İnsan vücudunda, hücrelerin bölünerek yeni hücre oluşturabilmelerinin kapasitesi sınırlıdır. Sınırsızca bölünebilen tek hücre ise kanser hücresidir. Dolayısıyla kanser hastalığının sırrının çözülmesi insanın yaşlanma olgusuna da ışık tutar. Yaşlanmak doğal bir süreçtir. Ortalama insan ömrünün 75, hatta son çalışmalarda 120 yıl olduğu iddia edilmektedir; bu süreyi uzatmak için de yoğun şekilde bilimsel çalışmalar devam ediyor.
Doğmak, büyümek, yaş almak ve ölmek… Birbirini izleyen bu doğal süreçte yaşlanmaya dair çeşitli teoriler var. Bunların en kabul göreni, bedende gerçekleşen reaksiyonlardan ortaya çıkan atık ürünlerin vücutta birikmesidir.
Bu atıklar idrar, dışkı, ter veya nefes yoluyla vücuttan dışarı atılır. Ancak oluşan asidik atıkların tamamından kurtulamayız. Yıllar geçtikçe bu atıklar birikir. Yaşlanma da bağ dokusunda asidik metabolit’lerin birikmesinin sonucudur. Yaşlılık bir hastalık değildir. Biyolojik yaş ortalaması 100-120’dir.
Neden yaşlanıyoruz?
Telomeraz teorisi
Uyku düzensizliği
Hormonal bozukluklar
Serbest radikallerin artması
Yaşam enerjisinin azalması
Genetik miras
Kötü beslenme alışkanlıkları (Hazır paketlenmiş ve koruyucu içeren gıdalar, asitli ve şekerli içecekler, yüksek proteinli beslenme, fazla ve geç saatlerde yemek)
Bağ dokusu yüklenmesi ve bedenimizin kirlenmesi
Geçirilen hastalıkların bedende bıraktığı izler
Yetersiz bedensel aktivite
Stres
Fazla yağ dokusuna sahip olmak
Sigara, alkol gibi kötü alışkanlıklar
Metropol hayatı, sanayileşmenin beraberinde getirdiği çevre kirliliği
Enerji eksikliği, bedensel aktivite yetersizliği, yanlış beslenme, uykusuzluk, aşırı gerginlik, risk faktörlerinin çokluğu, serbest radikallerin artmasına neden olarak hastalıklara yol açmaktadır. Serbest radikallerin bu etkisi yaklaşık olarak 25 yaşında başlamakta, 40’lı yaşlarda artarak ilerlemekte ve 50’li yaşlardan itibaren dramatik bir şekilde çoğalarak fark edilen bir yaşlanmaya neden olmaktadır. Serbest radikallerin pek çok kronik hastalığın oluşmasında ve yaşlanmada etkin bir rolü bilinmektedir. Yaşlanmayı durdurmak gibi imkansız bir işe girişmekten ziyade yaşlanma sürecini yavaşlatmak ve vücudun orantılı bir şekilde sağlıklı yaşlanmasını sağlamak amaçlanmalıdır. Yaşlanmak fizyolojik bir durumdur. Sağlıklı bedenin asit birikimlerini tolere etme kapasitesi vardır. Ancak bu kapasite aşıldığı zaman yaşam kalitesini bozan klinik süreçler ortaya çıkar. Ciltte kırışıklık, yorgunluk, gezici ağrılar, ağırlık hissi, saç-tırnak kalitesinde bozulma, ciltte lekelenmeler, bağışıklık sisteminin bozulması vb. Tüm bunların altında yatan başlıca neden asit birikimidir.
Yaşlanmayı Geciktirmek İçin Önemli Tavsiyeler
Sağlıklı ve dengeli beslenmek
Fazla kiloları vermek ve ideal kilonuzu korumak (Özellikle yağ oranını azaltmak)
Haftada en az iki-üç kez bir saat kadar tempolu yürümek veya diğer sporları yapmak ve bunu yaşam tarzı haline getirmek
Stresten uzak durmak ve stres ile baş etmek
Sigara ve alkol kullanmamak
Çevre kirliliğinden uzak durmak ve dönem dönem bedeni temizlemek
Düzenli uyumak
Geç saatlerde yemek yememek ve aralıklı açlık orucu yapmak
Küçük ağırlıklı kas çalışmaları yapmak
Düzenli antioksidan almak
Eksik olan mineral ve vitaminleri yerine koymak
Su tüketimini artırmak ve suyu plastikte değil cam şişede içmek
Bu yolculuk, gönüllük ve irade üzerine inşa edilebilecek süreçtir ve bizi yıllar boyunca hastane kapılarından ve hasta yataklarından uzak tutacaktır. “100 yıl yaşamayı” arzulamak kaliteli bir hayatın habercisidir. Sağlık bakımından kaliteli bir hayat, teknolojinin size sunduğu yüzlerce, binlerce buluştan daha yararlıdır. Daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Tüm yeniliklerden haberdar olmak için sosyal medya hesaplarımızı takip edin.