Dünyada, farklı kültürlerden pek çok insanla çalışmış endüstri alanında global hukuk ve uyum süreçlerini yöneten Cem Metehan Aksoy tecrübeleri ışığında, başarının bir ayağının da "imaj" olduğunu söylüyor: "İşinde başarılı kişilerin, gerek kıyafet gerek imaj anlamında kendilerine yatırım yapmış, rahatlık ile kurumsal duruşu harmanlamış kişiler olduğunu görüyorum." Yoğun temposunu sık sık çıktığı seyahatler ve sosyal yaşantısıyla dengeleyen Aksoy, sanat ve gastronominin de hayatında önemli bir yer kapladığından bahsediyor.
İş ve özel yaşam dengesi özellikle günümüz Z kuşağının kariyer hayatında büyük rol oynuyor. Siz bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
İş hayatında kalıcı başarı için iş ve özel yaşam dengesini korumak gerekiyor. Yoğun tempoda çalışan birinin kendisine vakit ayırmadan sürdürülebilir başarıyı yakalamasını mümkün görmüyorum. Bazı ülkeler iş saatleri sonrasında e-posta gönderimini dahi uygun bulmuyor. Bunun sebebi kişilerin iş sonrasında kendi hayatlarına odaklanabilmelerini sağlamak. Dolayısıyla iş temponuz yüksek olsa dahi sonrasında kendinize vakit ayırmanız veya spor yapmanız, sizi ertesi güne ruhsal ve fiziksel açıdan hazırlayıp verimliliğinizi artıracaktır. Ara ara yapılacak seyahatlerin de zihni sıfırlayıp, işe dönüşteki enerjiyi artırdığına inanıyorum. İşten kritik dönemlerde uzak kalmak zor olacağından sakin dönemlerde tatile çıkmak daha verimli oluyor
Seyahat planı yaparken gideceğiniz yerleri nasıl seçiyorsunuz? Favori tatil rotalarınız var mı?
Öncelikli olarak görme fırsatı bulamadığım yerleri keşfetmeye çalışıyorum, bazen de kendimi evimde hissettiğim yerlere tekrar tekrar gidiyorum. Tatil destinasyonlarımı gastronomi, o ülkenin kültürüne duyduğum merak ve sanat belirliyor diyebilirim. Müzeler, sanat galerileri, lokal veya popüler restoranlar, müzikaller ve uzun yürüyüşler seyahatlerimin birer parçası oluyor. En sevdiğim tatil rotalarından biri Agriturismo dolayısıyla İtalya'nın Toskana bölgesi; bir diğeri de Sorbonne'da ekonomi okumaya gittiğimde kısa bir dönem yaşadığım Paris. Toskana'nın üzüm bağları içerisinde misafir kabul eden tesislerini hem huzurlu hem de gastronomi anlamında başarılı buluyorum. Paris'i ise ikinci evim gibi gördüğümden oradaki rutinlerimi bozmuyorum, Paris sabahlarında beni Cédric Grolet'de kruvasan sırası beklerken bulabilirsiniz.
Üniversite için Paris'e gittiğinizi söylediniz. Sorbonne'da ekonomi eğitiminizi yarıda bırakarak hukuk okumaya nasıl karar verdiniz?
Eğitim hayatınızda yaptığınız seçimler kariyer yolculuğunuzu büyük ölçüde etkiliyor. Bu nedenle karakterime ve yetkinliklerime daha uygun olan bir tercih yapıp hukuk okumaya karar verdim. Kendi seçimlerinize göre yaşıyorsanız, zorluklarla mücadele etmek daha kolay oluyor, en azından "kendi kararımdı" diyebiliyorsunuz.
Günümüzde iş dünyasının giyim kodları geleneksel sektörler için bile esnek bir hal aldı. Sizce genç bir profesyonelin başarılı bir kişisel imaj yönetimi için stilinde ödün vermeyeceği detaylar hangileri, dünyadaki trend ne yönde?
İş yaşamında rahat giyinmenin verimi artırdığını düşünmekle beraber temsil edilen kurumun kültürünü ve içinde bulunulan çevrenin yapısını da dikkate almak gerektiğine inanıyorum. Kişisel imaj anlamında en önemli noktanın kişinin bulunduğu ortamda kendisini dış görünüşüyle doğru şekilde ifade edebilmesi olduğunu düşünüyorum. Aslında duruşunuz, konuşmanız ve davranışlarınız kişisel imaj ile bir bütün oluşturuyor. Dünyada farklı kültürlerden insanlarla çalışan biri olarak, işinde başarılı kişilerin gerek kıyafet gerek imaj anlamında kendilerine yatırım yapmış, rahatlık ile kurumsal duruşu harmanlamış kişiler olduğunu görüyorum.
Sanat ve mimarinin hayatınızdaki yeri nedir, günlük yaşam tarzınızı sanat nasıl etkiliyor?
Sanat ve mimarinin hem günlük yaşamımda hem de seyahatlerimde özel bir yeri var. Seyahatlerde karşılaştığım mimari tarzlar ve sanat türleri, o destinasyonun kültürünü ve tarihini anlamamı sağlıyor. Son dönemde mimaride sürdürülebilir yapılar ve sanat alanında da sanatın dijital dönüşümü, ilgimi çeken başlıklar arasında yer alıyor.