“The Tinder Swindler” İncelemesi

2 Şubat 2022'de Netflix'te yayınlanan “The Tinder Swindler” belgeseli hem konusuyla hem de hikayede ismi geçen insanlarla oldukça dikkat çekti. Dev bir dolandırıcılık hikayesi olan “The Tinder Swindler”ı derin bir incelemeye aldık.

YAZAR: Çisem Danacı
ABONE OL
16 Şubat 2022 Çarşamba 18:41 | Son Güncellenme:
13 dakika okunma süresi
“The Tinder Swindler” İncelemesi

2 Şubat 2022'de Netflix'te yayınlanan "The Tinder Swindler" o kadar popülerleşti ki belgeseli izlemeyenlerin bile konuya hakim olmasını sağlayacak kadar içerik, her gün internette ve sosyal medyada dolaşıyor. Felicity Morris'in yönetmenliğini yaptığı "The Tinder Swindler", zengin ve jet sosyete bir elmas patronu gibi davranan Simon Leviev'in randevulaşma uygulamalarından biri olan Tinder'da tanıştığı kadınları dolandırmasını konu alıyor. Dolandırılan kadınlardan birinin bu konuyu gazeteye taşımasıyla bir araştırma başlıyor ve "Tinder Swindler / Tinder Avcısı" olarak bilinen Simon'ın evlilik, dostluk vb. birçok vaatle kandırdığı yüzlerce insandan toplam 4 milyon dolardan fazla para çaldığı ortaya çıkıyor.

Belgesel boyunca Simon Leviev'in yarattığı personayı, kurguladığı yalanları ve kurbanlarına uyguladığı psikolojik şiddeti dolandırılan birkaç kadının ağzından dinliyor, kanıt olarak sunulan video, fotoğraf, ses kayıtları ve mesajlaşmalar üzerinden konuyu takip ediyoruz. Bu akıl almaz hikayeyi bitirdiğimizde kafamızda bazı soru işaretleri kalıyor: Tek bir insanın bu kadar büyük bir uluslararası dolandırıcılık şebekesi kurması nasıl mümkün olabilir? Dolandırılan insanlar nasıl böyle bir yalana inanabilmiş? Ve böyle bir dolandırıcı, nasıl olur da yakalandıktan sonra yalnızca beş ay hapis yatmış?

Bu üç sorunun cevabını aramadan önce zihnimizin arka planında tutmamız gereken bir konu var ki o da dolandırıcıları ve dolandırıcılık hikayelerini, diğer suçlulardan ayıran önemli bir fark olduğu. Bu tür dolandırıcılık hikayeleri meraklı zihinlerimizin ilgisini çekiyor, hatta çoğunlukla bunları ilginç bulmanın ötesinde, komik buluyoruz. Bu bir seri katil veya dümdüz bir hırsızın belgeseli olsaydı konuya yaklaşımımız çok daha farklı olurdu. Ancak birçok dolandırıcı, halkın gözünde zeki olarak kodlanarak yüceltilirken, kurbanları aptallıklarının bedelini ödeyen insanlar olarak aşağılanıyor ve dalga konusu oluyor. "The Tinder Swindler" vakasında da bunu görebiliyoruz. Belgeseldeki kadınlar internette zorbalığa maruz kaldıklarını, para avcısı olmakla suçlandıklarını tekrar tekrar belirtiyor. Tabii şu sıralar Simon Leviev hakkında sosyal medyada dolaşan esprili paylaşımlara da denk gelmeyen pek yoktur. Aslında ne Simon Leviev bir istisna ne de dolandırdığı yüzlerce insan.

Şimdi "Tek bir insanın bu kadar büyük bir uluslararası dolandırıcılık şebekesi kurması nasıl mümkün olabilir?" sorusuna gelelim. George C. Parker, 1928 yılında Sing Sing Hapishanesi'nde mahkum edilene kadar insanlara Brooklyn Köprüsü'nden Madison Square Garden ve hatta Özgürlük Anıtı'na kadar dünyanın en ünlü yapılarını sattı. Muhtemelen dünyada bunu yapmaya cesaret edebilecek pek kişi yoktur ama gerçekten yapmayı becerebilecek nadir insanlardan biri, George C. Parker olabilir. "Saadet Zinciri" terimine çoğumuz aşinayızdır. Ancak diğer adıyla "Ponzi Şeması" olarak bilinen dolandırıcılık yöntemine adını veren Charles Ponzi'yi kaçımız tanıyoruz? Ponzi, ABD ve Kanada'daki dolandırıcılıkları ortaya çıktığında toplam 86 farklı suçtan yargılandı. İnsanları iyileştiren oksijenli hava satandan ünlü veya zengin kişilerin gayri meşru çocuğu olduğunu iddia ederek bankaları ve insanları dolandıranlara; insanlık tarihi, muhtemelen para keşfedildiğinden beri, hatta daha önceden itibaren türlü dolandırıcılık hikayeleriyle dolu.

Tek bir tıkla hemen herkesle ilgili bilgiye erişebildiğimiz günümüzde ise bu dolandırıcılık hikayelerinin yerini biraz daha kompleks versiyonları alıyor. Bunlardan en yakın zamanda ve başta gelenler; "Tinder Swindler / Tinder Avcısı" olarak bilinen Simon Leviev, "Fyre Festival Fiyaskosu"yla tanınan Billy McFarland ve New York sosyetesini 60 milyon dolarlık bir mirasın varisi olduğuna inandıran Anna Delvey. Bu kişiler, saf kurbanlar bulan, birkaç zeki söz söyleyerek bir yerlere varan ortalama insanlar değiller. Yarattıkları hikayeler, birçok insanın gerçek hayat hikayesinden çok daha komplike ve derinlikli. İnternette isimlerini araştırdığınızda karşınıza ne çıkacağını bile önceden planlamış insanlardan bahsediyoruz. Teknolojiyi ve interneti, kurdukları yalanları desteklemek için kullanan oldukça zeki insanlar. Böyle bir manipülasyonun içine girmeden kurbanların neler yaşadığını tam olarak anlamamız mümkün değil.

Peki dolandırılan insanlar nasıl böyle bir yalana inanabilmiş? Bu dolandırıcılık hikayelerindeki kurbanları dışarıdan gözlemleyerek "Ben böyle olmazdım" veya "Bu duruma düşüp, bu yalanlara inanmak için aptal olmak gerek" demek oldukça kolay. 2006 yapımı "The Prestige" filminde bu konuya rahatlıkla uyarlayabileceğimiz çok güzel bir monolog var: "Her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. Birinci bölüme 'Vaat' denir. Sihirbaz size sıradan bir şey gösterir; iskambil destesi, bir kuş ya da bir insan. İkinci perdeye 'Dönüştürme' denir. Sihirbaz, olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. Henüz alkışlamazsınız çünkü bir şeyi yok etmek yeterli değildir, onu geri getirmeniz gerekir. Hilenin sırrını arıyorsunuz ama bulamazsınız çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz, sırrı çözmek değil, kandırılmak istiyorsunuz..." Muhtemelen bu dolandırıcılık hikayelerinin bize bu kadar keyifli gelmesinin nedeni de bu, hepsi birer sihir gösterisine benziyor ve gösterinin sonunda sihirbazı daima alkışlarız. Ancak gösterinin tadını çıkarırken kandırıldığımızı asla düşünmeyiz. Biz inanmak istediğimiz şeye inanır veya içten içe yalan olduğunu düşünsek de kendi refahımız için inanıyormuş gibi yaparız. Bize mutluluk ve hayallerimizi vadeden dolandırıcılara inanmak için bazen elimizden geleni yaparız çünkü dolandırılmak için aptal ya da zayıf olmanız gerekmez. Yalnızca bir şeye ihtiyacınız olması ve dolandırıcının bunu fark etmesi gerekir ve bu dünyada herkesin, en azından bir şeye ihtiyacı vardır. Bu bazen aşk bazen sevgi bazen iş bazen para bazen bir umuttur ama daima bir ihtiyaç vardır. Dolandırıcı, Tinder Avcısı Simon Leviev vakasında olduğu gibi, bu ihtiyacınızı keşfettiğinde bunu sizin için bir vaat haline getirir. Uyguladığı kompleks manipülasyonlar ve siz farkında bile olmazken sizi içine çektiği psikolojik savaş ile bu vaadi, hayali bir gerçekliğe dönüştürür. Ve tıpkı sihirbazın kaybolan objeyi geri getirmesi gibi sizi küçük ödüllerle besler. Sonunda öyle bir noktaya gelirsiniz ki kandırıldığınızı veya manipüle edildiğinizi anlamak için ancak o çukurun içinden çıkmanız gerekir. Bu yüzden o çukura dışarıdan bakan insanların bunun bir yalan olduğunu görmesi kolayken, çukurun içindeki insanlar için o, normal ve gerçek olandır.

Ve son olarak, böyle bir dolandırıcı nasıl olur da yakalandıktan sonra yalnızca beş ay hapis yatar? ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) tarafından yapılan incelemelere göre; ABD'de geçtiğimiz yıl Tinder'daki bu gibi benzer avcılara 1 milyar dolardan fazla para kaptırılmış. Bu nedenle "The Tinder Swindler" vakasının ve dolandırılan bu kadınların bir istisna olduğunu söylemek imkansız. Ne yazık ki hızla gelişen teknolojinin yarattığı gri alanlar, yasal boşluklara neden olduğu için bu gibi dolandırıcılıkların şimdilik önüne geçilemiyor. Ancak belki de tek bir emsal dava, her şeyi değiştirebilir ve hayatımıza giren tüm sahketar ve dolandırıcılara engel olmasa da Tinder avcıları benzeri internet dolandırıcılıklarının sonunu getirebilir.


"Don't Look Up" Filmi Üzerine

"Kulüp" Dizisi Hakkında

"Dune: Part One" Filmi Üzerine

EN ÇOK OKUNANLAR

Salma Hayek-Pinault'un Boucheron Işıltısı
Salma Hayek-Pinault'un Boucheron Işıltısı

Salma Hayek-Pinault'un Boucheron Işıltısı

1 dakika okunma süresi
“Bizans'a Yelken Açmak” Sergisi
“Bizans'a Yelken Açmak” Sergisi

“Bizans'a Yelken Açmak” Sergisi

4 dakika okunma süresi
New York'ta Türk Gecesi
New York'ta Türk Gecesi

New York'ta Türk Gecesi

1 dakika okunma süresi
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

1 dakika okunma süresi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

77. Cannes Film Festivali'nde Prömiyer Yapan Filmler
77. Cannes Film Festivali'nde Prömiyer Yapan Filmler

77. Cannes Film Festivali'nde Prömiyer Yapan Filmler

“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler
“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler

“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler

Ağustos Ayı Film Önerileri
Ağustos Ayı Film Önerileri

Ağustos Ayı Film Önerileri

Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”
Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”

Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”

81. Venedik Film Festivali'nde Öne Çıkan Yapımlar
81. Venedik Film Festivali'nde Öne Çıkan Yapımlar

81. Venedik Film Festivali'nde Öne Çıkan Yapımlar

Haziran Ayı Film Önerileri
Haziran Ayı Film Önerileri

Haziran Ayı Film Önerileri

“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar
“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar

“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar

Joey King'in En İyi Dizi ve Filmleri
Joey King'in En İyi Dizi ve Filmleri

Joey King'in En İyi Dizi ve Filmleri

Haziran Ayı Dizi Önerileri
Haziran Ayı Dizi Önerileri

Haziran Ayı Dizi Önerileri

İstanbul'un Açık Hava Sinemaları
İstanbul'un Açık Hava Sinemaları

İstanbul'un Açık Hava Sinemaları

En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler
En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler

En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler

Eylül Ayı Dizi Önerileri
Eylül Ayı Dizi Önerileri

Eylül Ayı Dizi Önerileri