirken, renklerin insanlar üzerindeki etkilerini de göz önünde bulundurdum. Koleksiyonda değerli renkli taşlar kullandım. Safirin, zümrütün, yakutun farklı tonlarıyla mavi topaz, ametis gibi yarı değerli taşlara da yer verdim. Koleksiyonlarımın kendini şık, mutlu ve rahat hissetmek isteyen herkese hitap ettiğini düşünüyorum.
Kendinizden bahseder misiniz? Eğitiminiz sırasında takıya merakınız var mıydı, sonradan mı yöneldiniz? Takılara tutkunuz nereden geliyor?
Koç Üniversitesi Tarih bölümü mezunuyum. Küçüklüğümden beri moda ve takıyla çok ilgiliydim. Beni en çok mutlu eden şeylerden biri giyinmekti. Çocukken renkli iplerden plastik boncuklarla kolye bileklik yapar, evimizin önünde arkadaşlarımla satardık. Annem renkleri çok uyumlu kullandığımı ve göz zevkimin çok kuvvetli olduğunu söylerdi. Okul döneminde de küçük bir atölyede kendi yaptırdığım takıları kullanırdım. Tarihte de padişahların, kralların mücevhere olan tutkuları mimaride kullanılan değerli taşlar benim de zamanla bu merakımı arttırdı ve yeteneğimi keşfetmeme yardımcı oldu. Sizler de bilirsiniz ki Kanuni Sultan Süleyman başyapıt niteliğinde mücevherler tasarlayıp, işlemiştir. Çünkü Osmanlı’da padişahların tahtlarını, taçlarını süsleyen elmaslar, zümrütler, yakutlar aynı zamanda bir güç gösterme aracıydı. Bunun yanı sıra, tarihte kullanılan mücevherlerin çok özel hikayeleri vardır. Ben özellikle bu hikayelerden çok etkilendim; tüm bunları okuyup, gördükten sonra mücevhere olan tutkumun başladığını fark ettim.
Takı koleksiyonunuzla e-ticaret dünyasına siz de atıldınız. Bu girişimcilik ruhu annenizden mi geliyor? Anneniz bu girişiminizi nasıl karşıladı?
Evet annemden geliyor. Benim en büyük destekçim annem. Onun her zaman arkamda olduğunu bilmek bana büyük cesaret veriyor.
TİKAD’ın başkanı olan annenizin her zaman kulağınıza küpe olan, size kılavuzluk eden görüşlerinden bahseder misiniz?
Disiplinli olmak, sevdiğin işi yapmak ve başarı yolunda ilerlerken karşılaşılan güçlüklerle yılmadan savaşmak. Hiçbir şey emek ve sabır olmadan kazanılmıyormuş. Annem hep söylerdi. Ben de iş hayatında bunu yaşayarak öğrendim.
Takıda trendler çabuk değişiyor? Kalıcı tasarımlar sizce hangileri?
Günümüzde genel anlamda trendler çok çabuk değişiyor. Bunda sosyal medyanın ve ürünlere çabuk ve pratik yollarla ulaşabilmemizin önemli etkisi olduğunu düşünüyorum. Trendlerin çabuk değişmesi zaten son dönemlerde sık duyduğumuz “Fast Fashion” olgusunu yarattı. Kalıcı tasarımların eskisi gibi büyük ve ağır parçalar yerine daha sade, kullanımı rahat ve günlük hayatta şıklığı tamamlayan parçalar olduğunu düşünüyorum.
Modaya bakışınız nasıl? Siz hangi takıları seversiniz? Kıyafetinizi tamamlayan vazgeçilmez takılarınız var mı?
Şıklık ve görsellik benim için çok önemlidir. İnsanların kişiliklerinin tarzlarına yansıdığını düşünenlerdenim. Günlük hayatımda sade, abartıdan uzak, feminen bir stilim vardır. Modanın çizgilerini yakından takip ederim ama kişiliğimi yansıtan parçaları seçmeye özen gösteririm. İçinde rahat edeceğim kıyafetler seçerim diyemeyeceğim çünkü şıklık benim için her şeyden önemlidir. Tasarımlarıma da bu stilimi yansıtıyorum. Günlük çok rahat ve pratik kullanılabileceğiniz takılar da var ancak taktığınızda çok rahat edemeyeceğiniz, şıklığınızı tamamlamak uğruna takmayı tercih edeceğiniz parçalara da rastlayabilirsiniz. Vazgeçilmezlerim arasında nazar boncuğu, safir ve mavi topaz taşlardan oluşan takılarım var. Mavi rengi çok seviyorum. Ayrıca siyah pırlantalı yüzük ve bileklikleri de tercih ediyorum. Biliyorsunuz, siyahın asaleti her zaman bir kadını daha şık hale getirir. Günümüzde geleneksel takı olmaktan çıkan, mücevherin yeni gözdesi incileri de günlük hayatımda sıkça kullanıyorum.
Kız kardeşiniz size fikir verir mi? İleride de o da iş dünyasına atılacak mı?
Tabii, kardeşimle de fikir alış verişi yapıyoruz. Hatta yeni sezonda şu an üzerinde beraber çalıştığımız bir koleksiyon var, onu çıkarmayı planlıyoruz. Dila, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Bu sene o da genç bir avukat olarak iş dünyasına atılmayı planlıyor.
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? İlgi alanlarınız, hobileriniz?
Boş zamanlarımda genelde kitap okumayı çok seviyorum. Tasavvuf ve tarihle çok ilgiliyim. Onun dışında spor yapmayı çok seviyorum. İnsanın her zaman kendini zihnen ve bedenen geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirmeyi de çok seviyorum.
Seyahatten hoşlanır mısınız? Evde mutfağa girer misiniz hangi yemekleri yaparsınız?
Seyahat etmeyi severim. Yeni yerler keşfetmek bana her zaman heyecan vermiştir. Dünyada farklı yerler görmenin vizyonunuzu genişlettiğine inananlardanım. Annemden iş kadını olmanın püf noktalarını öğrendiğim için mutfakla pek aram olduğu söylenemez ama bir kaç kere yemek yapma girişimim olmuştu. Arkadaşlarım elimin lezzetli olduğunu söylüyor.
Röportaj: Hasan YÜKSEL
Fotoğraflar: Metin ERDOĞAN