Japon sanatçı Yayoi Kusama'nın pandemi nedeniyle ertelenen "Aynalı Sonsuzluk Odası-Yaşamın Parıltısıyla Dolu" (Infinity Mirror Rooms-Filled with the Brillance of Life) başlıklı sergisi, Londra'daki Tate Modern Müzesi'nde 29 Mart 2021'de açılıyor. Benekli tuvalleriyle tanınan sanatçının en önemli çalışması, "Sonsuzluk Odası" serisi. Sergi, sanatı boyunca uzay ve sonsuzluk duygularından etkilenen Kusama'nın bu vizyonunu yansıtıyor. Işıklı enstalasyon, aynaların yansıtıcı özelliğiyle yaratılmış. Daracık bir mekanda yansıyan ışıklar, izleyiciye evrenin sonsuzluğu duygusunu, "hayatın parıltısı"nı yaşatıyor. Ziyaretçiler, etrafı sığ bir su havuzuyla çevrili aynalı fayanslarla kaplı bir odadan geçerken, karanlık ortamda yansıyan büyüleyici ışıklar ipnoz etkisi yapıyor; uçsuz bucaksız bir boşlukta olma duygusu veriyor. "Aynalı Sonsuzluk Odası", dönen kristal avizelerle, sonsuz evren illüzyonu yaratan "Keder Avizesi" (Chandelier of Grief) odasıyla birlikte yer alacak. Bu deneyimsel performans, 27 Mart 2022 tarihine kadar devam edecek; bu da müzenin tarihindeki en uzun süreli sergi olacak.
Kitabında yaşam öyküsünü anlatan Kusama, henüz 20'li yaşlarda iken tutucu Japon sanat çevresi ruhuna hitap etmediği için ülkesini terkeder. Eski bir kitapta gördüğü ABD'li ressam Georgia O'Keeffe'nin resimlerinden çok etkilenmiştir. 1957 yılında ABD'ye ayak basan Yayoi, zor şartlarda yaşamını sürdürür. Andy Warhol ile birlikte Pop Art'ın öncülerinden biri olur; minimalist sanatıyla dikkati çeker ama maddi durumu iyi değildir; karnını doyurmak için bazen çöplerden yemek arar. Bugün ise Kusama'nın sergileri önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Sanatçının, "Kusama: Kozmik Doğa (Kusama: Cosmic Nature) sergisi de, New York Botanical Garden'de 10 Nisan 2021'de açılacak. Çocukluğu, ailesinin serasında bitkiler arasında geçen Kusama'nın doğa sevgisini ortaya çıkaran heykelleri, yerleştirmeleri (enstalasyon), farklı bir deneyim yaşatacak. 250 dönüm genişliğindeki New York Botanik Bahçesi'nin açık ve kapalı alanlarında "Yaşam İlahisi- Laleler" (Hym of Life- Tulips),"Narcissus Bahçesi" (Narcissus Garden), "Polka Noktalarının Ağaçlarda Yükselişi "(Ascension of Polka Dots on the Trees) adlı eserleri yer alacak. Sergi 31 Ekim 2021'e kadar sürecek.
Turuncu peruklu Kusama'nın, turuncu- kırmızılar, tekrarlayan motifler, ağ'lar, beneklerle dolu renkli, minimalist sanatının; balkabaklarıyla yarattığı masalsı dünyasının gerisinde; acılı bir süreç vardır. Japonya'da Matsumoto şehrinde varlıklı bir ailede doğan Yayoi; sinirli annesinin baskıcı eğitimi altında bunalır; 10 yaşında halüsinasyonları başlar. Baktığı her yerde benekler görür; tarladaki çiçeklerin canlanıp konuşmaya başladığını sanır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Japonya'da zor günler yaşanmaktadır. Annesinin baskısı ve dışarıdaki gerçek hayattan kaçarak resme sığınır. Benekleri, sonradan tuvallerini işgal ederek; sanatının önemli bir unsuru olur. Takıntılı mizacı nedeniyle tekrarladığı imgeler, benekler onu hiç terketmez. Kusama, yaralarını sanatla iyileştirir. "Uykusuz Gece" şiirinde dile getirdiği gibi, "Duygusal yarası sızlarken, isimsiz bir yabani çiçeğe bakmaya başlar." O çiçek, yarasını sarıp; acısını hafifletirken sanatına da yön verir. Kusama, otobiyografisinde "Her gün acı, kaygı ve korkuyla mücadele ederim. Hastalığımı iyileştiren tek yöntem, sanat yaratmaya devam etmek. Sanatın izini takip ettim ve hayatta kalmama izin veren bir yol keşfettim" der.
Puantiyeler, tekrarladığı motifler, ona sonsuzluk duygusu verir. Şöyle der: "Noktalar, sonsuzluğa giden bir yoldur. Doğayı ve bedenimizi noktalarla kapatırsak, çevremizle bütünleşir; onun bir parçası oluruz." Ona göre benekler tek kalamazlar, hep çoğalmalıdır. "Benekler dünyamızın, güneşin ve ay'ın şekline sahiptir. Yuvarlak, yumuşak, renkli, anlamsız ve bilinmeyen. Benekler de, tıpkı insanlar gibi yalnız kalamazlar. İki, üç benek bir araya geldiğinde hareket olur" der. Hep sonsuzluk arayışı içindedir. Sarı balkabaklarını, siyah beneklerini, "Sonsuzluk" odalarında bir dizi ayna aracılığıyla çoğaltarak; kendi rüyasını insanlara da yaşatmak ister.
"Sonsuzluk Odası- Balkabağı" enstalasyonunda, aynaların yansımasıyla çoğalan balkabakları, tıpkı kaleidoskop'taki desenler gibi masalsı bir etki yaratır. Bir başka enstalasyonu "Aynalı Oda -Balkabağı" nda ise, izleyiciyi parlak sarı renkli bir odaya davet eder. Odanın içi, kabaklarının üzerine sıkça boyadığı siyah beneklerle doludur. Odadaki aynaların yansıtmasıyla, siyah benekler öylesine çoğalır ki izleyicinin etrafını sararak, sonsuz uzay deneyimi yaşatır. Anıtsal balkabağı heykeli canlı, neşeli formuyla galerilerde boy gösterir. Bir tanesi de Japonya'nın Naoshima Adası'nda deniz kıyısına yerleştirildi. Kıyafetlerini kendisi tasarlayan Kusama'nın elbiseleri de, resimlerindeki benekler, desenlerle doludur. Tablosunun önüne geçtiğinde kıyafeti o desenlerle bütünleşir; adeta eserin içinde kaybolur. Kusama, 2012'de Louis Vuitton'la iş birliği yaptığında da, benekleriyle boyadığı çantası ve elbisesiyle New York'ta poz verdi. Kendisini bu koleksiyonu hazırlaması için ikna eden tasarımcı Marc Jacobs'ı da, enerjisiyle etkiledi.
Kusama, 70'li yıllarda mental rahatsızlıklarının artması nedeniyle, ülkesi Japonya'ya dönerek bir psikiyatri hastanesine yatıp tedavi gördü. 91 yaşında da, üç katlı atölyesinde çalışıp üretiyor; resim, heykel, kolaj, enstalasyon çalışmalarını azimle sürdürüyor. Ama psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğu için, geceleri atölyesinin karşısındaki psikiyatri hastanesinde uyumayı tercih ediyor. Yıllar sonra ülkesine döndüğünde artık sanat dünyasında önemli biri olan Kusama'nın adına, Japonya'da bir müze kuruldu. Time Dergisi'nde "Yılın en etkili 100 ismi" arasında yer alan sanatçı, 80'li yaşlarında olduğu gibi, 91 yaşında da önemli müzelerin konuğu oluyor. Sanatçı, yazar ve sinemacı yönüyle de eserler üretiyor.