"The Chair"ın konusunu konuşabilmemiz için öncelikle "The Project Greenlight" isimli reality show'dan bahsetmemiz gerek çünkü "The Chair" onun devamı niteliğinde. "The Project Greenlight"ta, bir film fikri olan yarışmacılar Matt Damon, Ben Affleck ve yapımcı Chris Moore'dan oluşan jürinin karşısına geçerek projelerinden bahsediyorlar. Kazananlar, ilk filmleri için bütçe elde ediyor. Şimdi gelelim "The Chair"e; bu reality show'un da arkasında Chris Moore yer alıyor. Bu sefer iki farklı amatör yönetmene aynı senaryo veriliyor ve biz film yapım sürecinin tüm zorluklarına ve eğlencesine tanık olurken, onlar da birbirlerinden daha iyi bir iş çıkarmaya çalışıyor.
Ev düzenleme, tamirat ve "kaostan düzene" dönüşüm videolarını izlemeyi seviyorsanız "Get Organised with Home Edit" tam size göre. Clea Shearer ve Joanna Teplin'in ev düzenleme şirketi, her bölümde ekipleriyle birlikte bir ünlü, bir de normal insanın evine gidiyor ve evin hangi bölümü düzenleme istiyorsa orayı baştan yaratıyor. Bu, bazen bir dolap bazen bir kiler bazen bir oda hatta bazen sadece bir buzdolabı oluyor ama sondaki değişim, resmen izleyici olarak bizim de içimizi ferahlatıyor.
Drama, kavga ve gürültüden uzak keyifli bir reality show izlemek isteyenler "The Great British Baking Show"u tercih edebilir. Bolca yemek yapılan bu programda, amatör yarışmacılar jüriyi etkileyerek bir sonraki tura geçmeye çalışıyor. Kimsenin kimseyle bir derdi yok, herkes yalnızca elinden geleni yapmaya çalışıyor. Tatlı ve çayla çok iyi gidecek bir program.
Aramızda lise yıllarını özleyenler varsa muhtemelen hiç yaşamadığınız bir deneyimi "The Paper" ile izleyebilirsiniz. Bu reality show'da Güney Florida'daki bir lisenin okul gazetesinde yaşananlara ve gazetede çalışan öğrencilere odaklanıyoruz. Dışarıdan bakıldığında pek de ilgi çekici görünmeyen "The Paper"da kendisini gazeteye adamış bu küçük grubun mücadelelerini ve zaferlerini hayranlıkla takip ediyoruz.
Çok basit görünen bir konu nasıl soluksuz izlenebilirin bir diğer örneği de "Taxicab Confessions". Cana yakın bir taksi şoförü, büyük şehrin koşturmacasında kendilerini taksiye atan müşterileriyle sohbet ediyor. Bir süre sonra müşteriler hayatlarını ve hikayelerini tüm dürüstlüğüyle bazen tuhaf bazen de eğlenceli bir şekilde anlatmaya başlıyor. Taksiciyle sohbet etme alışkanlığının sadece bizim kültürümüze özgü olmadığı kesin.
Devasa bir mutfakta şeflerin birbirleriyle yarışırken, lezzetli yemekler ortaya çıkarmalarını izlemeyi seviyorsanız ihtiyacınız olan şeyler; "Top Chef" ve önünüzde bir yemek çünkü muhtemelen izlerken acıkacaksınız. Her bölüm, bir veya daha fazla yarışmacının elendiği, mücadele sırasında kavgaların veya dayanışmaların, bazen de komik anların yaşandığı bir reality show.
"The Mole", kısa ömürlü bir reality show olsa da oldukça büyük bir fan kitlesine sahip. Bir yabancı bir araya getiriliyor ve her bölüm bazı sınavlardan geçiyorlar. Ancak içlerinden biri onları sabote etmeye çalışan, program için çalışan bir köstebek. İzleyici olarak biz de kimin masum kimin köstebek olduğunu bilmiyoruz. Bizim de kanıtları takip ederek köstebeği bulmamız bekleniyor. Köstebeği bulan, yarışmayı kazanıyor. Bulmacaları ve gizem çözmeyi seviyorsanız "The Mole"u mutlaka denemelisiniz.
"RuPaul's Drag Race", bir zamanların "marjinal" programlarından biriydi, şimdiyse reality show dendiğinde ilk akla gelen ve en popüler isimlerden. Her sezon 12 drag queen birbirleriyle yarışıyor ve kazanan hem inanılmaz bir şöhrete hem de para ödülüne sahip oluyor. RuPaul'un öncülüğündeki jüri, gerek kostümü gerekse de dans ve oyunculuk performansıyla hangi draq queen'in dikkat çektiğine ve hangisinin gitmesi gerektiğine karar veriyor. Yaratıcılığın ön planda olduğu programa bir kez başladıktan sonra soluksuz izlemek kaçınılmaz.
Reality show endüstrisinin mihenk taşlarından sayılan "The Real Housewives"ı da listemize eklemek zorundaydık. Programın şu anda "The Real Housewives of Beverly Hills"ten "The Real Housewives of Atlanta", Miami, New York City'e kadar onlarca versiyonu bulunuyor. Şovun adına aldanmayın, bu programda izleyeceğiniz kadınlar "gerçek ev kadınları" sayılmazlar; onlar süper zengin, drama meraklısı, ilişkileri ve davranışlarıyla nasıl bir fenomene dönüştüklerini kanıtlar nitelikte karakterler.
Size biraz kamera şakası konseptini andıracak "What Would You Do?"yu aslında bir sosyal deney programı olarak değerlendirebiliriz. Oyuncular, restoran, kuaför, market gibi kamusal alanlarda ırkçılık, kavga, yalan söyleme gibi tuhaf, uygunsuz ve bazen yasalara aykırı hareketler yaparken, çevredeki insanların tepkileri gizli kamerayla çekiliyor. John Quinos'un anlatımıyla bu insanların tepkileri gözlemleniyor. Biz de seyirci olarak, bazı tanıkların tepkisizliğinden rahatsız olurken bazılarına gülüyor bazılarınınsa davranışlarıyla duygulanıyoruz.
Yetenek, drama, mücadele ve eğlencenin bir arada olduğu "Project Runway"de moda konuşuluyor. Keşfedilmeyi uman bir grup moda tasarımcısı, sektöre girme şansı için kıyasıya mücadele ediyor. Her hafta tasarımcılar, çalışmalarını Heidi Klum, Nina Garcia, Tim Gunn ve Michael Kors'tan oluşan jüriye sergiliyor ve bu tasarımcılardan biri yarışmaya veda ediyor.
"Chopped" programını, diğer yemek yarışmalarından ayıran şey; yarışmacılar ne amatör ne de keşfedilmemiş kişiler. Profesyonel şefler, üç turda birbirlerine karşı yarışıyor. Burada yapacakları yemek değil, yalnızca malzemeler önceden belli ve bu malzemelerin ne olduğu –ki her seferinde en alışılmadık ve tuhaf malzemeler oluyor- yarışmacılara ancak tur başlarken açıklanıyor. Şeflerimiz bu sıra dışı malzemelerle gurme yemekler yaratmaya çalışıyor.