Bembeyaz plajları, lagünleri ve resifleriyle ünlü olan Mauritius, yıl boyunca aldığı yağışlar sayesinde tropikal bir iklime sahip. Güney Yarım Küre’de konumlandığı için yaz mevsimini Kasım’dan Nisan’a kadar yaşayan Mauritius’ta kış aylarında bile hava sıcaklığı 21 derecenin altına düşmüyor. Yazın yavaş yavaş hissedilmeye başlandığı Kasım ayı ise, hava ve denizin iyice ısınması sebebiyle özellikle balayı çiftleri tarafından tercih ediliyor. Lüks resort’larıyla da ünlü olan Mauritius’ta herkesin hoşuna gidebilecek bir aktivite bulunuyor. Tekneyle yakındaki küçük adacıkları ziyaret etmek veya açık denizde şnorkelle dalmak, favori aktiviteler arasında yer alıyor.
Koh Samui Adası Gezilecek Yerler
Tayland’ın en ünlü adası olan Koh Samui, palmiye ağaçlarıyla sıralı plajları ve kristal berraklığındaki sularıyla, yalnızca sırt çantalı gezginlerin değil, aynı zamanda Hollywood yıldızlarının da favori destinasyonlarından. Herkesin zevkine göre bir aktivitenin bulunduğu Koh Samui’de ada macerasını yalnızca birkaç güne sığdırmak çok zor! Adanın en meşhur ve mutlaka görülmesi gereken simgesi ‘Big Buddha’ heykeli, 12 metrelik boyuyla Koh Samui sınırlarına girdiğiniz andan itibaren uçaktan bile gözüküyor. Dalış meraklılarına da hitap eden Koh Samui’de denizaltı güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız, en iyi dalış bölgesi kıyıdan 60 kilometre uzakta bulunuyor. Tek yapmanız gereken, bir tekneye atlamak ve kendinizi maviliklere bırakmak.
Bali’nin komşusu olarak ada tatiline mükemmel bir alternatif sunan Lombok, son yıllarda turistlerin popüler tercihlerinden biri haline geldi. İster maceraperest bir gezgin olun, ister lüksün peşinde koşun, ister unutulmaz bir balayının hayalini kurun, Lombok sayısız aktivite seçeneği ile herkese hitap ediyor. Adanın en güzel taraflarından biri de, muhteşem plajlarının kalabalıklardan uzak ve sessiz olması. Hatta bazı koylar o kadar gizli saklı ki, kendinizi ıssız bir adaya düşmüş gibi hissetmeniz mümkün. Lombok’un hemen yanına dizilmiş Gili Adaları’nın açıkları ise dalış tutkunlarını adeta cennete götürüyor. Ayrıca gerçek bir sört meraklısıyım diyorsanız, adanın güney sahillerinde sörfe uygun harika bölgeler bulunuyor.
Bozulmamış doğası ve turkuaz sularıyla Menorca, İspanya’nın Balear Adaları arasında en huzurlu olanı. Komşuları Ibiza ve Mallorca’dan daha sakin ve tenha olan Menorca, binlerce yıl öncesinden kalma taş anıtları ile ziyaretçilerini tarihte bir yolculuğa çıkarırken, dört bir tarafıyla çevrili berrak suları sayesinde yüzme, dalış ve yelkenli gibi su sporlarına olanak sağlıyor. UNESCO tarafından 1993 yılında ‘biyosfer rezervi’ olarak ilan edilen Menorca, koruma altına alınan ‘S’Albufera des Grau’ adlı doğal parkı ve Bronz Çağı’ndan kalma gizemli alanlarıyla dikkat çekiyor. Başkent Mahón’da yer alan ‘Museo de Menorca’ ise adanın Roma, Bizans ve İslami dönemlerinden kalma arkeolojik kalıntılarını sergileyerek Menorca’nın köklü tarihini gözler önüne seriyor.
‘Ölmeden önce görülmesi gereken yerler’ listesinin başlarında yer alan ve Fransız Polinezyası’nın en büyük adası olan Tahiti, deniz yaşamını keşfetmek için harika olanaklar sunuyor. Mesela, tabanı camdan yapılma bir kanoyla dalış dahi yapmadan denizin altını keşfedebilir veya okyanusun üzerinde yüzüyormuş gibi duran bungalovlarda konaklayarak maviliklerin tadını çıkarabilirsiniz. Dört bir tarafı olağanüstü güzellikteki şelalelerle çevrili olan Tahiti’de ‘Les Trois Cascades’ olarak da bilinen ‘The Three Waterfalls’u ve Faarumai Waterfalls’u ziyaret edebilirsiniz. Doğal güzellikleri şelalelerle kısıtlı olmayan adada, botanikçi Harrison Smith’in 137 hektarlık bir bölgeye ektiği egzotik çiçekler ve ağaçlarla ortaya çıkan Botanik Bahçesi’ni de listenize alabilirsiniz.
2017 sonbaharında Irma Kasırgası’nın yıkıcı etkisiyle karşı karşıya kalan Saint-Barthélemy, nam-ı diğer St. Barth adası, iki yıl içerisinde yaralarını sarıp eski ihtişamına kavuştu bile. Aralık 2018’den itibaren Le Sereno, Le Guanahani ve Eden Rock-St. Barths gibi ayrıcalıklı otellerin kapılarını tekrar açtığı adada, bembeyaz kumsalların yanı sıra tasarımcı dükkanları da oldukça revaçta. Adanın başkenti Gustavia ise yatlarla dolu bir limana, lüks restoranlara ve tarihi mekanlara ev sahipliği yapıyor. Tüm mesafelerin yarım saatlik bir araba yolculuğu kadar uzakta olduğu bu küçük adayı doğa yürüyüşleriyle de keşfedebilirsiniz. Adanın zirvesine ulaşarak muhteşem manzarayı izlemek içinse 286 metre yüksekliğindeki Vitet Dağı’na tırmanabilirsiniz.