“House of the Dragon” Dizi İncelemesi

“Game of Thrones” evreninin geçmişini anlatan, Daenerys Targaryen'in ailesinin 172 yıl önceki hikayesine odaklanan “House of the Dragon” dizisini, oyuncularından konusuna ve işlenişine derinlemesine inceliyoruz.

YAZAR: Çisem Danacı
ABONE OL
25 Ekim 2022 Salı 16:10 | Son Güncellenme:
32 dakika okunma süresi
“House of the Dragon” Dizi İncelemesi

"House of the Dragon" Dizisinin Konusu:

Çok sevilen "Game of Thrones" dizisinin 'spinoff'u olarak karşımıza çıkan "House of the Dragon", isminden de anlaşılacağı gibi ejderhalara hükmeden Targaryen Ailesi'ni merkezine alıyor. Daenerys Targaryen'in doğumundan 172 yıl önce, Targaryen Hanesi gücünün zirvesinde ve krallığın başındayken patlak veren iç savaşı izliyoruz. George R. R. Martin'in "Fire & Blood" kitabından uyarlanan "House of the Dragon", kitaba olabildiğince sadık bir şekilde ilerlese de kaçınılmaz bir şekilde yapılan değişiklikler var. Ancak senaryo, George R.R. Martin'in danışmanlığında ilerlediği için hikayedeki büyük-küçük değişiklikler de yazarın kontrolü dahilinde.


"House of the Dragon" Dizisinin Oyuncuları:

Ryan J. Condal'ın yaratıcılığını üstlendiği "House of the Dragon"ın geniş oyuncu kadrosunun bir kısmı dizideki zaman atlamaları nedeniyle değişti. Milly Alcock, ilk beş bölümde canlandırdığı Prenses Rhaenyra Targaryen karakterini Ema D'Arcy'e teslim ederken; Kraliçe Alicent Hightower karakteri de Emily Carey'den Olivia Cooke'a devredildi. Oyuncu kadrosunun geri kalanında ise Prince Daemon Targaryen rolünde Matt Smith, Ser Otto Hightower rolünde Rhys Ifans, Kral Viserys Targaryen rolünde Paddy Considine, Ser Criston Cole rolünde Fabien Frankel, Prenses Rhaenys Targaryen rolünde Eve Best, Lord Corlys 'The Sea Snake' Velaryon rolünde Steve Toussaint, Prens Aemond Targaryen rolünde Ewan Mitchell, Prens Jacaerys 'Jace' Velaryon rolünde Harry Collett, Prens Lucerys 'Luke' Velaryon rolünde Elliot Grihault, Prens Aegon Targaryen rolünde Tom Glynn-Carney ve Prenses Helaena Targaryen rolünde Phia Saban'ı görüyoruz.


"House of the Dragon" Dizi İncelemesi:

"Game of Thrones" dizisinde yaşananların geçmişini konu alan ve krallığın başında Targaryen'lerin olduğu zamanda, Daenerys Targaryen'in ailesinin iç savaşa giriş ve çöküş hikayesini konu alan "House of the Dragon", kısaca Daenerys'in aile geçmişini anlatıyor. Dizinin uyarlandığı, George R. R. Martin'in "Fire & Blood" kitabı bir romandan ziyade kurgusal bir tarih kitabı şeklinde yazıldığı için senaristlerin hikayedeki olay örgüsünü doldurmak için bolca alanı var. Bu konuda ne kadar başarılı olduklarını inceleyelim. Bu noktadan sonra diziyi izlememiş olanlar için bolca 'spoiler' olacağı konusunda uyarımızı yapmak isteriz.

"House of the Dragon" dizisinin hikaye anlatıcılığı konusundaki stilini yalnızca birinci bölümün girişiyle özetleyebiliriz. Dış ses anlatıcı veya dizi-filmlerin girişinde verilen ön yazı ile yapılan açılış, birçok fantastik ve bilim kurgu türü yapımda kullanılan bir yöntem. Seyircinin karmaşık olaylara hızlıca adapte olabilmesi ve içine girecekleri dünyayı tanıyabilmesi için sıkça kullanılan bir teknik. Ancak ne yazık ki bu, her zaman iyi hikaye anlatıcılığı anlamına gelmiyor. "House of the Dragon" dizisinde iki yöntemin birden kullanıldığını görüyoruz. Önce yetişkin Prenses Rhaenyra Targaryen'in dış sesiyle Targaryen Ailesi'nin krallığı ele geçirişini ve ilk dönemlerini dinliyoruz. Ardından Rhaenyra'nın babası Kral Viserys'in tahta geçişini izliyoruz. Sonrasında da siyah ekran üzerine yazı ile Viserys'in kral oluşunun dokuzuncu yılında olduğumuz ve bu hikayenin Daenerys Targaryen'in doğumundan 172 yıl öncesini anlattığı bilgisi veriliyor. Evet, çok kısa bir sürede bizi, izleyeceğimiz olaylara hazırlıyor. Ancak bunu, hızlandırılmış ve oldukça kolaya kaçılmış bir şekilde yapıyor. Bunun önemi; ne yazık ki bu hızlı ve "ana fikri verelim, geçelim" tarzı anlatıcılığın, dizinin tamamına yayılmış olması. "Game of Thrones"u dünya çapında bir fenomene çeviren yalnızca büyük savaş sahneleri ve ejderhalar değildi -ki bunları muhakkak "House of the Dragon"da da görüyoruz ve göreceğiz- ama aynı zamanda karakterlerin birbiriyle ilişkileri, derinlikli manipülasyon ve psikolojik savaşlar, muazzam diyaloglarla güçlendirilmiş bir yapım olmasıydı. "House of the Dragon"ın ise özellikle ilk bölümleri, o kadar konuyu seyirciye aktarmaya odaklı ki karakterlerin birbiriyle etkileşimi oldukça tek boyutlu kalıyor. Neyse ki dizi, bölümler ilerledikçe ve konu yerine oturmaya başladıkça karakterlerine ve diyaloglara biraz daha alan açıyor. Artık sezon finaliyle birlikte asıl olayların başlayacağını ve zaman atlamalarının sona erdiğini umarak "Game of Thrones"ta sevdiğimiz her şeyi "House of the Dragon"da da göreceğimizi umuyoruz.

"House of the Dragon"da günümüz hikayesi başladığında ilk gördüğümüz King's Landing sahnesi, bir ejderhanın şehrin üzerinden uçuşu. "Game of Thrones"ta King's Landing'in üzerinden bir ejderhanın uçuşunu ilk gördüğümüzde dizinin finaliydi ve halk, korku ve dehşet içinde kaçışıyor, her yeri alevler bürümüş haldeydi. "House of the Dragon"ın açılışında ise aydınlık gökyüzünden inen ve King's Landing'in üzerinden uçan ejderha, kimseyi korkutmuyor, onlar için gündelik bir olay olduğu belli. Arka planda "Game of Thrones"un hepimizin iyi bildiği müziğinin daha pozitif bir yorumu duyuluyor. Birkaç saniye içinde bize, çok iyi tanıdığımız bir dizinin evreninde, bambaşka bir zamanda bambaşka olayları izleyeceğimiz söylenmiş oluyor. Bu, izleyiciye bilgiyi tabakta hazır sunmak yerine, görsel olarak aktaran, çok daha iyi bir anlatım tercihi. Ayrıca bu evrende, yani geçmişte ejderhaların çok daha evcil olduğunu, Targaryen Ailesi üyeleri dışında ejderha bakıcılarının da sözünü dinleyen canlılar olduğunu görmüş oluyoruz. -Ancak bu "evcilliğin", sandığımız kadar güçlü olmadığını sezonun sonuna doğru göreceğiz.- Bu sahnedeki bir diğer önemli konu da giriş yazısında Daenerys'in adını okumamızdan hemen sonra ejderhayla uçan ilk kişinin tam da Daenerys'in çocukluğu diyebileceğimiz kadar ona benzeyen biri olması: Prenses Rhaenyra. Dizi, bu iki karakter arasında zihnimizde paralellik kurmak istiyor. Bilinçaltımızda Rhaenyra'nın Daenerys'in yaşadığı trajedileri ve belki de karakter dönüşümünü yaşayabileceğini hissediyoruz.

"Game of Thrones"ta Stark Hanesi'nin topraklarında gördüğümüz için onlarla özdeşleştirdiğimiz Weirwood ağacını, "House of the Dragon"da Targaryen'lerin sarayının bahçesinde görüyoruz. Dizi, Stark'lara beslediğimiz sempatiyi ve onlarla bağdaştırdığımız onur, adalet ve aileye verilen değer gibi bazı olumlu çağrışımları Targaryen'lere aktarmamızı istiyor. Gerçekten de dizi ilerledikçe bu kavramların, bu aile için ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Özellikle de istemeden tüm bu iç savaşa neden olan ve kendi ailesinin sonunu getiren Kral Viserys için. Oğlunu ve karısını doğumda kaybeden Kral Viserys'in geriye erkek bir varis bırakması gerek ve yasalar gereği bu erkek kardeşi Daemon olacak. Ancak Daemon'ın karakteri, Viserys'in gözünde kral olmaması gereken birinin özellikleri ve onu uzağa gönderip varis olmayacağına karar verdiğinde, uzun yıllardır oturduğu tahttaki kılıçlardan biri elini kesiyor. Targaryen Hanesi'nin düşmanlarının kılıçlarıyla yapılan bu tahtın, kralın elini kesmesi, belki de krallık için artık o koltuğu hak etmediğini gösteriyor olabilir. Nitekim o minik kesik, kralın hastalığı nedeniyle büyüyerek önce parmağına, sonra eline ve koluna sıçrıyor. Kral yıllar içinde oturduğu yerde resmen çürüyerek ölüyor. Bu durumu daha sonra danışmanı Hand of the King ile konuşurken de görüyoruz. Savaşmadım, hiçbir yeni toprak kazanmadım veya kaybetmedim, sadece yaşadım, bu beni nasıl bir kral yapar diye soruyor. Barışçıl bir kral olmasıyla bilinen Viserys, iyi bir baba, eş ve lider olmaya çalışsa da ne yazık ki sadece barışçıl değil, aynı zamanda fazla pasif olması nedeniyle kaybediyor. Zor ve kesin kararlar almaktan çoğunlukla kaçınıyor, aldığı kararları sıklıkla sorguluyor, bu da başkalarının da o kararları ve kralı sorgulamasına neden oluyor. Tek bir kez ölümle sonuçlanan, zor bir karar aldığını görüyoruz: karısı ve oğlu arasındaki seçim, orada da yanlış tercihi yaptığı için ikisinden de oluyor. Bu da Viserys'i neredeyse seçim yapmamayı seçtiği bir noktaya itiyor. Ve evet, aksiyon almak konusunda o kadar çekimser ve o kadar pasif ki zamanla çürümek ve sonunda neredeyse yaşayan bir iskelete dönüşmek onun sonu oluyor. Kralın, doğumda ölen oğluna Balerion adını vermesi de oldukça anlamlı. "Balerion, kıyamet öncesi Eski Valyria'yı gören son canlıydı. Tüm yüceliğiyle, tüm kusurlarıyla" diye anlatıyor kızına ejderha Balerion'u. Bu da varis olması beklenen Balerion'un da Targaryen'lerin kıyametinden önceki eski halini gören son canlı olabileceğinin sinyalini veriyor. Genelde bir şeyi son gören, o şeyin yok olmasına neden olanla aynıdır. Tıpkı bebek Balerion'un ölümünün, tahtın geleceğinde soru işaretleri yaratması ve bu muammanın ailenin çöküşüne neden olması gibi. Viserys'in de ölümü, iç savaşın başlamasına neden oluyor çünkü varisini Rhaenyra olarak belirlemiş ve değiştirmemiş olsa da dediğimiz gibi pasifliği ve kendi kararlarını da sık sık sorgulaması nedeniyle onun ardından da hükmü uygulanmıyor.

"House of the Dragon"ın ilk bölümündeki bir diğer önemli ayrıntı; "Game of Thrones"ta Daenerys'in ağzından çıktığını sıkça duyduğumuz için iyi bildiğimiz, ejderhaya verilen yakma emri olan "Dracarys". Bunu, "House of the Dragon"da ilk olarak, tabii ki iki karakteri paralelleştirmeye çalıştıkları için Prenses Rhaenyra'nın ağzından çıkarken duyuyoruz. Ve iki Targaryen'in cenazesi için verilen bir emir olarak görüyoruz. Bu da Targaryen'lerin geleceği hakkında çok trajik bir fikir veriyor. Kendi sonlarını, kendilerinin ve ejderhalarının getireceğine dair bir anlam yaratılıyor gibi.

İlk bölümün ardından son bölümü inceleyerek tüm sezonunun özetini yapabiliriz. Bu nedenle doğrudan son bölüme geçelim. Dizinin Targaryen'lerin iç savaşını konu alacağını biliyorduk ancak ilk sezonda bu savaşı değil, bu savaşın neden başladığını göstermeyi seçmişler ve gayet yerinde bir tercih olmuş. Dokuzuncu bölümde kralın ölümünün ardından King's Landing'de yaşananları, Hightower'lar perspektifinden izliyoruz. Onuncu bölümde ise Dragonstone'daki Rhaenyra ve ailesi üzerinden. Rhaenyra'nın, daha savaş başlamadan biri karnındaki biri de Lucerys 'Luke' olmak üzere iki çocuğunu kaybetmesi, bu iç savaşın ne kadar kanlı olacağının ve başta Rhaenyra'nın ailesinde olmak üzere ne kadar çok kişinin ölümüne neden olacağının imasını yapıyor.

Dokuzuncu bölümde Aegon'un gösterişli ve kalabalık taç giyme törenine kontrast olarak onuncu bölümde Rhaenyra, bebeğinin cenazesinde taç giyiyor. Gerçek anlamda her açıdan kontrast iki sahne izliyoruz. İlkinde karanlık diyebileceğimiz kapalı bir alana zorla toplanmış halkı görüyoruz, Aegon isteksizce sahneye geliyor, ismini aldığı Kral Aegon'un tacını ve kılıcını alıyor, ne kadar resmi olduğu tartışmalı da olsa seremoniyle kral oluyor ama kimse önünde diz çökmüyor. Halkın heyecanlandığını görünce de kılıcını çekip adeta şov yapıyor; bu sevgi gösterisi, sevgi eksikliğiyle büyümüş Aegon'un tahtı istemesi için yeterli oluyor. Rhaenyra'nın taç giyme törenine baktığımızda bir seremoni değil, cenaze töreni görüyoruz. Ancak dağın zirvesindeler, her yer ferah, açık alan, tepede ve güçlü bir konumdalar. Rhaenyra'ya babası Viserys'in tacı takılıyor, kılıç çıkardığını görmüyoruz ve çevresinde az kişi de olsa herkes önünde diz çöküyor. Bu iki sahne, bu iki karakter ve nasıl bir lider olacakları, krallığı nasıl yönetecekleri konusunda yeterli bir özet veriyor. Tabii Aegon'un taç giyme töreninin Kral Viserys'in kuzeni Prenses Rhaenys ve ejderhası tarafından kesildiğini ve Rhaenyra'nın taç giyme töreninin ise herhangi bir engelle sonuçlanmadığını da göz önünde bulundurmak gerek. Bu iki törenin en büyük ortak noktası; Prenses Rhaenys.

Prenses Rhaenys, Rhaenyra'nın taç giyme töreninde önünde diz çökmeyen tek kişi. Çünkü onun gözünde Rhaenyra henüz kraliçe değil. Orada olmasının nedeni, Viserys'in ölümünü ve Aegon'un taç giydiğini haber vermek ve bunu yapmasının sebebi de Viserys'e olan saygısı ve sevgisi. Henüz taraf seçmeye hazır değil çünkü taraf seçtiği anda savaşa girmiş olacak. Oysa Rhaenys, tüm ailesini, topraklarını, her şeyini kaybetti. Kendisinden daha fazlası istenecekse, bunun hak edilmesi gerektiğini düşünüyor. Daemon ve kızı Laena'dan olma torunları doğal olarak babaları ve Rhaenyra'nın tarafında ve torunları Rhaenys için değerli. Üstelik Viserys'in de yıllar önce seçtiği varisi Rhaenyra ve zamanında Rhaenys de krallığın geri kalanı gibi Rhaenyra'ya bağlılık yemini etti. Yani aslında Rhaenys, taraf seçmemeye çalışsa da ailesine bağlı ve onurlu bir karaktere sahip olduğu için tarafı zaten belli; kaçınılmaz bir şekilde Rhaenyra'dan yana olacak. O da bunun farkında, bu nedenle haberi verip, görevini yaptığı halde evine dönmek konusunda aceleci değil. Kalıp, bir süre Rhaenyra'yı gözlemliyor. Onun gerçekten bir kraliçe olarak bu pozisyonu ve tahtı hak edip etmediğini görmek istiyor. Ve gerçekten de Rhaenyra'nın hemen kan ve savaş peşinde koşmayan, bu uğurda gerekirse tahttan da çekilecek biri olduğunu görünce onu desteklemeye karar veriyor. Çünkü kendisi de zamanında bunu yaptı. Tahtta öncelik Rhaenys'teydi, ancak onun yerine Viserys kral seçildi ve o, bunu kabul etti. Kabul etmeyip, savaş ilan edebilirdi ama savaşı kazansa bile tıpkı Rhaenyra'nın dediği gibi kül ve kemiklerin kaldığı bir krallığı devralmak yerine, krallığı düşünerek sonucu kabul etti. Şimdi Rhaenyra da aynı şeyi düşündüğü için onu, tam anlamıyla kendi yerine koyuyor. Tahtın, onun hakkı olduğunu ve iyi bir kraliçe olacağını biliyor. Rhaenys, Rhaenyra'yı destekleyerek aslında kendi geçmişinin da hakkını savunmuş olacak. Rhaenyra tahta geçebilirse, bir nevi Rhaenys'e yapılan adaletsizliğin de kefareti ödenmiş olacak.

Son bölümdeki bir diğer önemli sahne de Daemon ve Hand of the King olan Ser Otto Hightower ile yine Dragonstone'da kaleye çıkan dar yolda arkalarında askerlerle karşı karşıya geldikleri an. Sezonun başında gördüğümüz, yıllar önceki aynı karşılaşmanın nedeni Daemon'ın kendisine ait olmayan bir ejderha yumurtasını çalıp, abisi olan Kral Viserys'e karşı çıkmasıydı. Bu sefer ise Viserys'in emirlerine karşı gelen ve hırsızlık yapan Otto. Yıllar önce Viserys'in danışmanı ve temsilcisi olarak buraya gelen Otto, Viserys'in varis olarak Rhaenyra'yı seçmiş olmasına rağmen, tahtı zapt edip Aegon'u kral yaptıktan sonra, bu sefer Aegon'un danışmanı ve temsilcisi rolüyle aynı yere geliyor. Yıllar önce Otto'nun imdadına yetişerek ejderhasıyla Otto ve askerlerinin arkasına konup, Daemon'dan kansız bir şekilde ejderha yumurtasını geri alan Rhaenyra ise yine ejderhasıyla aynı yere konuyor ve yine yürüyerek Otto ve askerlerinin arasından geçip, Daemon'ın yanına geliyor ama bu sefer Otto'nun karşısında duruyor. Çünkü artık Rhaenyra, onların tarafında değil. Aslında bu sahnede durduğu yer değişip, motivasyonu değişmeyen tek karakter Rhaenyra. Daemon, hırsızken, hırsızlığa karşı çıkan rolüne geçiyor, Otto ise tam tersi. Rhaenyra ise yıllar önce de haksızlığın, hırsızlığın ve adaletsizliğin karşısında, bu sefer de aynı şekilde. Yani son bölüm Rhaenyra'nın kraliçe olarak bu krallığın başına geçmesi gerektiğine dair çok fazla mesaj içeriyor.

Babasının tacını takan Rhaenyra, adaletli ve onurlu bir lider olma konusunda babasının niteliklerini örnek alsa da aksiyon almama konusundaki özelliğini örnek almıyor. Taht için savaşmaya hazır, sadece ilk kanı döken taraf olmak istemiyor. Daemon, abisinin krallığı yönetme biçiminden nefret ettiği ve onu iyi bir kral olmamakla suçladığı için Rhaenyra'yı babasına benzettiğinde çileden çıkıyor. Rhaenyra'ya sevgi beslediğini gördüğümüz Daemon, onun boğazına yapışıyor. Oysa kral olma vasıflarına Daemon, abisinden bile daha az sahip. Çünkü o, iyi bir savaşçı ama bir kral değil. Bu nedenle savaşmadığı zamanlarda sakin ve daha destekleyici bir karakterken, savaş moduna girdiği anda hırsı ve vahşiliği su yüzüne çıkıyor. Her ne kadar belki de gerçekten Rhaenyra'nın tahta geçmesi için savaşacak da olsa, bu savaşı kazanmak için Rhaenyra'ya bile zarar verebileceğini hissediyoruz. Nitekim ilk kan dökülüyor, Aemond yanlışlıkla da olsa Luke'u öldürüyor ve savaş başlamış oluyor. Rhaenyra'nın kaçtığını değil, tüm öfkesiyle savaşmaya hazır olduğunu görebiliyoruz. Aemond-Luke sahnesi, ejderhaların, binicilerinin sözüne daima sadık olmadığını, kendi iradeleri de olduğunu görmemiz açısından önemli. Bu durum, önümüzdeki büyük savaşta ölümlerin, yalnızca düşman tarafından gerçekleştirilmeyebileceğine işaret ediyor olabilir.

Rhaenyra'nın taç giymesinden sonra taş masa haritanın altına ateş konarak haritanın görünür kılınması da oldukça anlamlı çünkü bu Targaryen'lerin hikayesi ve onların savaşı. Ancak Ejderhaların Hanesi'nin savaşı, tüm krallığı ateşe verecek anlamı veriliyor. İşte bu tarz sembolik anlatımlar, "Game of Thrones"un gücünü "House of the Dragon"a da taşıyor. Bunlar dışında genel olarak "Game of Thrones"un tanıdık tarzı ve atmosferiyle oldukça paralel ilerleyen bir dizi görüyoruz. Özellikle de şiddet sahnelerinin vahşiliği ve yoğunluğu konusunda "Game of Thrones"un kaldığı yerden devam ediyor. İkinci sezon savaşın başlamasıyla birlikte bunun daha da artacağını tahmin ediyoruz. Umarız ki "House of the Dragon" ikinci sezonuyla birlikte hikayeye, karakterlere ve diyaloglara biraz daha alan açarak, eksiklerine rağmen birinci sezondaki başarısını daha da artırır.


"House of the Dragon" Dizisinin 2. Sezonu Ne Zaman?

"House of the Dragon"ın 10 bölümden oluşan birinci sezonu, 23 Eylül 2022'de yayınlanmaya başladı ve 10 Ekim'de sezon finali yaptı. İkinci sezon ile ilgili henüz açıklanan bir tarih olmamakla birlikte 2024 yılından önce dizinin yayınlanması beklenmiyor. Muhtemelen bir buçuk-iki senelik bir bekleme sürecinden bahsedebiliriz.


"Game of Thrones"un Tahtına Oturabilecek Fantastik Diziler

En İyi 16 Fantastik Dizi (Doğaüstü, Gizemli, Aksiyon)

Tüm Zamanların En İyi Fantastik Filmleri

EN ÇOK OKUNANLAR

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi
Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

Monan Mücevher'den 10. Yılına Özel Sergi

1 dakika okunma süresi
Contemporary Istanbul'un 19. Edisyonu Sanatseverlerle Buluştu
Contemporary Istanbul'un 19. Edisyonu Sanatseverlerle Buluştu

Contemporary Istanbul'un 19. Edisyonu Sanatseverlerle Buluştu

1 dakika okunma süresi
Kışa Özel Nail Art Trendi
Kışa Özel Nail Art Trendi

Kışa Özel Nail Art Trendi

1 dakika okunma süresi
New York'ta Türk Gecesi
New York'ta Türk Gecesi

New York'ta Türk Gecesi

1 dakika okunma süresi
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor
Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

Gossip Girl'ün Çapkın Chuck Bass'ı Ed Westwick Baba Oluyor

1 dakika okunma süresi

DAHA FAZLASI

Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”
Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”

Robert Pattinson ve Bong Joon Ho'nun Yeni Filmi “Mickey 17”

Ağustos Ayı Film Önerileri
Ağustos Ayı Film Önerileri

Ağustos Ayı Film Önerileri

İstanbul'un Açık Hava Sinemaları
İstanbul'un Açık Hava Sinemaları

İstanbul'un Açık Hava Sinemaları

Haziran Ayı Dizi Önerileri
Haziran Ayı Dizi Önerileri

Haziran Ayı Dizi Önerileri

“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler
“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler

“Kinds of Kindness” Filmi Hakkında Merak Edilenler

“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar
“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar

“The Bear” 3. Sezon Hakkında Tüm Detaylar

“Furiosa: A Mad Max Saga” Filmi İncelemesi
“Furiosa: A Mad Max Saga” Filmi İncelemesi

“Furiosa: A Mad Max Saga” Filmi İncelemesi

Cannes Film Festivali 2024 Yılı Kazananları
Cannes Film Festivali 2024 Yılı Kazananları

Cannes Film Festivali 2024 Yılı Kazananları

En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler
En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler

En Yakın Arkadaşınızla İzlemeniz Gereken Filmler

Eylül Ayı Film Önerileri
Eylül Ayı Film Önerileri

Eylül Ayı Film Önerileri

Ağustos Ayı Dizi Önerileri
Ağustos Ayı Dizi Önerileri

Ağustos Ayı Dizi Önerileri

“The Veil” Dizisi Hakkında Merak Edilenler
“The Veil” Dizisi Hakkında Merak Edilenler

“The Veil” Dizisi Hakkında Merak Edilenler