Geçmişin ve günümüzün ikonik animasyonları "Pamuk Prenses"ten "Uyuyan Güzel"e, "Frozen"dan "Tangled"a dek klasikleşmiş Disney filmlerindeki devasa şatoların, bu kadar büyüleyici olmalarının bir nedeni var; gerçek yapılardan ilham almaları. Disney prens ve prenseslerinin koridorlarında koştuğu, balo salonlarında dans ettiği bu ihtişamlı şato ve kaleler; İspanya'dan Fransa'ya, Bavyera'dan İskoçya'ya dek pek çok ülkenin kültürel miraslarına dayanıyor. İşte Disney filmlerinin ilham aldığı şato, kale ve saraylar.
İspanya'daki UNESCO tarafından korunan Kastilya şehrine bakan Alcázar de Segovia, uzun zamandır halk arasında "Cinderella (Külkedisi)" ile birlikte anılmaktadır, ancak 26 Ekim'de 100. yılını kutlayan Disney, geçtiğimiz günlerde sanatçıların 1937'de gösterime giren "Snow White and the Seven Dwarfs (Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler)" filminde kaleyi model olarak kullandıklarını doğruladı.
Alcazar, Roma temellerinden 15. yüzyıl Kastilya Hanedanlığı'na dayanan kulesine kadar büyüleyici bir tarihe sahip. Hatta Kolomb'un Yeni Dünya'ya yaptığı ilk seferin altınları buradan geliyor. İçeride her şey estetik bir şok ve hayranlık uyandırıyor. Koridorlar pırıl pırıl zırhlarla kaplı; salonlar muhteşem oyma ve yaldızlı ahşap tavanlarla taçlandırılmış, duvar dipleri Mağribi çinileriyle kaplanmış; yatak odaları goblenlerle döşenmiş ve yataklar kırmızı ipekle kaplanmış. Her yaştan insanın hayal gücünü ateşlemeye yetiyor.
Hiçbir şey, asma köprüleri, mazgalları ve dikey olarak eğimli kalkanları olan yüksek, çok katlı, çok kuleli bir şato gibi "Disney" diye bağıramaz. 1953'te Disney sanatçısı Herb Ryman, hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap edecek bir eğlence parkının ana planını çizdiğinde mantık buydu. Walt Disney kararlıydı; odak ve yönlendirme noktası olarak işlev görecek bir kale olmalıydı. Böylece Bavyera'daki Neuschwanstein Şatosu, Disney hayranlarının en çok sevdiği "Sleeping Beauty (Uyuyan Güzel)" (1959) filminde ve daha sonra onlarca yıl boyunca şirketin logosunun bir parçası olarak oldukça aşina olduğumuz bir kale olarak karşımıza çıkmaya başladı.
Herb Ryman, eğlence parkı için de tasarımlarını, 19. yüzyılın ortalarında Bavyeralı 2. Ludwig tarafından inşa edilen Schloss Neuschwanstein'a dayandırdı. Eski Alman şövalyelerinin şatoları tarzında, rahat konuk odaları ve Tirol Dağları'nın muhteşem manzarası ile bu kale gerçekten büyüleyici bir yapı. İç mekanlar, Ludwig'in orta çağ ihtişamına ve Wagnerci gösterişe olan tutkusunu kanıtlıyor. Avusturya'nın manzarası adeta bir gösteriye dönüşüyor ve burada, arazide serbestçe dolaşabiliyorsunuz.
Akershus, Hans Christian Anderson'ın "Frozen (Karlar Kraliçesi)"nden uyarlanan ve Disney'e bugüne kadar yaklaşık 1,3 milyar dolar kazandıran gişe rekortmeni "Frozen" sayesinde muhtemelen var olan bütün "Norveç'te yapılacaklar listelerine" eklenmiştir. Anna ve Elsa kardeşlerin yaşadığı Arendelle Kalesi'nin tasarımı ve hissiyatı, tarihi 13. yüzyılın sonlarına kadar uzanan Oslo'daki Akershus Kalesi'ne dayanıyor.
Çeşitli İsveç kralları ve yağmacılar tarafından birçok kez kuşatılmış ama asla aşılamamış ve sonunda bir kraliyet konutuna dönüşmüş. Aynı zamanda hapishane olarak da kullanılmış ve 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından işgal edilmiş. Bugün ise ülkenin Silahlı Kuvvetler ve Direniş Müzeleri'ne ev sahipliği yapıyor. İçeride pirinç avizeler, cilalanmamış ahşap zeminler ve güzel kiremitli sobalarla döşenmiş salonlar, kaba taş ve beyaz badanalı tuğla duvarlara karşı Gustavya büfeleri ve kraliyet portreleri bulunuyor.
Disney animasyonu "Tangled", Fransa'da Normandiya açıklarındaki küçük bir adada Benedictine manastırının bulunduğu Mont-Saint-Michel'i temel alıyor. Zamanla kilise bir hapishaneye dönüşmüş. Mont-Saint-Michel'e günde sadece iki kez gelgit sırasında ulaşılabiliyor.
Bu iki ayrıntı metaforik olarak prensesin hikayesinin iki önemli bölümünü temsil ediyor; hapishane, Rapunzel'in bir kuleye hapsolduğu erken dönem hayatını sembolize ederken, gelgitler de saçlarını, yani dış dünyayla bağlantı kurmak için sahip olduğu sınırlı araçları gösteriyor. İşte ilham almak diye buna deriz.
"Brave" animasyonundaki DunBroch, İskoçya'daki iki kaleden esinleniyor: Eilean Donan ve Dunnottar Kalesi. Animasyon, gerçek yapıları -özellikle taş cephe ve yatay profil- açıkça yansıtsa da bazı düzensizlikler var.
Birincisi, hikaye 10. yüzyılda geçiyor, ancak kaleler 11. yüzyıla kadar taştan inşa edilmiyordu. Saray da harap durumda ki içinde hala insanlar yaşıyor olsaydı bu alışılmadık bir durum olurdu, ancak bunun, filmdeki klanlar arasındaki gerilimi sembolize etmek için yapılmış olabileceği belirtiliyor.
"Alaaddin"deki sultanın sarayı, merkezi bir kulenin üzerinde yer alan ve mekanın her yerinde kopyalanan büyük bir soğan kubbe ve kemerli bir kapıya açılan bir geçit merdiveni bulunuyor.
Hindistan'daki Taj Mahal'den esinlenilmiş olsa da saray, çeşitli kültürlerden unsurlar sergiliyor. Turkuaz kapı, Hindistan'daki renkli mimariyi anımsatsa da kubbeler, daha çok Rus Ortodoks kiliselerine -Moskova'daki Aziz Basil Katedrali'ne- benziyor. Bu da "Alaaddin" filminde alıntı yaptığı kültürler konusunda özgür davranıldığını gösteriyor.